Rum kesiminde , vatandaşların ve turistlerin can güvenliklerinin sağlanamadığı konusunda , yaptığı açıklama ile , 2‘nci NİKOS yönetiminin ne kadar aciz durumda olduğunu ortaya koymuştur .
Düşünün bir kez .
Bunu söyleyen , güneyin seçilmiş yönetim başkanı .
Bu konu nereden ortaya çıktı ve GKRY bu aciz duruma düştü ?
Geçen yazımda da bahsetmiştim .
Güneydeki mültecilere , yerli halkın tahammül göstermemesi ve mültecileri içlerine sindirememiş olmalarından dolayı , bunun yabancılara karşı başlayan bir eyleme dönüşmesidir .
Bunun başını da Elam çekmektedir .
Elam , Eoka’nın bir uzantısı görünümünde .
Kafatasçı milliyetçi . Bu siyasi görüşte olan kurumlar zamanla , görüşlerini kabul ettirmek için , teröre de baş vurabilirler .
Nitekim , geçmişte bunu o dönem yaşayanlar hep birlikte gördük .
Suç fiili işleyen bu gibi örgütler , zamanla ülkelerinde terör de estirebilecek her türlü güce sahip olurlar .
Bu güçleri, sayesinde de , ülkede dokunulmazlık statüsüne gelebilirler .
Bunu da güçlerine dayanarak , sindirme politikası ile , yönetimin kurumlarını işlevsiz hale getirebilirler . Elam güneyde bunu yaşatıyor .
Görülecektir ki , bu olayların üzerine ciddi olarak gidilemeyecek , dışarıya karşı , zevahiri kurtaracak adımlar atılacak .
Fakat .
Sonuca ulaşılamayacak .
Güneydeki gündem , sadece , mülteci olayı değildir .
Bundan önce ortaya atılan ve gündem oluşturan , Kıbrıs sorunu ile ilgili gelişmelerdir de .
Aslında , sorun demekle hata yapmıyor muyuz ?
Kıbrıs’ta sorun , 1974 öncesi idi .
Ölüm , kan , gözyaşı dolu yıllardı .
Yani yaşam hakkının olmadığı .
Sabah çıkıp , akşam eve dönecek miyim , endişesinin bulunduğu .
En büyük sorun , can güvenliğinin olmadığı .
İki halk arasındaki güvenin tesis edilmediği , barışık olmadıkları yıllar .
11 yıl o yılları yaşayanlardan biri olarak , Kıbrıs Türkünün çektiklerine , hep birlikte tanık olduk .
1974 ‘te , bu sorun giderildi .
Adada , esas sorun ortadan kalktı .
Mevcut sorun ise , adada iki halkın yan yana yaşayacağı bir statünün oluşmasıdır .
Masayı devirenler , yine sahnede .
Kalındığı yerden , müzakerelere yeniden devam .
Bizden de bu sese eşlik eden , küçük de olsa bazı çevreleri görüyoruz .
“Kıbrıs’a barışın gelmesi ve adanın birleşmesi .“
Güneyin talepleri ve bu taleplere kuzeyden giden desteğin , adada gerçekleşmesi halinde . Adanın kan gölüne döneceğinin , ya farkında değiller , ya da bunu bile bile yaparak , emperyal güçlerin adada daha da aktif hale gelmelerini sağlamak .
Çünkü güneyde de , kuzeyde de , sözde her ideolojiye bağlı emperyal güçlere çalışan işbirlikçilerin , haddi hesabı yok .
Şimdilerde , kolları sıvamış , güneyde de , kuzeyde de umut dağıtıyorlar .
Güneyde , 1 ‘ci Nikos da sahnede .
AB ve BM ‘den Kıbrıs’ta istekleri doğrultusunda , varılacak bir anlaşma için Türkiye’ye baskı yaptırmak .
Bu konuda 2’ ci Nikos’un çalışmalarına destek verici açıklamalar yaptı .
Umutlar , Türkiye’ye yapılacak baskılara bağlandı .
Türkiye’nin ekonomisi çok kötü , düze çıkmak için batının mali yardımına muhtaç . Buna karşılık da Kıbrıs’ta eski minval olan federasyon görüşmelerine tekrar oturma yollu söylemleri var . Geçen Cuma ADA TV ’de programıma konuk olan , Cumhurbaşkanı Danışmanı Sn. Ata Atun’a sordum .
Sorum karşısında , müthiş tepki göstererek “ bu asla mümkün olamaz . Yeni vizyonumuz olan , egemenlik ve uluslararası statümüzün kabul edilmesi ile ancak masaya oturulur ” yollu açıklama yaptı .
Sn. Atun , kesin konuştu .
“Masaya , egemenliğimizin tanınması ile ancak oturulur .”
Güneydeki ve kuzeydeki federasyoncular ise Eylül’den çok umutlu oldukları yorumlarını yaparak , bozuk morallere , umut mu pompalıyorlar ?
Sn. Atun’la yaptığım söyleşide , geriye dönüşün ham hayalden ibaret olduğunu. Mevcut politikadan geriye dönüşün mümkün olamayacağı algısını da buradan belirtmek isterim .