BM GK açılışı ile , Güney komşumuzun bütün umutları , New York’a bağlanmıştı .
Neydi bu umutlar ?
Federasyon görüşmelerinin bir devamı olacak olan üçlü toplantının , gerçekleşmesi .
Yine ayni doğrultuda , temsilci veya elçinin atanması .
Bunların gerçekleşeceğine , güney , kesin gözle bakmaktaydı .
Olmadı .
Hala büyük bir travma içerisindeler .
Beyhude umutlar pompalayarak , halklarını da kendileri gibi büyük umutsuzluklara sevk etiller .
Şimdi son umutları kaldı !
Çocukluk yıllarımda , rahmetli Zeki Müren’in yorumladığı şarkı , aklıma geldi .
“ Son ümidim de bitti . Kuş gibi uçtu gitti .
Geri kalan hep yalan . İçimde acı hicran .”
Şimdi , güney bu durumda .
Aralık’taki , AB Komisyonunun toplantısına bağlandı , tüm umutlar .
Nedir bu umutlar ?
Türkiye’nin AB ‘nin yapacağı büyük baskılar karşısında , Kıbrıs sorunu ile ilgili ellerini havaya kaldırıp , istenen tavizleri vermesi .
Son umutları bu .
Tabii , BM’deki faaliyetlerini sürdürmeye de devam etmektedirler .
Güneyden gelen haberlere göre , TDT’ına bağlı üye ülkelerle de büyük diplomatik diyalogu , sürdürmektedirler .
KKTC ‘nin gözlemci üyeliği için .
En büyük korkuları , KKTC ‘nin statüsünün yükselmesi .
Korkulu rüyaları bu .
KKTC’nin Dışişleri Bakanının , New York’ta tanınma ile ilgili yaptığı açıklamalar da güneyde sinirleri bir hayli gerdi .
Güney bu işi çok ciddi olarak ele aldı .
Bunun için mekik diplomasisi tüm sürati ile devam etmekte .
Bu konuda biz ne yapıyoruz ?
Dış politikada , gelişmeler olumlu .
Tabii , federasyon taraftarları için buna olumla bakmak , mümkün değil .
Çünkü hala daha , federasyon onlara göre , tez olarak durmaktadır .
Federasyonu , istemeye istemeye , masaya oturup , elli yıldan beri zamana oynayan karşı tarafın . Federasyon istemlerinin gerçek yüzü de ortaya çıkmış olmuyor mu ?
Zamana oynamak için bin bir Bizans oyununa başvuruyorlar .
Bu oyunları , çorap söküğü gibi bozmalıyız .
Dünyayı , aldatmaya devam ettiklerini , ne yapıp yapıp sergilemeliyiz .
Yani , oyunu kuralına göre oynamalıyız .
Gelelim , iç konulara :
Yahu , anlıyorum .
Basın özgürlüğü , var .
Düşünce özgürlüğü , var .
Ama , insanların da masumiyet karnesine bağlı , hakları var .
Dava okunmamış .
Şüpheli durumundaki insanların resimleri çarşaf çarşaf gazete manşetlerinde .
Yargılanmamış , hüküm giymemiş insanlara , mahkummuş gibi muamele yapılması , hangi basın özgürlüğü ilkesine sığar ?
İdam mahkumları gibi , nerede ise sür manşette çıkan resimler .
Bilahare , suçsuzlukları ortaya çıkınca , hiç haber yapılmayacak .
Veya .
Okunamayacak küçüklükteki puntolarla , suçsuz olduklarına dair haberler yayınlanacak .
Bunlar bizde hep oluyor .
Bu konunun , daha fazla ayrıntısına girmeyeceğim .
Çağdaş Anayasalarda , bu konuda kurallar var .
Yargıda görüşülmekte olan bir dava veya konu hakkında yazılıp çizilemez .
Gerekçesi de :
Yargıya , baskı unsuru oluşmaması .
Evet , tahmin ettiniz .
İlaç ve reçete olayından bahsediyorum .
Bu konuda söyleyeceklerimi , bu sütundan açıkladım .
Yine yazayım .
Bu konudaki sistem , ele alınıp incelenmeli .
Söyleyeceğim bu .