Gerçekten Rum tarafının anlaşmaya hazır olduğunu düşünenlerin sayısını çok merak ediyorum. Bizlere verilen mesajlar gerek içten gerekse de dıştan anlaşmaya yakın olduğumuzu her zaman canlı tutmak ve kendimizi anlaşma yanlısı göstermek, savaş isteyenimiz yooook ısrarla vurguluyoruz ancak bir şeylerin kötü gittiğini de söylediğimiz zaman barışçı olmamakla suçlanıyoruz. Ben çok eskiye gitmeyeceğim Annan planından bugüne geldiğimiz zaman ben kendi adıma savunduğumuz birçok görüş doğru çıktı, birçok konuda yanılmadığımı zaman gösterdi. Bu günde yanılmayacağım doğrultusunda eminim, Türk ve Rum tarafları anlaşmaya çok uzak bir konumdalar.
Çok eskiye Makarios dönemine baktığımız zaman tarihe Türk katliamı yapan bir din adamı diye geçti, en büyük siyasi destekçisi AKEL! AKEL çok barış yanlısı iseydi o zaman da niye Makarios’u önleme yolunu seçmedi diye düşünmemek elde mi?
Sorun da burada anlaşmak herhangi bir siyasi partinin tekelinde mi Rum liderliği niye yıllardır bu anlaşma zeminini oluşturmadı düşünen yok mu 1960 tan itibaren tam 50 yıl, yarım asır insan ömrü tükenir bu süre içerisinde ancak ciddi yakınlaşma adına elimizde veri yok.
Büyük bir ümitle başlatılan Talat – Hristofyas görüşmeleri de bir bilinmezlik içerisinde Türk tarafı halkına hep umut pompalamaya devam diyor tabi ki 2010 Cumhurbaşkanlık seçimleri gölgesinde çünkü sn Talat çözüme en yakın lider konumunda olduğunu iddia ediyor ancak ciddi konularda da ilerleme olmadığını biliyoruz halk kandırılıyor mu? Bizim halkımızın ben kanacak kadar saf olduğunu düşünmüyorum, ama iyi niyetle düşünüp bu Kıbrıs sorununa bir son vermek istediğini de Annan planına evet diyerek göstermiştir.
Peki o zaman halkımıza verilen sözler yerine geldi mi veya gelmesi mümkün mü? Esas bunu irdelemek gerekir “Kıbrıs Cumhuriyeti” vetosu devam ettikçe AB tarafından verilen sözlerin teknik ve yasal olarak uygulanması mümkün değil ümit boşuna. Bu AB yolundan çıkmak diye algılanmasın çünkü toplumsal var oluş mücadelesinde yalnızca halkınızın hakları söz konusudur.
Rum hükümet sözcüsünün en son açıklaması müzakereler de birkaç basit konu dışında yakınlaşma bile yoktur demiştir, en son da ulusal Rum konseyinde oy birliği ile kabul edilen öneri AB üyesi bir Kıbrıs devletinin dıştan garantiye ihtiyacı yoktur.
Peki bunu kaç Kıbrıs Türkü onaylar bu var oluş mücadelesinde güvenliğimizi kim sağlayacak kime güvenmeliyiz yoksa Dünyada çatışmalar yaşanan birçok yerden ders almıyor mu liderler.
Bu seçime kısa süre kala kapsamlı müzakereler bu olumsuz gelişmelerin gölgesinde devam edecek sonuç çıkması imkânsız. Görüşmelerin devamı sn Talat’a destek olur mu? Şahsi düşüncem “her şey bu kadar basit olmasa gerek”