İki kutuplu seçime start aldık bir tarafta ilk adaylığını açıklayan Başbakan Eroğlu diğer tarafta Cumhurbaşkanı Talat seçimin de bu ikili arasında geçeceği de kesindir. Başka aday da olacak mı UBP ve CTP dışındaki partiler bir süreden beri üçüncü bir aday üzerinde çalışma yürütüyorlar ancak daha bir noktaya varmadıklarını kendileri söylüyorlar, çünkü teklif götürdükleri her kişi bu seçimin Eroğlu ve Talat arasında geçeceğini biliyor. Dıştan bakıldığı zaman da UBP adayı Eroğlu her ne kadar bağımsız aday olduğunu açıklayan Talat da CTP-BG adayı olarak gözüküyor bunu yadırgamaya da gerek yok demokrasimizin temel taşları değil mi siyasi partilerimiz niye bazıları gocunuyor anlamakta güçlük çekiyorum.
Bu iki aday kendi partileri dışındaki partilerden zaten destek istedi. diğer partiler bazı politik hesapları da işin içine katarak kendi görüşlerine en yakın adaya destek verecekler yada vermeyecekler. Ancak bu seçimler de halkımızın çokta partilerin etkisi altında kalıp oy kullanacağını düşünmüyorum. Cumhurbaşkanlık seçimleri Kıbrıs sorununda gelinen son durum Talat’ın çözüme en yakın benim ve güven beslediği Hristofyas’ın tutumu ışık tutacak bir yönden, diğer yön Eroğlu politikası yaklaşık 20 yıllık Başbakan ve anlaşma umuduyla sn Denktaş’ın yürüttüğü görüşmelerde hep hükümet başkanı olarak da verdiği destek zihinlerde, ancak anlaşma olmadı. Peki o zaman suçlu kim Talat mı, Denktaş mı ikisi de değil Eroğlu mu bizzat görüşmeler de bulunmadı ki. O zaman suçluyu içimizde aramaktan vazgeçelim de biraz yanı başımıza bakalım düğümün çözüleceği yer orası herhalde.
Bu seçimler bir dönüm noktası olabilir mi siyaset yeniden şekillenebilir mi galiba da yeni dönemin esası bu sözcüklerde gizli, birleşik Kıbrıs kimilerine göre mümkün özellikle Talat taraftarları bunun için slogan atmaya devam ediyor sn Talat’ın adaylığını açıkladığı gecede devam etti “Kıbrıs’ta barış engellenemez” peki engelleyen var mı sn Talat’ın açıklaması gerekir.
Sn Eroğlu’nun açıklamalarına baktığımız zaman görüşmelerden yanayız kazanılmış haklarımızı korumak şartı ile onurlu bir çözüme ve barışa hazırız. KKTC gerçeğini göz ardı etmek artık AB’nin inkar edemeyeceği bir gerçek, Kıbrıs’ta hukuki haklarımız 1878’in çok gerilerinden geliyor önemli olan bunu savunabilme becerisini göstermektir.
Kıbrıs sorununun geldiği bu noktada ve Rum tarafının tutumu Doğu Akdenizde oluşan yeni dengelerin Kıbrıs açısından önemi iç dengelerdeki hassasiyet de göz önünde bulundurulacak.
Görünen şu ki dıştan aktörler bu oyunun içinde olacak AB, ABD ve son günler kararı ile AHİM siyaset kokan birçok gelişme, halkımız bunları iyice takip etmeli ve bu küçük adanın önemini iyi anlamalı.
Şahsi fikrime göre ANNAN planı referandum sürecinden sonra KKTC halkının fikri değişti mi öncesinde verilen sözlerin yerine gelmemesi ve BM Kıbrıs raporunu kabul etmemesi ve genel kurulda okunmaması BM’ye karşı güvenimizi sarstı mı ve bunun üzerine Dünya ekonomik krizle boğuşurken Yunanistan iflasta iken ve AB tarafından adalarını sat önerisi yapılırken Kıbrıs’ta olası anlaşmanın maliyetini kim karşılayacak milyar dolarlardan bahsediliyor, aslında işin gerçeği de halkımız buna göre karar verme durumunda kalacak, yinede iki adaya da başarılar dilerim.