Yemyeşil ağaçları, masmavi denizi ile küçücük bir köy. O köyün içinde barındırdığı değerler çoktur. Henüz küçücük bir çocukken sahildeki evinde sürekli denizin güzelliğini, bereketini gözlemlerdi. Her akşam yatağına uzanır, hayaller kurardı. Özellikle yaz mevsimini bir başka sever, evinin damına çıkar yıldızlara bakar bakar denizi hayal ederdi.
Yemyeşil ağaçları, masmavi denizi ile küçücük bir köy. O köyün içinde barındırdığı değerler çoktur. Henüz küçücük bir çocukken sahildeki evinde sürekli denizin güzelliğini, bereketini gözlemlerdi. Her akşam yatağına uzanır, hayaller kurardı. Özellikle yaz mevsimini bir başka sever, evinin damına çıkar yıldızlara bakar bakar denizi hayal ederdi.
Şafak söker sökmez soluğu denizde alırdı. İlk yüzmeyi çok sevdiği babasından öğrendi. Deniz vazgeçilmezi; büyük aşkı oldu.
Öyle büyük bir sevda ki gönül gönüle verdiği sevgili arkadaşı ile birlikte büyük bir özveri ile disiplin çerçevesi içinde birçok başarıya imza attılar. Sevgili Osman Akkuş'u kendi kalemimden anlatmak benim için çok çok büyük bir onurdur.
Hele hele onu küçük bir sayfaya sığdırmak daha da zordur. Bu denli değerlere sahip olan insanımızı her zaman onurlandırmalıyız; cesaretlendirmeliyiz. Yurtdışında bu tür meziyetlere sahip olan insanlara çok önem verilir. Örneğin daha çok başarılı olması için gelir seviyeleri yüksek tutulur.
Yaşadıkları sokakların isimleri değiştirilip önemli şahsiyetlerin isimleri verilir. Ben bunun üzerine bir örnek vermek istiyorum. İstanbul Üsküdar'da yaşayan ünlü müzisyen Hasan Cihat Örter'in yaşamış olduğu sokağa Belediye Başkanı onun adını verdi. Bu kadar çok ödüle sahip olursa insan büyüklerimizin derinden düşünmesi gerekir. Ülkeleri var eden yaşatan sanatçılar; sporculardır. Benim görüşüm insanlar yaşarken değer verilmelidir.
İz bırakanlar zaten ölümsüzdür. Büyüklerimiz de biliyorlar durumun bundan ibaret olduğunu ama ihmalkar davranıyorlar. En kısa zamanda bu tür ihmalkârlıkların düzeleceğine ve değerlerimizin mutlu olacaklarına yürekten inanıyorum. Sevgili Osman Akkuş can arkadaşı Caner Aspava ile binlerce ödüle sahiptirler ve aynı zamanda deniz kenarındaki mekanlarında komşudurlar. Bir çok kararları birlikte alırlar.
Birlikte başarılara imza atarlar. Kendilerini yürekten alkışlıyorum. Bugün mantıklı düşünecek olursak Güzelyurt, Lefke, Yedidalga çevreleri havasından mı suyundan mı, içinde yetiştirdiği bir çok değer vardır. Sanatçı, sporcu, bilim adamı hepsi birbirinden değerli dallarında uzmandırlar.
Sevgili Osman Akkuş 1999 yılında Manş denizini dünya ikinciliği ile bitiren Kıbrıs'ın medarı iftiharıdır. Biliyor musunuz? Komşularımız altı kez denemelerine rağmen Manş denizini aşmayı halen başaramadılar.
Türkiye'den Türk olarak beş kişi Kıbrıs'tan ise bir kişi başarabilmiştir. O da bizim insanımız Osman Akkuş. Tanrım bu başarı bizler için büyük ödüldür. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı çerçevesinde yapılacak olan yüzmeyi öğrenir öğrenmez editörümle birlikte Yedidalga Aspava Restoranı’nda verilen randevuya gittik.
Osman Akkuş bizi kapıda karşıladı. Ünlü maratoncu her zaman mütevazı ve bir o kadar da centilmendi. Aspava’nın güzelliği ve leziz yemekleri ile Caner Aspava'nın işletmeciliğinde denizin kenarında çok şık bir restoran. Karadan denizin içine inanılmaz güzel bir iskele ile kendini bütünleştirdi.
İskelenin üstünde tahta bir masada yerimiz ayrıldı. Yemekte balık ürünleri ve salata vardı. Maratoncularımızla koyu bir sohbetin sonunda soruları birbiri ardına sormaya başladım.
- Türkiye'den Kıbrıs'a yüzmek nerden aklınıza geldi?
- 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı çerçevesinde yapılan Taşucu-Girne yüzme maratonu fikri bize Türkiye'den teklif edildi. Türkiye'den dört, Kıbrıs'tan üç maratoncu arkadaş katıldı. Taşucu'na geldiğimiz gün karşılaştığımız manzara bizi üzdü. Karşımızda amatörlerden oluşan dört arkadaş bulduk. Biz Kıbrıs ekibi kendi gücümüze inandığımız için ortak bir toplantıda karar aldık Karar çok önemliydi.Her hangi bir sakatlanma durumu olursa birbirimize destek olarak yarışı tamamlayacağımızın sözünü verdik.19 Temmuz 2010 sabah saat 10:00'da denizle kucaklaştık.Her attığımız kulaçla denizi yara yara hedefimize doğru ilerledik.Su ile dans etmeye başladık.Türkiye ekibi dört kişi yerine üç kişi yüzmeye başladılar.O kadar çok yoruldular ki.Yorulmalarının nedeni antrenmansız olmalarıydı.Biz hedefimize büyük bir şevkle ilerledik.20 Temmuz 2010 saat 12:30 'da Kıbrıs'ın Girne topraklarına adım attık.Bizler için büyük bir gurur,büyük bir onurdur.Bizi üzen bizim adımızla reklam yapmalarıdır.Bizler var oldukça ülkemize,vatanımıza,canımızdan çok sevdiğimiz Kıbrıs'ımıza hep ödüller yağdıracağız.
Her zaman kullanmış olduğum altın bir söz vardır. Dünyada en değerli unsur sevgidir. Osman Akkuş'tan sizlerin de bildiği gibi 1 yıl boyu yüzme dersleri aldıktan sonra sanatçı olarak 20 Temmuz 2007'de İstanbul Boğazı'nı yüzdüm. O bir hoca, hak em ama her şeyden önce yüreği güzel bir insandır. Caner Aspava da aynı meziyetlere sahip olduğu içindir ki bu denli başarılara birlikte imza atıyorlar. Saygı değer yüzme maratoncularımıza milyonlarca teşekkürler. Kıbrıs Türkiye'ye bir kulaç kadar yakındır. Sizi seviyorum.