O kadar çok gücüme gidiyor ki, bütün bu yapılan haksızlıkların karşısında yalan yanlış davranış biçimi, dedikodulu bir türkü tutturduk gidiyoruz. Nereye doğru gittiğimizi de bilmiyoruz. Bildiğim bir tek şey vardır sonunda çırılçıplak toprak altına gideceğimizdir, giderken bir avuç toprak götüreceğimizdir. Duyduklarım, gözlemlediklerim beni derinden yaralıyor, ciğerim yanıyor. Bir zamanlar toplumun içinden çıkan ve dünyaya kendini kanıtlayan çok önemli iş adamı Asil Nadir lortlar kamarasında yer alan İngiltere kraliçesinin ikramlarında ağırlanan dünya iyisi Asil Nadir.
Yatırımlarını Kıbrıs Türküne yapan çok değerli iş adamımız Asil Nadir, hatırlıyorum da Güzelyurt Narenciye’si altın devrini yaşıyordu. Her evden mutlaka bir iki kişi narenciye işinde çalışıyordu. Bunun yanı sıra birçok yatırımları olmuştu, halkımızın yaşam seviyesi yükselmişti, halkımız çok mutluydu. Daha sonra uğradığı haksızlıkla Asil Nadir ekonomik yönden büyük zararlara uğradı. Kapkara bulutlar örüldü halkımızın başına. Peki bu haksızlığı kim yaptı! Çok değerli Asil Nadiri neden bu hale koydular. Şimdi uğradığı haksızlığı ispatlamak için İngiltere ye gitti. Dilerim tanrıdan uğradığı haksızlık biran önce sonuçlanır.
Bir Asil Nadir değil birçok Asil Nadirler doğar çığ gibi büyür ve biran önce Kıbrıs Türkü arzu ettiği güzel günlere kavuşur. Sürekli olarak Kıbrıs Türkü tembeldir, hazır parayla geçimini sağlıyor, Türkiye gönderiyor Kıbrıs Türkü yiyor denir. Yukarıda da belirttiğim gibi çok gücüme gidiyor. Bu duruma bir son verilmeli, araştırma yapılır, kağıt kaleme dökülür bütün bunlar son bulmalı.
Biz Kıbrıslılar insan gibi yaşamak istiyoruz. Türkiye’nin yapmış olduğu yardımları hiçbir şekilde inkâr etmiyoruz ama her gün, her dakika biz sizi kurtardık, biz sizi besliyoruz, bu topraklar bizimdir… Bizler bunları duyarsak üzülürüz. Bunun yanı sıra siz Kıbrıs Türkleri biz Türkiyelileri sevmiyorsunuz derseniz bizler üzülürüz. Politikacılarımızda çok büyük hata olduğunu kabul ediyoruz, beceriksizlikleri yüzünden bu hale geldik, ama şu var insan insana bir kahve ikram ederken, anne çocuğunu büyütürken her gün yüzüne mi vuruyor. Bugün Yunanistan nüfus olarak çok küçük ama Güney Kıbrıs’ı nereye taşıdığı ortadadır. Bu dünyada Kıbrıs Türkleri ölmeli mi? Yok olmalı mı? Yıllardır kara bulutlar örüldü Kıbrıs Türklerinin başına. Ambargoların altında ezildi de ezildi. Keşke hepimiz ölseydik de bütün bu çirkinlikleri görmeseydik, yaşamasaydık. Oysa yapılacak çok güzellikler var; önce sevgiyle sarılmalıyız, hep birlikte masaya oturup çözüm aramalıyız, halkla iç içe olmalıyız, anketler oluşturmalıyız, bilirkişileri bir araya toplamalıyız, fikirlerinden yararlanmalıyız, özel sektörü güçlendirmeliyiz.
Sevgi o kadar yücedir ki dağları taşları deler. Bugün Türkiye den gelen iş adamları birçok gazino açtılar. Hafta sonları çok sayıda müşteri çekiyorlar. Çok özür dilerim turist diye yazamam neden mi? Getirilen müşteriler otele yerleştiriliyorlar ve sadece oyun oynuyorlar hani Kıbrıs’ı baştanbaşa gezdirmek. Yukarıda da belirttiğim gibi halkın içine karışmak, alışveriş yapmak halkla kaynaşmak, tarihi yerlerimizi ziyaret etmek, yemeklerimizden tatmak, sanatçımızı sanat eserlerimizi tanımak, üniversitelerimizi ziyaret etmek, örf ve adetlerimizi yakından tanımak, koylarımızı denizimizi tanımak. Bütün bunlar olmalı, yaşanmalı.
Türkiye köşe yazarlarına sesleniyorum bugüne kadar kaçınız Kıbrıs basınını takip ediyorsunuz ve kaçınız Kıbrıs’ın taşı toprağını, insanını kısacası değerlerini biliyorsunuz. Yalan yanlış köşe yazılarınızda, sayfalarınızda yazıyorsunuz da yazıyorsunuz. Neden bu kadar önyargılısınız. Bir insan bir şeyleri yaşamadan nasıl emin olabilir. Biz Kıbrıs Türkleri çoluk çocuk, genç yaşlı tembel olsaydık yıllarca bu toprakları nasıl korurduk, hiç yardım gelmezken bile o yıllarda yemek bulup yiyebiliyorduk. Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki stratejik konumunu neden yazmıyorsunuz. Bizler için dilediğinizi yazabilirsiniz, biz Kıbrıs Türkleri Türkiye’mizi o kadar çok seviyoruz ki buna sizin aklınız ermez. Türkiye’ye her zaman şükrediyoruz ve Türkiye’yi seviyoruz. Ben Türk köşe yazarlarını Kıbrıs’a davet ediyorum. Gelin gönül gönüle verelim ve yanlışları düzeltelim.
Her güneşin doğuşunda sevgi ile kucaklaşın, güzel fikirler üretin ve her zaman pozitif olun sizi seviyorum…