Hani rüya alemine dalarsınız ya ayaklarınız yerden kesilir. Kendinizi gökyüzüne yükselirmiş gibi hissedersiniz, ayaklarınız altından akan uçsuz bucaksız bir nehir olur, nehir içerisinde yüzen gemiler insan seli ile yüklü bakmaya doyamazsınız, insanların yüzlerinde tebessüm, sayısız çiftler sarmaş dolaş ellerinde kameralar objektifler güzellikleri ölümsüzleştirmeye çalışır. O şehir işte Paris.
Hani rüya alemine dalarsınız ya ayaklarınız yerden kesilir. Kendinizi gökyüzüne yükselirmiş gibi hissedersiniz, ayaklarınız altından akan uçsuz bucaksız bir nehir olur, nehir içerisinde yüzen gemiler insan seli ile yüklü bakmaya doyamazsınız, insanların yüzlerinde tebessüm, sayısız çiftler sarmaş dolaş ellerinde kameralar objektifler güzellikleri ölümsüzleştirmeye çalışır. O şehir işte Paris. Havadaki kuşlar, yürüyen karıncalar herkes mutlu. Nehrin yanında devasa bir kule(Eıffel),Eyfer Kulesi. Kulenin yapımına 1832'de başlandı. Kulenin yapımı ise 1923'te bitti. Kule gece ışıl ışıldır. Gündüzleri ise ziyaretçi akınına uğrar. Kaldırımlarda birçok ressam insanların portrelerini çizerler. Birçok sanatçı şarkılarını icra ederken aynı zamanda CD’lerini satmaya çalışır. Paris hatıralarında ekmeklerini kazanmaya çalışırlar. Fransa çok çok güzel bir ülke. Şarapları, parfümleri, Manş Denizi(maraton yüzücülerinin Fransa'dan İngiltere'ye yüzdükleri popüler bir deniz)ve daha pek çok şeyi meşhur bir ülkedir. Fransa'nın başkenti Paris, kuzey Fransa'da (Seıne)Seyhan nehri üzerinde kurulmuştur. Paris, ışıl ışıl kenti olarak bilinir. Dünyanın en çok ziyaret edilen bir şehridir. Her yıl yaklaşık 30 milyon turist Paris'i ziyaret etmekte, kuleyi gezmek içinse uzun bir sıra kuyruğunda beklemek zorundasınız. Paris'i keşfetmek için saatlerce yaya yürümek gerekmektedir. Caddeleri, çarşıları, kafeleri, restoranları, mimari yapıtları, heykelleri bir başkadır Paris'in merkezi. 20 farklı bölgeye ayrılmıştır. Dünyaca ünlü görülmesi gereken cazibe ile yüklü merkezler 8 bölgede yer almaktadır. Dünyanın nabzı olan Champs Elysees Caddesi dünyanın ünlülerini her gün ağırlamaktadır. Birbirinden ünlü markalar astronomik fiyatlarla satılmaktadır. Kentin muhteşemliliği çok farklı diyarlara götürür sizi. Boş yere aşkın aşıkların şehri dememişler. Her yıl binlerce aşık bu şehirde buluşuyor ve aşıklar aşklarını ölümsüzleştiriyorlar. Yıl dönümlerinde Eyfer Kulesi’ne çıkıp şampanyalarını içiyorlar ve mutluluklarını tazeliyorlar. Napolyon ‘para para’ dedi. Şimdilerde Fransa buluşları ile parayı yakaladı. O kadar çok para akıyor ki yine de hırsızlıklar, dilenciler bariz bir şekilde insanlığı ürkütüyor. Eyfer Kulesi’ne çıkarken bir levha üzerinde çanta ve insan resmi yanında aynen şöyle yazıyor:
Attentıon
Auy pıck polkets
Becware oe
The pıck polkets
Alışveriş yaparken,yürürken,çok dikkatli olmalısınız.Gözünüze baka baka sizi çalmaya
çalıyorlar. Caddelerini dolaşırken beni en çok rahatsız eden konu üzülerek yazıyorum. Hayvanları bu kadar çok sevmeme rağmen yadırgadım doğrusu. Her taraf köpek pislikleri ile doluydu. Yerlere korka korka basıyorsunuz. Bu kadar güzel bir şehrin böyle bir durumla karşı karşıya kalması gerçekten çok yazık. Bir çözüm bulmalı oranın yerel yönetimi bu konuya. Her şeye rağmen Paris çok güzel.Can dostlarımla birlikte Eyfer Kulesi’ni hem gece hem gündüz ziyaret ettim.Apo ve Kadrina'ya milyonlarca teşekkürler ediyorum. Eyfer Kulesi’ne gittiğim akşam ışıklarından gözlerim kamaştı. Nasıl bir tesadüftü bir yandan Eyfel Kulesi’nin ışıkları bir yandan dolunay bir anda ışık armonisinin ortasında kaldım. Bir yanda akan Seyhan Nehri kendimi sanki cennette gibi hissettim. Rüya mı gerçek mi diye uzun uzun düşündüm. Baktım baktım bir daha bir daha özlem duydum sevdiklerimi aradım. Yanımda olmalıydınız birlikte gelmeliyiz dedim. O kadar çok büyülendim ki gündüz alışverişinde aldığım Swarovski kalemimden güfte döküldü. Ardından çok güzel bir beste.Bu kadar güzel bir ilhamı yakalamam beni oldukça heyecanlandırmıştı. Ertesi gün Eyfel Kulesi’ne çıkarken bu nasıl bir heyecan bu nasıl bir adrenalin şehir, nehir, tüm Paris ayaklarımın altındaydı. Orada dünyanın birçok yerinden gelen insanlarla kaynaşıyorsunuz. Her türlü ihtiyacınız düşünülmüş. Emniyetiniz, güvenliğiniz, insanların sıcaklığı, görevlilerin güler yüzlülüğü sevgi dolu bakışları her şey mükemmeldi. Elinizi kuleden uzatsanız sanki gökyüzüne dokunacak, güneşi tutacak gibi oluyorsunuz. Orada yemek yemek, bir şeyler içmek ayrıcalıklı olduğunuzu hissettiriyor. Sanki oradaki atmosfer çok farklıydı. İki yıl önce bir rüya görmüştüm. Paris'te bir taburede oturdum ve resmim çiziliyordu. Paris'te rüyam gerçekleşti. Caddelerinde hiç tanımadığım sanatçıların müziğini dinledim. Alkış tuttum CD’lerini aldım. Sayısız resim çektim. Özgürce yürüdüm sokaklarında hiç tanımadığım insanlarla konuştum, selamlaştım. Tatlıyı sevmeme rağmen çok meşhur şekerli, reçelli çöreklerinden yedim. Çocuk arabalarında sahipleri tarafından gezdirilen köpekleri gördüm. Her şeyi ile Fransa görülmeye değer bir ülke. Paris'in anlatılacak o kadar çok zenginlikleri var ki gitmeli, görmeli hatta yaşamalısınız. Sanki o kentte ruhunuz okşanıyor. Güzelliklerle dolu bir şehir Paris. Aşkların, aşıkların şehri Paris. İçiniz kıpı kıpır olur. Kenti gezerken ayaklarınız sanki yerden kesilir. Farklı bir haz duyarsınız, baştan aşağıya kendinizi yenilenmiş gibi hissedersiniz. Bilginize bilgi katarsınız, kısacası çok ama çok mutlu olursunuz. Sizi seviyorum.