Mevlana’nın şiirinde hem kendimi, hem kendimden hem de kendime göre çok şey buldum... Siz de bulacaksınız

Mevlana’nın şiirinde hem kendimi, hem kendimden hem de kendime göre çok şey buldum... Siz de bulacaksınız

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.

Işığı gördüm, korktum.

Ağladım.

 

Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.

Karanlığı gördüm, korktum.

Gün geldi,

sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...

Ağladım.

 

Yaşamayı öğrendim.

Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;

Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu

öğrendim.

 

Zamanı öğrendim.

Yarıştım onunla...

Zamanla yarışılmayacağını,

Zamanla barışılacağını,

Zamanla öğrendim...

 

İnsanı öğrendim.

Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...

Sonra da her insanın içinde

İyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

 

Sevmeyi öğrendim.

Sonra güvenmeyi...

Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,

Sevginin,

Güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu

öğrendim.

 

İnsan tenini öğrendim.

Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu,

Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu

öğrendim.

Evreni öğrendim.

Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.

Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni 

Aydınlatabilmek gerektiğini

öğrendim.

 

Ekmeği öğrendim.

Sonra barış için ekmeğin

Bolca üretilmesi gerektiğini,

Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,

Bolca üretmek kadar önemli olduğunu

öğrendim.

Okumayı öğrendim.

Kendime yazıyı öğrettim sonra...

Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

   

Gitmeyi öğrendim.

Sonra dayanamayıp dönmeyi...

Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi

öğrendim...

 

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...

Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.

Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğini anladım.

 

Düşünmeyi öğrendim.

Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.

Sonra sağlıklı düşünmenin

Kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu

öğrendim.

 

Namusun önemini öğrendim evde...

Sonra yoksundan namus beklemenin

namussuzluk olduğunu;

Gerçek namusun, günah elinin altındayken,

Günaha el sürmemek olduğunu

öğrendim.

 

Gerçeği öğrendim bir gün...

Ve gerçeğin acı olduğunu...

Sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını

öğrendim.

 

Her canlının ölümü tadacağını,

Ama sadece bazılarının

Hayatı tadacağını

öğrendim.

 

Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.

Olur ya...

Kalp durur...

Akıl unutur...

Ben dostlarımı ruhumla severim.

O ne durur, ne de unutur...

 ***

SON SÖZ: Mevlana’nın bu muhteşem şiirini İzmir’den İsmail İmamoğlu kardeşim gönderdi. Kendisine, sizin adınıza da teşekkür ediyorum.

Ona da, size de iyi pazarlar sevgili okuyucu.

Allah acı gün göstermesin.

 

 

Tam PAZARLIK!

 

Yardım sever Girneli işadamı...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Girne’nin hayırsever kurumlarından birindeki çalışanlar ülkenin en başarılı işadamlarından birinin henüz her hangi bir bağış almadıklarını fark etmişti.

Yetkililer görevlilerini gönderip işadamını bağışta bulunması için ikna etmeye karar verdi ve gönderdiler.

Görevliler şirkete gitti, işadamı tarafından kabul edildiler ve selam-sabahtan sonra muhabbet başladı;

- Araştırmalarımıza göre gelir durumunuz maşallah çok iyi ama bugüne kadar kurumumuza hiç yardımda bulunmamışsınız. Şimdi yardım etmek isteme ister misiniz?

- Önce araştırmalarınızın eksik olduğunu söylemeliyim. Annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastahane masraflarının onun aylık gelirinin ne kadar olduğundan haberiniz var mı?

Görevli utanmıştı;

- Şey... Hayır...

- Sonra, geçirdiği trafik kazasından sonra kardeşimin kör ve tekerlekli iskemleye mahkum olduğunu, onun ve ailesinin ayda ne kadar paraya ihtiyacı olduğunu biliyor musunuz?

Görevli utancından kıpkırmızı kesilmişti ama işadamı devam ediyordu.

- Peki da kız kardeşimin kocasının geçen yıl öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını, ihtiyaç içinde kıvrandıklarını duydunuz mu?

Görevli yerin dibine geçmişti. Sadece, “Hayır...” diye mırıldanabildi ve işadamımız gürledi;

- Başlatma yardım derneğinden, ben onlara bile beş kuruş vermezken sana ne diye verecekmişim?

 

 

Vefa iyi şeydir!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İki arkadaş golf oynuyordu. Tam bu sırada, biraz ileriden büyük ve kalabalık bir cenaze konvoyu görünmüştü. Adamlardan biri, şapkasını çıkartıp büyük bir saygıyla cenazeye doğru dönerek diz çöktü, bir dua mırıldandı ve yine saygı ile ayağa kalktı.

Öteki çok duygulanmış, çok etkilenmişti. Arkadaşına iltifatta bulundu ve cevabını aldı;

- Bravo arkadaş, sen gerçekten temiz yürekli iyi bir insansın!..

- Ne de olsa 35 yıllık karımdı.

 

 

Bu haber 325 defa okunmuştur

:

:

:

: