Akademisyen Birikim Özgür, ‘Türkiye’nin bölge liderliğine ilerleyen konumundan rahatsızlık yaşanıyor, dolayısıyla bu sorunların yaşanmaması için anayasa değişikliğinin iradeli şekilde yürütülmesi gerekiyor’ dedi.
Esra TÜRKEL
Akademisyen Birikim Özgür, ‘Türkiye’nin bölge liderliğine ilerleyen konumundan rahatsızlık yaşanıyor, dolayısıyla bu sorunların yaşanmaması için anayasa değişikliğinin iradeli şekilde yürütülmesi gerekiyor’ dedi. Özgür, KKTC gündemindeki Sarris davası ve doğalgaz aramalarında, önümüze gelen bu olayların Kıbrıs’ta çözüm sürecini New York öncesi dönemde unutturmak ve ilgiyi başka bir yere çekilmek istendiğini ileri sürdü. Ada Tv’ de Nazar Erişkin’in hazırlayıp sunduğu Günaydın Ada’ya konuk olan Akademisyen Birikim Özgür, hem Türkiye hem KKTC gündemini değerlendirdi. Programdan öne çıkan başlıklar:
TÜRKİYE’NİN LİDERLİĞE GİDEN POZİSYONUNDAN RAHATSIZLIK VAR: Terör dışarıdan aldığı destekle bu kadar fütursuzca kendini hissettirebiliyor. Türkiye’nin bölge liderliğine ilerleyen konumundan bir rahatsızlık var. Bir haftadır psikolojik çöküntüyü yaşıyoruz. Biri eline silahı alıyor ve insanları katlediyor. Türkiye’de bu sorunların yaşanmaması için anayasa değişikliği sürecin çok daha sebatlı iradeli bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum.
SAĞDUYULU ARKADAŞLARIN DAHA AKTİF OLMASI GEREK: Cuma günü Yakın Doğu’da bir takım olaylar oldu. Türkiyeli öğrencilerce de isyan psikolojisi yaşandı ve terörü protesto etmek için yürüyüş başlattılar. Yürüyüş esnasında Kürdüm diyen gençleri rahatsız edebilecek hakarete varabilecek sloganlar söz konusu olmuş, Kürt öğrenciler de karşı pozisyon geliştirmişler. Hem provoke edilenler arasında hem de psikolojik travmayla birlikte ipin ucunu kaçıran doğrudan bir kimliği hedef alarak kendini ifade etmeyi deneyen ama aslında çok da çağdaş yöntemlerle bunu yapmayan öğrenciler arasında sağduyulu olan arkadaşlarımıza rastlıyoruz. Dolayısıyla bu arkadaşların daha aktif olması ve tam da bu dönemde kendilerini hissettirmeleri gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman ülkenin gelişmesine katkı koyabilir. Demokrasi kültüründeki eksikliklerden kaynaklanıyor. Türkiye’nin bu konularda daha yeni yeni kabuğunu kırmaya başladı. Bölgesel farklılıkların ortadan kaldırılması gerekiyor. Geçmişten gelen politik kültürler var. Bunları aşıp daha eşitlikçi özgürlükçü bir Türkiye için insanların kenetlenmesi gerekir.
KKTC HUKUKUNA UYMAYAN BİR DURUM YAŞANDI: KKTC’de kendi anayasası ve hukuk sistemine uygulamasına sığmayan bir uygulama sınır dışı uygulaması. Bu çocuklar mahkemeye çıkartıldı ve mahkemede hiçbir karar da üretilmemiştir. 3 gün tutukluluk sürecinden sonra sınır dışı edilmiştir. Bu hukukun üstünlüğü ilkesini ayaklar altına almış olduk.
SON GÜNLERDEKİ YAŞANANLAR GÜNDEM DEĞİŞTİRMEK İÇİN: Sarris davasında, en genelde hangi bağlamda bu konular gündeme geliyor ona bakmak lazım. Tüm bunlar Kıbrıs’ta çözüm sürecini New York öncesi dönemde unutturmak ve ilgiyi başka bir yere çekmek o çerçevede de Kıbrıslı Rumların egemen biziz, biz karar verebiliriz kuzeye kim geçebilir, doğalgaz araştırması yapabiliriz, Sarris davasıyla birlikte biz Rum bakanı bile alıp burada tutuklarız, egemenlik hakkımız vardır. Alt başlıklar bunlardı ve bu gündemi dönüştüremedik. Birilerinin bunları tetiklediği süreci etkilemek anlamda bu girişimleri yaptığı o kadar bariz ki, ama alternatif bakış açısını maalesef hakim kılamadık. Sarris meselesiyle ilgili, homofobi ve milliyetçi bir kurguyla tanıştı Kıbrıslı Türkler. Homoseksüellikle ilgili, LGBTT haklarıyla ilgili bu hak var mıdır olmalımıdır tartışmasına girdik. Bu bir tercihtir bu tercih yasallaşırsa gibi bakış açsıyla reddediliyor muhafazakar kesim tarafından. Diğer taraftan da inisiyatif geliştiren sivil toplum örgütleri halkı bilinçlendirmeye çalışıyor.
SUNULAN PROJELER HAYATA GEÇİRİLEBİLMELİ: KKTC’de çocuk istismarı ve çocukların ekonomik ve bedensel istismar edildiği zaman zaman ifade edilebilir ve bu çocuklarla neler yapılması gerektiğiyle ilgili sivil toplum örgütleri bir takım öneriler yapar ama bunlar çok fazla projelendirilip hayata geçirilmiyor. Bu konuda bilimsel süreçleri öngörmek gerekir. Surlar içinde garip olaylar dönüyor ve odakta çocuk istismarı var. Bunun da en azından dumanı gördük. Var mı yok mu, bu dava kapsamında ne kadar tespit edilebileceği ciddi bir tartışma konusu.
SORUN SADECE YASA VE POLİS DENETİMİYLE ÇÖZÜLMEZ: CTP iktidar döneminde 2007 yılında bakanlar kurulundan ve meclisten çocukların çalışmasını yasaklayan ILO sözleşmelerini geçirdi. Buna göre 18 yaşın altında çocukları çalıştırmak yasaktır. Bu iş yasa geçirmekle olmaz bu sosyal bir yaradır. Polis tedbiriyle de olmaz. Yasaklayarak, denetimle çocuk işçiliğinin önüne geçemezsiniz. Sosyal süreçleri projelendirmek, öncelikle tespit yapıp sıkı takip yapmak gerekir. Örneğin çocuk istismarına maruz kalmaması için eğitim sistemiyle tam entegre edilmeleri gerek. Çalışmasına sebep olan ekonomik sorun mu, hiç okula gidemeyen, giden ama çalıştığı için konsantre olamayıp başarısızlık riskiyle olan çocuklara yönelik çalışmalar yapılmalı.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ HÜKÜMETLE ORTAKLAŞA ÇALIŞMALI: Siyasetin fonksiyonu bu engelleri ortadan kaldırmaktır. Yasal yollarla sosyal süreçleri de projelendirip sivil toplumu destekleyerek sağlaması gerek. Siyasi irade ve siyasetin bu anlamda doğru hedeflere odaklanması önem taşıyor. Sivil toplumun projeci olması gerek. Çok konuşması değil. Projeyi yaparken de finansman kaynaklarına ulaşabilen sivil toplum. Bu konuda ikinci ve üçüncü sektör güçlendirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Nasıl devlet sivil toplumu desteklemesi gerekiyorsa sivil toplumların siyasi kurumları az eleştirici tavırlar sergilememeliler. Önemli olan bu süreçleri birlikte tasarlayıp birlikte çalışabilmektir.”