Güneyde Kalan Kıbrıs Kouklia/Sakarya’da

Güneyde Kalan Kıbrıs’ta bu hafta Baf’ın Kukla (Sakarya) köyünde kalan anılara doğru bir yolculuğa çıkacağız.

Güneyde Kalan Kıbrıs’ta bu hafta Baf’ın Kukla (Sakarya) köyünde kalan anılara doğru bir yolculuğa çıkacağız. Bu tarihi yolculukta bize eşlik edecek isim ise 1944 Sakarya/Baf doğumlu emekli okul müdürü Türkay Öyken ve 1958 yılında doğan Ali Savaşır olacaklar. Bizimle beraber bu köye beşinci ziyaretlerini gerçekleştiren Türkay Öyken ve Ali Savaşır, geçmişten kalan izleri ve bugün Sakarya köyünde nelerin değiştiğini anlatacaklar. Kouklia köyü, yüzyıllar boyunca pek çok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış olan bir bölge… Tarihi ise milattan öncesine dayanıyor. Bir dönem Baf Krallığı’na da başkentlik yapmış olan köyün bir diğer özelliği ise muhteşem tabiatı…





















ÇOCUKLUKLARININ GEÇTİĞİ TOPRAKLARDAYILLAR SONRA…: Bu köyde pek çok anılarının olduğunu söyleyen yol arkadaşlarımız, köydeki tarlaların ninelerine ait olduğunu söyleyerek tarlalarla ilgili anılarını şu şekilde anlatıyorlar: “Burası Ali’nin bahsettiği gibi badem tarlasıydı ama şu anda yok. Ancak anılarımız çoktur burada. Bir gün babamız traktörle sürerken bir sütun başlığı çıkmıştı, köyde müzeye bakan kişi süremezsiniz burası sit alanıdır dedi. Ve o sütun başlığını müzeye götürdü ve şu anda müzede durmaktadır.”

YAZIN SOĞUK KIŞIN ILIK SU AKAN ÇEŞME: Kouklia Köyü’nde bir diğer ilginç yer ise köyün eski çeşmesi… Bir dönem köyün bütün içme suyu bu çeşmeden karşılanırmış. Çeşmenin en ilginç özelliği ise kışın ılık yazın soğuk su akıtması… Ali Bey’in söylediğine göre o dönemlerde köyde buzdolabı yokmuş ama köylüler bu pınar sayesinde soğuk su içme fırsatını yakalarlarmış. Çeşmeyle ilgili bir çocukluk anısını anlatan Türkay Bey de hatırasını şöyle anlattı: “Çocukken el fenerleriyle delikten içeri girer 20-30 metre ilerlerdik havasız kalınca dönmek zorunda kalırdık. Burası tüm Kouklia köyünün su ihtiyacının karşılandığı yerdi. Hayvanların da su ihtiyacı karşılanırdı. Su da evkafa aittir. Uzun yıllar köylünün kabakçı Ahmet diye bildiği asıl adının Ahmet Ali, köy imamının oğlu buradaki tarlayı kendisi ekti biçti. Köyün son muhtarı olan İrfan Daniş tarafından kullanılmaktaydı ve bu bahçenin adı biler olarak bilinir.”





















‘MERAKLA ÇEŞMEYE GELENLERİ SEYREDERDİK’: Çeşmenin bulunduğu yerde hem yalak, hem havuz hem de iki kemer var. Türkay Be; “Bunlar Kıbrıs’ın İngiliz yönetimine geçtiği 1914’den 4-5 yıl sonra 1919 yılında inşa edilmiş. Köyün o dönemde tüm hayvanları yalaklardan su içerlerdi. Köylü de eşek sırtında çocuklar tenekelerle testilerle gelip maşrapalarla su doldurur tenekelere dökerdi. Oluktan suyu alır tenekelere doldurur eşeklere yükleyip giderlerdi. Biz de karşıdaki evimizden merakla seyrederdik gelenleri” diye anlatıyor. Köyün merkezindeki cami eskiden de bakımlıydı, Hasan Behçet adında imamı vardı. Ondan önceki Ali hoca olarak bilinen kişi yıllarca hizmet verdi. O öldükten sonra hasan Behçet adında imam gelmişti. Eski camilere baktığımızda camiler ve okullar da yan yanaydı. 1953 yılında depremden hasar gördü ve bir süre bu camide tedrisat gördük daha sonra çadırda gördük. Ta ki yeni okul yapılana kadar. Camiye Cuma namazlarına gidenler vardı. 16 yaşında kaçtık kaçış o kaçış.

‘KIBRISLI RUM VE TÜRKLERE EŞİT DAVRANILIRDI’:Köyde bir zamanlar öğretmen evi olarak kullanılan bir yapı da vardı. 1974’te köyde tam tamına 51 öğrenci vardı ve köyün son öğretmenleri Cahit Falyalı ve Erdem Mehmet idi. Köyün nüfusu 1960 sayımını baz alırsak 419 Türk ve 622 Rum olarak kayıtlara geçmişti. 74’lerde herhalde 450-500 Türk bulunmaktaydı. Nüfusun çok olmasını, İngiliz üslerine yakın olmasına rağmen daha ziyade köyde İngiliz döneminde çiftlik arazilerini istimlak ettikten sonra Rum, Türk ayrımı yapmadan her çiftçi ailesine 18 dönüm sulu arazi vermişti. Bu arazilerde fıstık, fasulye soğan gibi ürünler yetiştirilip satılmaktaydı. Ayrıca muzculuk çok gelişmişti. Nüfusun çok olmasını bunlara bağlayabiliriz.





















GÖÇ EDEN TÜRK AİLELERİN EVLERİ YIKILMIŞ: Ali Bey çocukluğunun geçtiği evi şu şekilde anlatıyor; “Geçmişte tek göz ev vardı ancak depremden sonra ilave oldu. Tuğladan yapılmıştır, eski taşlardan. Bu evde üç kardeş ve annemiz yaşardık. 24 yaşına kadar bu evde yaşadık. Öğretmen olunca başka köylerde görev yapmak zorundaydık. Fenike’ye gittim. Bir diğer yol arkadaşımız Türkay Hoca’nın evinin yerinde ne yazık ki yeller esiyor.Türkay Hoca eviyle ilgili anılarını şu şekilde anlattı: “Ev vardı ama yıkıldı. Salih dayının evi vardı. Orada kızı Duran’ın evi durur. Arkamızda Nurettin dayı, Fevzi Hüseyin çakmak otururdu. Bizim ev şu anda yerinde yok. Dört kardeşiz hepimiz burada doğduk. Gördüğümüz için mutluyuz yoksa buraya dönmeyeceğimizi biliyoruz. Çocuklarımız çok küçüktü gelip yerleşmeyi düşünmediler. İnsanın karnının doyduğu yer vatanımdır diye düşündükleri için gelip yerleşmeyi düşünmezler. Kouklia’da Türk mahallesinden pek ayakta kalmış bir şey yok desek abarttım diyemeyeceğim. Şuradaki bina Raif dayının bakkal dükkanı, karşısındaki kooperatif bakkaliyesi. Yeşil Müslüman olan yerleşim yerlerindeki temel renktir. Kapıdaki renkler tamamen gitmesine rağmen bakkaliyenin kapısındaki yeşil rengi görmek mümkün. Yine köyün merkezinde yer alan Türk kahvesi taverna haline gelmiş. Arkanızda gördüğünüz bina yıllarca Kouklia Türkünün erkeğine kahve olarak hizmet vermiş bir yer. Bitişiğindeki Kouklia Milli Türkler gençler birliği adındaki kulüp de durmaktadır. Kahveyi en son çalıştıran Münir Yusuf’tu.





















KOUKLIA’NUN MİTOLOJİK TARİHİ: Kouklia müzesi Kouklia veya Sakarya’nın tarihi dokusu içersinde sırtımızı eski bir Bizans kilisesine dayadık ve tarihin derinliklerine doğru yolculuk yapalım. Kouklia yerleşim milattan önce var diyebiliriz. Bizans kilisesinin karşısında Afrodit tapınağı vardır. Kıbrıs, Roma imparatorluğu döneminde ikiye ayrılınca doğu roma Bizans sınırları içerisinde kalmış ve Bizanslılar 800 yıl kadar Kıbrıs’ı hakimiyetlerinde bulundurmuşlardır. Bu kilise de Bizans döneminde yapılmış bir tarihi binadır. Afrodit tapınağı M.Ö 1200 yıllarında inşa edildiği tarihsel kanıt olarak durmaktadır. Gördüğümüz taşlar belki 10-12 bin ton ağırlığındadır. İnsanın aklına o zamanki olanaksızlıklar içerisinde bu taşları nasıl koyup tapınak yapmışlardır diye bizi düşündürür. Herhalde bir olanakları vardı ki yaptılar. Mitolojiye göre, Afrodit buraya 5 km mesafede gavurdaşında köpüklerden bir istiridye kabuğu içerisinde doğduğu söylenmektedir. Buradaki tapınağın bir gizemi de var, buradan dip Baf’ın bulunduğu yere kadar yer altından tünelle gidilirmiş. Türkler döneminde ileride büyük bir çiftlik binası var asıl Kouklia müzesi orada bize müsaade etmedikleri için gidemiyoruz. Orası eskiden Nazım beyin çiftlilerini yönettiği merkezdi. Nazım beyin üç çiftliği vardı Baf kazasında. Ancak Kıbrıs, İngiliz idaresine geçtikten sonra bu çiftlik küçük müze haline getirildi ve çiftliğin toprakları da ayrım yapılmadan 18 dönümlük arazilerle çiftçi ailelere verilmiştir. Geçim kaynağı buradandı. Hazine avcılığı ve kaçak kazılar yapılmış. Ancak 40’lı yılların sonunda 50’li yıllarlın başında MR. Mitford diye İngilizin yönetiminde kazılar yapılmaktaydı. Çıkan eserlerin çoğu bu müzede bırakıldı ancak önemli gördüklerini Lefkoşa arkeoloji müzesine nakletmişlerdir. O zamanki söylentilere göre yontma taş cilalı taş devrinden kalmış eserler çıkmış. Belli ki Kukla’nın tarihi, tarihin devirlerinden cilalı taş devrine kadar uzanmaktadır. Cilalı taş devri, tarihten önceki devirlerinden birisidir. Demek ki ikinci dönemde burada hayat vardı diyebiliriz.





















TÜRK MEZARLIĞI BAKIMSIZ KALMIŞ:
Bu mezarlar bu kadar az mıydı diye soruyorum. Eskiden taşların yeri belliydi şimdi onlar da belli değil diyor Ali bey. Bu köyde iki mezarlık var, biri başta gördüğümüz bakımsız olan ve bu mezarlık yukarıdaki Türk mahallesinin ölenleri gömülmekteydi. Burada mezarları olan tanıdığımız köylüler var diyor Türkay bey. Türk mezarlığında, inanılmaz miktarda taş var ama 7 kişinin mezarı bulunmakta. Aslında bu iki toplumun birbirine duyduğu saygının ne kadar olduğunun ifadesidir. Buraya Kouklia/Sakarya’ya arkadaşların davetlisi olarak geldik. Eğer siz de kendi köyünüzü tanıtmak ve anılarınızı paylaşmak istiyorsanız mail yoluyla, guneydekalankibris@adatv.tv veya 0542 866 46 78 numaralı telefondan bizlere ulaşabilirsiniz.
Bu haber 105 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER