Bakın şu TC Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığına !

Allah aşkına, müzakere sürecini sürdürmek ve Anastasiadis efendiyi masada tutmak ve masadan ayrılmaması için biz neler yapıyoruz ?

Yalçın CEMAL
yalçıncemal@hotmail.com

Türkiye Dışişleri Bakanı ne yapıyor ?
Yakın geçmişte, hidrokarbonla ilgili bir açıklama yapmıştı da, vallahi Anastasiadis efendiyi, masada zor tuttuk.
Kaçmaması için akla karayı seçtik.
Adamcağız, masadaki yerine oturmuş, iskemlesi yeni ısınmaya başlamıştı.
Yine, kalk sen, Türkiye’nin Dışişleri Bakanı veya Bakanlığı pişmiş aşa su kat.
20 Temmuzla ilgili, açıklama yap, karşıyı suçla.
Yaptığın işe bak.
Adamı, zaten zor zapt ediyoruz.
Ha, gitti gider …
Bir de, bu açıklamalar.
Zamanı mıydı, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nı suçlamak ?
Adamlar Türkiye‘yi suçluyor.
Masanın yüzü suyu hürmetine, yanıt verilmeyecek.
Ya ne yapılacak ?
Yanıt vermek gerekli ise.
Bir hakkın korunması söz konusu ise, yapılması gereken …
Ne yapılmalı ?
Vallahi, açıklamaların sureti, karşı tarafa gönderilir, karşı tarafın icazeti alındıktan sonra da, gerekli açıklamalar yapılır.
Allah, Allah.
Olur mu, öyle şey.
Olur, olur.
Aksi, adamı, masada tutmak, çok zor oluyor.
Hani Adam da, dediğim dedik , çaldığım düdük.
Nasıl yani.
Yannisi, mannisi yok.
Adamlar, harıl harıl, bizim de ortağı olduğumuz denizde, araştırma yapıyor. parsellerdeki hidrokarbonu ihaleye çıkarıyor . Türkiye de, kıta sahanlığında, denizlerinde araştırma yaptığında , yer yerinden oynuyor.
Daha doğrusu, dünya oynadı.
Barbaros Araştırma Gemisini, bahane ederek , masadan çekilme
şantajını ileri sürdü.
Eee…
Esi, mesi, yok.
Adam, masadan kalkacak .
Kalkarsa, kalksın .
E yahu sen de, hiç meram anlaman.
Kalkarsa, biz kiminle, müzakere edeceğiz ?
Hiç kimseyle.
Olmazzz …!
Ne olamaz.
Çözüm olmaz.
Olmazsa olmasın.
Bu hiç olmaz.
Allah Allah.
Niye olmaz ?
Çözümü en çok isteyen biziz. Adam kaçarsa nasıl çözüm olacak ?
Kim demiş, çözümü en çok isteyen biziz diye ?
Ma senda, hiç bir şey duyman galiba.
E … duymadım.
Cumhurbaşkanı ve bazı parti liderlerimiz, söylüyor.
Onun için, ille de çözüm.
E yahu, adamın paçasına sarıldık, çözüm de çözüm.
Bakalım, bizden neler koparacak ?
Rum basınını izle, kopardıklarını görürsün.
E, hani her şey güzel.
Her şey, tamamdır diye.
Öyle söyleniyor.
Türkiye‘nin Dışişleri Bakanlığı’nın, açıklaması yetmezmiş gibi.
Bir de başımıza “Muhaceret affını “ çıkardılar.
Adamı, tut tutabilirsen.
Oldu olacak, masaya zincirle bağlasınlar.
Olmaz …
O olmaz bu olmaz . Niye olmazmış ?
“İnsan hakları.”
Bizimkileri, o tarafta topuzlarlar.
Hiç kimsenin, gıkı çıkmaz.
Biri çıkıp, insan haklarından bahsetmez.
Onlar için, insan hakları.
Yahu, gırgıra geliyoruz.
Sahi nereden çıktı bu “Muhaceret affı ” da, gene arı kovanına çomak sokuldu. Bilmem, kaç bin kişi, vatandaş olacak .
Olursa olur.
Bu da olmaz.
Sen de, hep, olmazcı oldun çıktın.
Anlaşmada, iki halkın da nüfusu belirlendi.
Bu oranın üzerine, çıkamayız.
Nedir bu oran ?
220 bin.
Anlaşma imzalandığında, bu rakam esas alınacak.
Rakam düşse de, önemli değil.
Önemli olan.
220 binin artmaması, yani 221 bin olmaması.
“Yok devenin başı .”
Vallahi, deve meve, taş, maş anlamam, rakam bu.
E demek, anlaşmayla birlikte bizleri de hadım mı edecekler ?
Ne edeceklerini bilemem .
Amma, Anastasiadis’in masadan kalkmasını engellemek uğruna, bu şantajını da kabul edebiliriz.
Önemli olan, bizim hadım edilmemiz değildir.
Önemli olan, masadır masa.

Bu haber 3903 defa okunmuştur

:

:

:

: