Spor diyorum ,hareketsiz kalmayalım ,kendimize bir spor şeklini hangi yaşta olursak olsun seçmeliyiz diyorum ..
Ülkemizde yaz mevsimi uzun,sıcak hava uzun süreli..beş ay denize veya havuza girebilir bu ise vakti müsait insanda her gün için spor olarak kayda geçer.
Her gün denize mi gidilir diye soru da sorulabilir. Can dayanır cep dayanır mı diye de.. Ama iddia ediyorum ki yaz sıcağında özellikle hafta sonlarında çoğu kişiler bu seyahati yapmakta üstelik piknik ile birleştirmekte kendilerine, harekette bir kapı aralığı yaratmaktadır.
Eski yıllarda piknik konusunda uzman ailelerin bu zamanda da uzmanlıkları devam ediyor ki piknik alanları dolu dolu.. bilhassa Boğaz piknik alanı hafta sonları dahil bazı akşamlarda gece piknikleri için açık ,yakın ve pikniğe elverişli bir alan.. Ağaçların altında serilen örtüler üzerinde çeşit çeşit yemekler yalancı dolmalar ile pide içine konan evde kızartılmış patates köfteleri ve hellimin süslediği yiyecekler olduğu gibi salatalık, meyveler yanında tavuk veya et çeşitleri şişlere dizilmek üzere kapalı kaplarda sırasını beklemekte.. çocuklar top oynamakta büyükler onlara eşlik ederken mangaldaki kömürün köz haline gelmesi için beklenmekte, bunun seyrine ise gözler aşina bir şekilde bakan olmaktadır..
Mart,Nisan Mayıs ilk bahar ayları başladı ise birden geçer yaz gelir.. koca kış geçti.. Mart soğukları ne gün olur bilinmez ama Mart dokuzu da Kıbrıs'ta etkinliklerle kutlanmaktadır.. Merak edip baktım..
Bu günün de bir efsanesi varmış.. Bir zamanlar, Larnaka kazasına bağlı Alaminyo köyünün beyi yılda bir kez olmak üzere her Mart ayının dokuzunda şölen tertip eder, halkını tıka basa doyururmuş. Çünkü geldikleri ülkede adetleri böyleymiş. Gel zaman git zaman Bey ölmüş ama şölen günü unutulmamış. Alaminyo (Boğaziçi) ve civardaki Türk köylerinde her Martın dokuzunda 'iki elleri kanda olsa'' her işi bırakır, ailece kıra çıkar, yeyip içerler. Halen kuzeye geçip Boğaziçine yerleşenler ayni alışkanlığı devam ettiriyorlar. Bu güne de 'Mart dokuzu' diyorlar. . Belkide daha birçok efsane vardır ama o gün KKTC de piknik düzenlendiği alanda etkinliklerin sürdürüldüğünü gazete haberlerinden okuyor hatta kimler gitti diye de merak edip fotoğraflara bakanlarız.. Gelenekler sürdürülebilir olduğu müddetçe yaşatılır..
Yaz aylarında denize gitmek konusunda insanımız inanılmaz derecede istekli Kıbrısın Ağustos sıcağı çekilmez deniliyorsa bile Akdeniz insanının denizin serin sularından vazgeçme gibi bir niyeti yok. Çoluk çocukla deniz kenarları bir kalabalık ki sormayın .. Alagadi sahilinde bir uçtan bir uca kumlar üzerindeki yürüyüşün hareketi bile sağlık olarak insana geri dönüyor..
Bütün bu doğal yönden yapılan sporun bir de profesyonel,personelin hizmet verdiği spor salonlarında yapılışı var ki gençliğin olduğu kadar her yaşta gidenlerin durak yeri oldu. Salonda dengeli bir şekilde yapılan hareketler vücut yapısına olumlu yansıdığı gibi insan zihninindeki yorgunluğu da unutturuyor.. Nerden biliyorsun diye sorarsanız cevabım kendimden diye olacaktır. Sporun yaşı olmadığına göre yapılması hali her halükarda müthiş düşünce.. O halde; spor yap hayatın uzasın.. Yaşamın değişsin..