Ruhumuzun eczanesi olur mu? Fiziksel rahatsızlıklarımıza çare olabilen ilaçlar ve birtakım psikolojik sorunlara geçici de olsa iyi gelen tabletlerin yanında ruhumuzun gereksinimleri nedir? Ruhumuz bizden ne istiyor?
Eczaneler, yaşamımızda hem fiziki olarak hem de işlevsel olarak oldukça geniş bir yer kaplamakta. Öylesine bile başımız ağrısa, ilk aklımıza gelen yerler eczaneler oluyor. Hele ki adamızı düşünecek olursak, neredeyse her köşe başında bir eczane var. Sanki herkes, Eczacılık okuyor çaktırmadan. Sanki başka meslek dalı akla gelmiyor gibi. Tıbben konuyu masaya koyacak olursak; bu renkli, dopdolu, hastalandığımızda bize albenili görünen dükkancıkların çokluğu göze çarpsa da gerekliliği göz ardı edilemez. Fiziksel rahatsızlıklarımızı gidermek, ağrılarımızı dindirmek, daha iyi, daha mutlu, daha sakin olabilmek adına temin etmek zorunda olduğumuz şuruplar, kremler, tabletler … hepsi, bu çok renkli dükkanlarda. Yan etkisinin ne olduğunu bile bile ve bizde kısa sürede ya da uzun sürede tahribat oluşturan bu nesneleri kullanıyoruz; çoğu zaman kullanmak zorunda kalıyoruz. Peki, yaşamınızda ağrıyan bir yerinize rağmen; ilaç almayıp da kendi enerjinizle iyileşmeye çalıştığınız oldu mu? Kısacası, Alternatif Tıbbı uygulayabilme şansınız oldu mu? Benim de senelerdir benimsediğim ve yararını gördüğüm Reiki, EFT, Access Bars, Tetha Healing … gibi sistemlerin öğretisi içine girdiğiniz zaman daha az ilaç kullanıyor olacaksınız. Bu sistemler, bizi çok zor durumlarda bile rahatlatan, bize her anlamda zaman kazandıran, alternatiflerimiz. Fiziksel olarak yapabileceğimiz, kendimizi rahat ettirebileceğimiz birçok enerji sistemi mevcut.
RUHUNA YATIRIM YAP
Peki ya, ruhumuz? Ruhumuzun rahatsızlığı söz konusu olduğu zaman ne yapıyoruz? Gizli bir eczanemizin olması oldukça önemli bence. Gizli eczane ne demek? Gelişen ve genişleyen Dünyamızda çoğu kişinin bu konuda bilinçli olduğunu gördüğüm zaman, mutluluğum iki kat artıyor. Gizli eczanesini oluşturmak için sürekli eğitime giden insanlar var. Bunların sayıları kayda değer oranda. Bu dönemin şartlarında yaşını, eğitim durumunu, aile yapısını, çevresini, maddi durumunu gerekirse zorlayıp da bedeninin yanında daha çok da ruhuna yatırım olanağı yaratan bireyler var. Ne mutlu onlara. Zamansızlığın içinde zaman yaratıp da eğitime, kursa, derse gidenlere ne mutlu. Böyle insanlar, ruhları hastalandığında ne yapabileceklerini bilirler. Onlara iyi gelen ne varsa kullanmaya geçerler. Çünkü, kendilerini kendilerine adamış olurlar; hem de bu güne kadar hiç adamadıkları kadar. Böyle insanlar, ruhlarına yatırım yapmayı ilke edinmiş olurlar. Kendilerini sevmekle, ruhlarını en önemli parçaları olarak görmekle olanı kabullenmeyi ve çözüme en kısa yoldan ulaşmayı bilirler. Böyle bir durum, onlara beraberinde özgüveni de getirdiği için onların ruhları, her an taze ve sağlıklı görünür.
KENDİ RUHUNUN ECZANESİNE SAHİP ÇIK
Ruhlarında küçücük bir sıkışma duyumsadıkları zaman da çözüm yollarını bir bir denerler. Onların ilaçları biraz değişik: dans etmek, şarkı söylemek, resim yapmak, mandala çizmek ( yaratımla yapılan bir terapi yöntemi ), mantra söylemek ( kulağa hoş gelen ve bizi rahatlatan hecelerin bir araya getirildiği sözler ), meditasyon yapmak (odaklanarak elde edilen rahatlama ), yoga yapmak; daha klasik olanlar: örgü yapmak, bulmaca çözmek, puzzle yapmak, futbol oynamak, koşmak, yürümek, yazı yazmak, kitap okumak … gibi. Ruhumuzun eczanesi, gördüğünüz gibi capcanlı. Bunlar, gerçek varlığımızı ortaya koyabilecek kadar yaşamımızla uyumlu çözümler. Bunlardan kendimize uygun olanlarını yapmak, ruhumuzun iyileşmesine yardımcı olur. Yaşamımız, andaki duygu farklılıklarına maruz kaldığı ve dümdüz olmadığı için eczane kullanmak çok doğal. Fakat, eczanenin anlam bakımından kendi içimizdeki açılımı önemli. Hangi eczaneyi kullanacağımıza da kendimiz karar vermeliyiz. O dopdolu, renkli görünen dükkancıkları mı; kendi ruhumuza tanıdık eczanemizi mi; yoksa her ikisini de mi? Bunun cevabı, bizlerde.
