21 Aralık 1963 Kıbrıs Türk toplumunun imha edilmesinin doruğa çıkmaya başladığı tarihtir.
Bu tarihten itibaren birçok Türk köyü yerle bir olmuş. İlk olarak yakılan karma Türk köyü yanılmıyorsam, Matyat köyü olmuştu.22 Aralık günü saat 15 sularında ayni köyün Rumları ile birlikte Komşu köylerdeki Rumlar Türk mahallesini yakmışlar. Bu dramatik olayı o günleri yaşayan, bugün yaşlanmaya başlamış matyatlılar gözleri dolarak anlatmaktadır. O gün bir Türk vurularak öldürülmüş. Eğer Akıncılarda görev yapan Matyatlı Türk polis, Rumların katliam girişimini haber vermeseymiş, durum daha vahim olacakmış. Bu köyün dağılışı bu tarihte başlamış. Kimisi Koççat, kimisi Lefkoşa, kimi, başka yerlere dağılmışlar. Bir daha da bu insanlar köylerine dönememişler ve ne dönecek malları, ne de evleri kalmış. Matyat’ı felakete uğramış Türk köylerinden biri olarak örnek almak istedim. Bu insanlar, kültürleri ile beraber kaybolmaya yüz tuttular. Vadili’de ilk tanıdığımız Matyat’lı 60’lı yıllarda, gelin olarak köyümüze gelen Emine ablamızdı. Daha sonra 1974 den sonra Musa dayı vardı. Rahmetlik oldu. Bu köyü niye yazıyorum. Bu köy hem güneyde kaldı,hem de 1963 yılında Türkler çok büyük zarara uğratıldı.Bu ve bu gibi köylerde ,yaşananları hatırlayanlar yavaş yavaş öteki dünyaya göç ediyorlar.Bu insanların çocukları bu felaketi tam olarak hatırlamayabilirler.Rumlar her ikide bir insan hakları mahkemesine müracaat edip tazminat talebinde bulunuyorlar.1974 de evlerinden olmuşlar,sanki olay 1974 de başlamış gibi.Sorarım ,1963 de yakılan ,evi malı yok edilen Matyatlı’nın ve daha birçok Türk köylüsünün hesabını kim verecek?.O günleri yaşamış olan nesil yavaş yavaş yok oluyor.Onların çocukları sadece atalarının Matryatlı veya öteki köylü olduğunu biliyorlar.Peki Matyat gibi köylere yapılanları o köyden gelen insanlar yok olurlarsa ,bunun hesabını kim soracak?Canlı tanık olarak kim konuşacak?yoksa bu köylülerin tamamen ölmesini bekleyip ,yine Rum tarafının yalan dolan propagandalarına mı teslim olacağız. Hiç şaşmam, Rumlar, bu köyleri Türkler yaktı derlerse. Türklerin gözleri önünde evleri yakıldı. Eviniz malınız gözünüzün önünde vahşice yakılıyor... Araştırmacı yazar, Hasan Yücelen’in Akıncılar ile ilgili varoluş mücadelesini anlatan kitabında bu gibi trajik olayları derinliğine anlatmıştır. Hasan beyi de bu araştırmasından dolayı kutlarım. Yaşadıklarımızı anlatabilmemiz lazım. Bazı yaşanmışlıkları unutmamamız gerekir. Çünkü yaşadığımız haksızlıkları Dünyaya göstermemiz demek, bizi bu topraklardan sökemezler demektir. Varoluş mücadelemizi anlatmak belgelemek, çağdaşlıktır, ilericiliktir. Bu mücadele bizim onurumuzdur, şerefimizdir. Bu mücadeleyi anlatan insanlarımızı desteklemek, belgelemeleri için yüreklendirmek gerekir.