Tutumlu olan muhtaç olmaz

Rahmetli annem çalışın, okuyun, başarın der ve bu sözüne ilaveten rahatlığımız olduğunu belirtmek için “ yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda “ derdi.

Rahmetli annem çalışın, okuyun, başarın der ve bu sözüne ilaveten rahatlığımız olduğunu belirtmek için “ yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda “ derdi. Tabi ki o zamanın çocukları olarak büyüklerimizin sıkıntılarını anlamıyorduk ama yine de mevcut imkanlarına göre değerlendirmelerini mutfak masrafları ile bir tutarak, konuşuştuklarını hissederdik. Sıkıntılı günlerini görmez değildik. Yine anneme göre dişinizden artırmak olmaz eğer artırısanız sağlığınız bozulur, iyi olmak için harcama yaparsınız derdi. Ev idaresinde kendine göre bütçesini dengede tutardı. Eskiden sokaklarda dolaşan satıcılar vardı. Sebzeciler bir yana dondurmacılar, hediyelik satanlar, araçları ile mahalle mahalle gezerken el arabalarında, domatesini, patatesini, portakalını yaya dolaşıp satmaya çalışan ne çok geçim derdindeki insan vardı. Yine annem her şey zamanında ucuzdur der ve “ turfanda” ürünlerin pahasından bahseder bu gibi sebzeleri pahalı diyerek almazdı. Ucuzlayan, kamyon dolusu, karpuz satıcılarından kapının önünde demir kantar ile tartılan karpuzu köfün ile alır, evin müsait bir yerinde muhafaza ederdi. Pişirdiği yemeği evdeki kişi sayısına göre yapar her birimizin tabağına eşit paylaştırdı. Bu gün için idaremizi bize öğretendi. Çok ailede idare ve geçim bu şekilde sağlanırdı. Eski yılların tüketim alışkanlığında bu günkü gibi bir abartı yoktu. Şimdilerde bakkallar yok tabi ki veresiye defterleri de yok. Şimdilerde açılan süper marketler müşterilerine raflardaki ürünleri ile hizmet etmekte sınır tanımıyorlar. Veresiye defterlerinin yerini kredi kartları aldı… Bir yol üzerinde çok sayıda markete rastlamak rastlantıdan ötedir. Ancak her markette kendine ait müşterilerin yoğunluğunu yoldan geçerken park yerindeki arabalardan görmek mümkün… Yirmi kişi göz alanınıza giriyorsa diğer marketlerde de ayni sayıda kişiyi girişlerde görüyorsunuz. Yine bir bakıyorsunuz geçtiğiniz yol üzerinde kuaförler, eczaneler, bir hayli fazla… cafeler derseniz sıra sıra gençliğin mekanı olmuş…Mutlaka hatırlarsınız şimdilerde tek tük olsa bile ara sıra gördüğümüz, Lefkoşa Postanesi önünde arabacıklarda satılan sullu muhallebiler, ayrıca tahta arabacıklarda, üzerine iri buz parçaları konan babutsalardan alan ve keyifle yiyen çok insanımız vardı… Hazır giyimde de şimdiki zamanda sınır tanımayan satış mağzalarımız ile hizmet alabiliyoruz. Al benili vitrinler göz alıcı ve alımda cezbedici. Lokantalar derseniz birçok gidilecek yer var. Hazır yiyecekler bir telefon uzaklığınızda… Bizler öğretmen çocuğu olduğumuz için ticarete ilgimiz hiç olmadı. Hayatımızı öğrenci ve sonrasında memur olarak geçirdik. Geçimimiz her zaman ay sonu aldığımız aylığa endeksli oldu. Emekli olduk halen bütçemizi maaşımıza göre ayarlamaya devam ediyoruz. Korona salgını sonrası alışkanlığımız “evde kal” çağrısına uygun. Arkadaşlar arası sohbet gündeminde en çok konuşulan hayat pahalılığının asgari ücrete ve kamu çalışanlarının maaşlarına ne kadar uygulanacağı var; Başbakan Sayın Ünal Üstel gerekli düzenlemelerin Ocak ayı sonuna kadar hayata geçirileceğine dair açıklama yapmıştır. Çok kişi bu artışı bekleyendir. Halkımızın istemi raflarda başlayan fiyat denetimlerinin yapılmasıdır. Denetleme şarttır. İstikrar ise güvencemiz olacaktır. İsraf etmekten kaçınmanın tek çaresi vardır. Peygamberimizin bu güne sözü olsun “Tutumlu olan muhtaç olmaz.”

Bu haber 3329 defa okunmuştur

:

:

:

: