EVİMİN HİKAYESİ

Tam 14 YIL önceydi. ( 2009) Girne’de bir evim olmasını çok istiyordum. Bu benim en büyük hayalimdi. Küçük bir sitede yaşayabilirim, dedim. Evimde sakin ve huzurlu, bahçeye çıkınca da azıcık ses ve nefes olsun istedim. Ayağım yere basmalı. Biraz çiçek ekebileceğim biraz da ağaç dikebileceğim toprak olmalı, diyordum.

Tam 14 YIL önceydi. ( 2009) Girne’de bir evim olmasını çok istiyordum. Bu benim en büyük hayalimdi. Küçük bir sitede yaşayabilirim, dedim. Evimde sakin ve huzurlu, bahçeye çıkınca da azıcık ses ve nefes olsun istedim. Ayağım yere basmalı. Biraz çiçek ekebileceğim biraz da ağaç dikebileceğim toprak olmalı, diyordum.

EVİMİ ARIYORUM

Üç yıl boyunca her hafta sonu Girne’ye gelip ev baktım. Hem de hiç bıkmadan usanmadan. Öyle ki yeni bir ev var dediklerinde yerini tarif edin diyordum. Çoğunlukla onu gördüm, istemem, diyordum.

Her gelişimde mutlaka Antik Limana iner, yanımda bir arkadaşım varsa ( Genellikle GÜLSEN Öneri yanımda olurdu; hatta ev konusunda onun da başının etini yerdim. Elbette çok iyi oldu. Benden bir iki ay sonra da aynı stil bir ev de o aldı Girne’den ) kahve içip sohbet ederdik.

Yalnızsam kendi başıma kahvemi yudumlarken kitabımı okur; ara sıra tekneleri seyreder, Akdeniz’in maviliğine dalardım. Şiirlerim, yazılarım oralarda demlendi…

Evi istiyordum istemesine de cebimde kaparo verecek param bile yoktu.
Yıllar önce babamın biz kardeşlere paylaştırdığı para ile Çanakkale’de Hastane Bayırında büyük bir sitede giriş katında bir daire almıştım. Yazları orada bir iki ay kalıyordum.

ANNEM

Anneciğim sağdı, onu da doya doya görüyordum. Çevresi tarafından çok sevilen, sayılan harika bir insandı. Her zaman ziyaretine gelen dostları, arkadaşları vardı.

Birlikte öyle güzel zamanlar geçiriyorduk ki! Evlerimiz yakındı. Anneciğim de benim gibi denizi ve gezmeyi çok severdi. Bir gün önceden onun İÇİN sürprizler hazırlar; ertesi gün söylediğim saatte hazır olmasını isterdim. Arabamla eve yaklaştığımda uzaktan heyecanla yolumu gözlediğimi görürdüm. Çocuk gibi sevinirdi.

Arabaya binerken “ Hatice Sultan keyifler nasıl?” derdim. Maviş gözlerinin içi güler “ Bana bugün ne sürprizin var?” derdi. “ Gidince görürsün “ derdim. Gitmediğimiz, yer, gezmediğimiz orman içi, yemek yemediğimiz lokanta kalmadı sanırım. Arabanın bagajında piknik sepetimiz, yere serdiğimiz yaygımız, bir iki minder ve yastık mutlaka bulunurdu. Özellikle deniz kenarında yemeğin üzerine yarım saat uyku çekmeye bayılırdı. O uyurken ben kitap okur ya da yanına uzanıp gökyüzünü seyrederdim.

Şimdi sadece geriye “ İYİ Kİ” lerim kaldı…Son yıllarında o günleri hep anlattı. Nur içinde yatsın…

ÇANAKKALE’DE İKİ YIL

Hatta 1999–2001 arası Çanakkale Özel Kolejinin kuruluşunda görev almış, iki yıl halkla ilişkiler ve öğretmenlik yapmıştım. Seve seve de evimi kullanmıştım. Evin duvarları su yeşiliydi. Koltukları da öyle. Balkonumun önünde kocaman bir GÜL bahçesi bile yapmıştım.

Çanakkale’de geçen iki yıl alabildiğine verimli geçmişti. 18 Mart Üniversitesinde KIBATEK etkinlikleri gerçekleştirmiş, şiir sergileri açmış; il çapında ŞİİR AKŞAMLARI, gençler için paneller düzenlemiştim. BENİM ADIM ŞİİR kitabını da oradayken çıkarmıştım. Okullarda, öğretmenevlerinde, ilçelerde imza günlerim ve söyleşilerim olmuştu. Dolu dolu iki yıldı, hayatımda…

ÇANAKKALE

Her insanın on yılda kolay kolay gerçekleştiremeyeceği kadar çok işe imza atmıştım. Zaten Çanakkale yüksek okuma düzeyi ve yine kaliteli yaşama biçimiyle olağanüstü bir yerdir. Tiyatro, sinema, müzik, hayata bakış güzelliği ile dolu kaliteli insanlar diyarı….Çok mutlu olduğumu hatırlıyorum.

Belki de insan, doğduğu topraklara dönünce KENDİNİ buluyor; daha üretken oluyor… İklimine alışık çiçekler gibi durmadan açıyorsunuz…

Her neyse… İstemeden de olsa o evi satmayı düşünüyordum, başka çarem yoktu. Onunla ancak buradan alacağım evin üçte biri ödenirdi. Olsun. Karar vermek, doğru adım atmak ve şartları yerine getirmekle bir şeye sahip olabilirdim.

HAYALİMDEKİ EV

Bir gün yine ev görmeye geldim. Emlakçı Dengiz Kürşat öğrencimdir, onun şirketinden Pelin aradı.

“ Hocam bu evi çok beğeneceksiniz eminim..” dedi. Piyasada 65-70 bin sterline böyle bir ev bulabilirdim o da apartman dairesi…

Neyse geldim, gördüm bayıldım. Tam hayallerime uyan bir giriş katıydı. Site çok bakımsız ve kupkuruydu. Çünkü bütün daireler öğrencilere kiralanıyordu. Olsun dedim, hayalimde her yeri ağaçlarla çiçeklerle bezedim. Tam istediğim gibi yapabilirdim. Kendi kendime çamura bulanmış ALTIN buldum, diyordum…

Hemen bankayı aradım kaparo İÇİN, olur yarın alın dediler. Ardından demirci ustasını aradım. Evi tarif ettim. Bütün pencerelerin ölçülerini almasını / hem de cumbalı- bombeli model/ yapmasını, ben telefon edince de başlamasını söyledim.

Ev 50 bin sterlindi ama birikmiş elektrik, su ve emlak vergileri vardı. Bunlar ve banka masraflarıyla 60 bin olacaktı.

MUCİZE BAŞLIYOR

Kesin kararla eve dönüyordum. Çok heyecanlıydım. GİRNE yokuşunu çıkarken ( Ciklos mevkiinde) telefonum çaldı. Çanakkale’den emlakçım avukat Mehmet Altın aradı.

Hocam evinize bir emekli öğretmen alıcı çıktı. Siz 63 bin TL ( o yıllarda milyar diyorduk 😀) istiyorsunuz onlar 59 bin veriyor dedi. Tamam derseniz bugün para hesabınıza geçer dedi.

Bundan güzel haber mi olur! Hemen sat dedim. Sattı para hesabıma geçti. İşlemler başladı.

Ev boyansın ama deyince Dengiz ertesi gün eve 5 kişilik ekip yolladı. Hepsi güler yüzlü, çalışkan gençlerdi. Öğle yemeğini yerken, bir iki saate iş biter derken telefon çaldı. Türkiye’den evimden gelen eşyalar ( kitaplık, dolap, kitaplarım ve yastık yorgan vs. TIR’la Girne’de dediler.

Hemen gelin dedik. 5 işçi güle oynaya yatakları kurdu. Kitapları bile kitaplıklara elleriyle dizdiler. Siz yorulmayın, dediler. İkinci gün pencerelerin demirleri takıldı.

Her şey o kadar sistematik ilerledi ki ( Ben Allah’ın sevdiği kullarındanım, buna yürekten inanıyorum... ) 3. günün gecesi 24 Haziran 2009’da ben Girne’deki
evimde yattım. Tapusunu bile almıştım.

O gece mutlulukla evde dolaşırken kitaplığımın önünde durup sadece bir kitap çektim ( sanırım 2000’den fazla kitabım var) kitabın arkasındaki sayfayı doldurmuşum.

“ Bir gün Girne’den ev alacağım. Müstakil değilse de giriş katı, bahçeli bir ev olacak. Ben orayı cennete çeviririm nasıl olsa…

Eh! Bir de yüzme havuzu olursa tadından yenmez, değmeyin keyfime…” yazmışım.

Yazının altında tarih 1999 yılı /
Çanakkale… Bu evi ben 2009’da aldım. Tam 10 yıl sonra…

Mucizeler böyle bir şey! İnananlar MUCİZELERE erişir.

Hatta daha da ilginç olanı, ( hep bir yerlerden ev ile ilgili fotoğraf kesip saklardım) yine bir derginin içinden bir mutfak fotoğrafı düştü. Bu evimin mutfağının neredeyse tıpatıp aynısı… Siz ne düşünürseniz düşünün… İster inanın ister inanmayın. Ben inandım, uğraştım, aradım, buldum ve yıllarca borcunu da çalışarak ödedim, tam 7 yılda… Olsun, istediğimi elde ettim ya!

Önemli olan HEDEF belirle…
Kendine İNAN…
Sistemli ve PROGRAMLI ol.
ÇALIŞ senin OLSUN…

Şükürle…

Ayşe TURAL
Bu haber 1810 defa okunmuştur

:

:

:

: