Bu hafta Londra’dan Başbakan Derviş Eroğlu geçti..
Kıbrıs Türk Ticaret Odasının davetlisi olarak, Kasım ayında Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’tan sonra o da başkentte ağırlandı..
Talat’ın gezisi siyasi içerik açısından, başta Britanya Başbakanı Gordon Brown ile görüşmesi, Chatham House, London School of Economics’de konferansları, İngiliz basınına demeçler vermesi nedeniyle daha yoğun olsa da, vatandaşlarla temasta Başbakanın gezi programı daha ağır bastı gibi..
Eroğlu, Başbakan olduktan sonra bu sıfatıyla Britanya’ya ilk gezisini gerçekleştirdi..
Nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, bu makama adaylığını resmen açıklayan “tek” kişi olarak, Londra gezisi anlamlıydı..
Her gittiği yerde, halk konferansından, basın toplantısına kadar konuşmalarında da “cumhurbaşkanı seçilirsem”li cümleler yer aldı, durdu..
Evet halk toplantısında, salon tıklım tıklım doluydu.. Tarafsız gözlemlerime göre Cumhurbaşkanını dinlemeye gelenlerden azıcık daha fazlaydı izleyiciler..
Ancak en büyük fark bence, salonda muhalif seslerin çıkmamasıydı..
Muhalif grup yok muydu? Tek tük de olsa vardı.. Ancak ne eleştirili bir soru soruldu, ne meydan okuyucu bir ses çıktı, ne de Cumhurbaşkanına yüklenildiği gibi Başbakana yüklenildi..
Kasım ayındaki gibi salonda gergin bir hava yoktu.. Cumhurbaşkanı Talat’ın konuşmasında, vatandaş yılların birikimini üzerinden atmış, ardı ardına soru üzerine soru yöneltmişti Sayın Talat’a..
Aynı isimler, aynı kardeşler, aynı sivil toplum örgütü liderleri, üyeleri Başbakan’ın toplantısında da vardı.. Ancak üç ay önceki gerginlik, yerini daha ılıman bir ortama bırakmıştı.. Vatandaş, istimini Talat’la çıkartmıştı belli ki..
Eroğlu, Londra’da karşısında “şeker” gibi bir kalabalık buldu..
Vatanlarından yıllardır uzak, yabancı bir ülkede yaşayıp, çabalayan, adadakilerden daha fazla içleri vatan sevgisiyle dolu Kıbrıslı Türkler için, Başbakanın ağzından çıkan “Kanla dökülerek kazanılan topraklarda önce devletimize sahip çıkacağız.. Kazandığımız hakları masada bırakmayacağız. Türk askeri çekilemez. Seçimlerde ne Hristofyas’tan, ne AB’den destek isterim, ben halkımdan destek istiyorum” sözleri, çölde susuz kalmış , halüsinasyon gören birine, buz gibi bir tas şerbet ikram etmek gibi geldi..
Bu arada halk toplantılarını yıllardır izleyen biri olarak, hala karşınızdakinin bir devlet başkanı, başbakanı olduğunu unutup, saygı çerçevesinden çıkıp laf atar gibi soru sorulmasını müthiş yadırgadığımı burada yazmadan edemeyeceğim..
Kürsüde ayağa kalkıp, size saygı gösterip konuşan kişi yakınınız, akrabanız olabilir. Veya sevmeyebilirsiniz, hatta hiç hoşlanmayabilirsiniz. Ancak o kişinin orada bir makamı temsil ettiğini unutmayınız.. Koskoca bir başbakana “sen” diye hitap edenlere, söylenecek başka da sözüm yok..
Gelelim gezinin son günü Sarastro’da yaptığı basın toplantısına .. Sayın Başbakan oldukça tecrübeli, kurt gibi bir politikacı.. Londra’da sözlerini özenle seçti, gazetecilerin sorularına dikkatli yanıtlar verdi..Israrla sorulan bazı soruları, açık vermeden cevapladı.
Ancak benim yönelttiğim bir sorunun cevabını, istediğim gibi alamadım..
Sayın Eroğlu, 1976’dan beri politikanın içinde olduğunu her konuşmasında tekrarladı.. 9 Türkiye başbakanı ile çalıştığını söyledi.. Nisan ayında Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladı.. Kazanma şansı da kamu oyu yoklamalarına göre oldukça yüksek.. Belli ki geçen Nisan’da genel seçimdeki başarısını, bu Nisan ayında da göstermeye niyetli..
Yerine gelecek kişi konusunda, neden hala çekingen?
Bir parti lideri, bir adım üstüne çıkmaya niyetli ve önünde de büyük bir engel görülmüyorsa, kendi yerini alacak kişi üzerinde düşünmez mi?
Yerine gelecek bir kaç isim üzerinde beyin fırtınası yapmaz mı?
Ben, her düşüncesini kamuya, halka açıklasın demiyorum..
Ama Sayın Başbakanın, “Cumhurbaşkanı olduğu takdirde, gönlünde yatan başbakan adayına” ilişkin soruma yanıtı, “ Düşünmek bile istemiyorum.. Belki düşüncemi okurlar diye. Şu anda bunu açıklayamayız.. “ sözleri, kafama kocaman bir soru işareti yerleştiriverdi..
Mutlaka bir düşündüğü, aklı veya kalbinin aktığı, bir veya birkaç aday vardır.. Bunu,bizimle paylaşmasını beklemek saf dillik olur..
Ancak gerçekten “düşünmek bile istemiyorum” dedirtecek kadar, korkutucu, ürkütücü bir konu mu yeni başbakanın seçimi.
İnsan, “düşünmek bile istemiyorum” yanıtını, ancak çok ürktüğü, çekindiği, kaçtığı konularda söyler ..
Zaten benim de Sayın Başbakanın bu yöndeki çekingenliğinin ardındaki neden, aklımı karıştırıyor..
Kendisi de söyledi Cumartesi günü.. Aklından başbakan olmak dileği geçen, bunu çevresindekilerle paylaşan üç-beş kişi olabilir diye.. Normaldir..
Başbakanın aklından kim geçiyor?
Bazan akıldan geçenle, sonuçta o makama gelen isimler farklı oluyor da ..
Başbakanlık adayları üzerinde açıklama yapmanın zamanı gelecek .. O an gelene kadar da epey patırdı kopacak belli ki..
UBP içinde ne olup bittiğini bilmiyoruz.. Başbakan Eroğlu, doğal olarak bu konuyu cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasına bırakmak istiyor.. Seçimlere birlik beraberliği bozarak girmek istemiyor ..
Eroğlu, cumhurbaşkanlığına giderken, başbakanlık yarışında partisinin içi karışabilir mi?
“Düşünmek bile istemiyorum” dediğine göre, EVET…
Yıllardır Kuzey Kıbrıs’ta politika sahnesi çeşitli çalkantılara sahne oldu.. Öyle görülüyor ki önümüzdeki aylarda başbakanlık yarışında daha çok heyecanlı günler göreceğiz..