Değerli okurlar bu başlık yanlış anlaşılmasın devletimiz yok olmadı bilakis Kıbrıs konusundaki gelişmelerle yeniden bir yapılanmaya geçmesi gerekecek. Ben yıllardır bizleri meşgul eden Kıbrıs sorununun çözümünün çok güç olduğunu çok yazmıştım ve devletimizin iç düzenlemesinin yapılması gerektiğini de çok vurgulamıştık. Yine bu son New York görüşmelerindeki çözüme umut bir kez daha başarısızlıkla sonuçlandı sn HRİSTOFYAS bu şekildeki mülkiyet önerileri ile bir anlaşmanın mümkün olmadığını tekrar yineledi. Bu anlaşma umudu yolunda daha ne kadar koşmamız gerekiyor?
Anlaşma olmasına karşı değilim ancak yaşayabilir gerçeklere dayanan bir anlaşma olmaz ise de karşısında olurum çünkü bu küçük ada da bir daha kan akmasını istemiyorum. Daha güçlü ve kalıcı bir anlaşma için KKTC’nin her yönü ile daha güçlü bir devlet olması şarttır. O zaman çağdaş rekabet edebilir ve kendi ayakları üzerinde durabilecek KKTC için çok geç kalmadık yeter ki doğru çalışmayı benimseyip radikal siyasi karar almada siyasi endişe taşımayalım.
Parlamenter siyasi sistemle yönetilen KKTC’de devlet tamamı ile siyasileşti olması gereken sorunlar beklide bilgi yetersizliğinden çözülemiyor. İlgili bakanlar hangi bir soruna yetecek olması için talimat verildiği halde birçok sorun çözülemiyor. Devleti idare eden bürokrasi ise bürokrasiyi yönetmek de güçlük çekiliyor. Bunları her gün yaşıyoruz, en basit bir örnek şehircilik dairesi Ercan havalimanı Lefkoşa arası yeni bir yol yapımı için bir plan ve öneri hazırlıyor ancak karayolları dairesi karşı çıkıyor. bu yeni yol projesi trafiği bayağı rahatlatacak ancak Devlet kendi içerisinde koordinasyon yapamıyor.
Artık yetkili ağızlardan da işitilmeye başlandı ki devleti bu siyasi sistemde yönetmekte güçlük çekiyoruz çünkü alanında yetersiz olan siyasi atamalardan dolayı işler yürümüyor. Müdürlükler siyasi atama alanından çıkartılmalı ve daire içinde yetişen elemanlar farklı bir yöntemle uzmanlaşmış eğitimli kişilerden seçilmeli. Boşta gezen müşavir olmamalı yeni projeler üretilmeli.
Çağdaş devletçilik anlayışında başta AB olmak üzere gelişmiş Dünya ülkeleri iyi takip edilmeli ve örnek alınmalı, sendikal faaliyetler alınacak önlemlerde engel olmayacak şekilde düzenlemeli, siyasi erk yani seçilmişler halk adına görev yaptığını unutmamalı ve demokratik devlet anlayışı içerisinde Devleti yönetirken muhalefet ile uyum içerisinde çalışmalı. Gerçek demokrasi iktidar ile muhalefet arasında sağlanan eşgüdüm çalışmaları ve uyumu ile sağlanır halk da alınan önlemlere daha çok sahip çıkar.
Hesap verirlilik ile her zaman icraatlarımızı denetlemeliyiz. Devletin bazı kurumlarını özerk hale getirmek ve çağdaş normları yakalamak için geç kalmamak gerekmektedir. Özel teşebbüsün önünü açmak için Devleti daha özerk konuma getirmeli, Devlet kendi içinde çatışmamalı. Yabancı yatırımcının KKTC’de yatırım yapması için özel yatırım önlemleri alınmalı ve Devlet şeffaf hale gelmeli.
Kapalı toplum olduğumuz dönemi geride bıraktığımızı düşünüyorum ancak ayni oranda şeklimizi düzenlemediğimizi de eklemek isterim.
Belki KKTC ilk etapta siyaseten tanınmayabilir ancak normal bir Devlet gibi dışarıya açılabilecek yasa ve düzenlemeleri gerçekleştirmeli, çünkü yeni bir dönemle karşı karşıyayız. Gelecek dönemler de yeni açılımlar gündem de olacak bunlara hazırlıklı olabilmemiz için yönetim sistemimiz gözden geçirilmeli ve en iyi hizmet verebilecek sistem uygulanmalı, çünkü artık bu gün uygulanan sistemle bir yere varmamız mümkün değildir. İktidarlar değişmekte ancak zaman içerisin de görmekteyiz ki bir kısır döngü içerisin de dönmekteyiz. Daha güçlü bir KKTC için yapacak çok şey var düşünmek ve konuşmak çağdaşlık bu olsa gerek.