“Artık yargılamak değil, ‘Gönül’ olarak yaşamak istiyorum”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk kadın yargıcı olan Gönül Erönen, 31 yılını verdiği yargıya yaş haddinden ötürü veda etmek zorunda kaldı ve emekli oldu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk kadın yargıcı olan Gönül Erönen, 31 yılını verdiği yargıya yaş haddinden ötürü veda etmek zorunda kaldı ve emekli oldu. 31 yıllık yargı kariyerini ve bundan sonra yapmak istediklerini T.A.K’tan Nezire Gürkan’a anlatan Erönen; “Artık yargılamak değil, Gönül olarak yaşamak istiyorum” dedi. İşte Nezire Gürkan’ın kaleminden Gönül Erönen…

İNGİLTERE’DE DOĞDU AMA SEVMEDİ... O BİR KIBRISLI
Gönül (Başaran) Erönen, 1950’lerde adadan göç eden ailelerden birinin tek kızı olarak 1953’te Londra’da dünyaya geldi. Sema-Orhan Başaran’ın 4’ü erkek 5 çocuğundan biri. Orada doğdu, okudu. Hukuk eğitimini bilinçli olarak seçti. “7 yaşında karar verdim” diyor, babanın da etkisiyle. Baba da aslında hukuk eğitimi için gitmiş, tamamlayamamış. Ama mahkemelerde, Old Bailey’de (Ağır Ceza) Rumca tercümanlık yapmış yıllarca. “Onu izlerdim mahkemede, çocuk yaşlardan mahkemelerin kokusunu aldım” diyerek açıklıyor küçük yaşlardan tercih nedenini. Londra’da doğup büyümesine rağmen belki kız çocuğu olmasından, belki ailenin gelenekleri nedeniyle Kıbrıs kültürüyle yetiştirildi. 1975’te hukuk eğitimini tamamlar tamamlamaz da kendi isteğiyle Kıbrıs’a döndü, aile de itiraz etmedi. Dönüş nedenini açıklarken “İngiltere’yi hiç sevmedim zaten” diyor...

SANKİ HEP ONU BEKLİYORMUŞ GİBİ….
Adaya döner dönmez de “kısmeti” çıkar. Ünlü mücahidelerden merhum Hatice Tahsin dünürcülüğe gider ama mimar oğlu Yücem pek yanaşmaz. Dünürcülükle evlenmeye tepki gösterir. Ta ki kendi tanıyana, tanışana kadar... “Bir yıl sonra Yücem kendi evlenme teklif ettiğinde, hemen kabul ettim. Sanki hep onu bekliyormuş gibi” diyor. “En iyi arkadaşım, meslek hayatımda en büyük destekçim” diyerek hiç de pişman olmadığını anlattı. Eşi, ünlü Mimar Yücem Erönen’den ve oğulları 26 yaşındaki Orhan ile 32 yaşındaki Enver’den gururla bahsediyor Gönül Erönen.

MESLEĞE DE HIZLI BAŞLADI... 5 YIL SPİKERLİK YAPTI
Adaya dönüşünün hemen ardından 1977’de evlenen Gönül Erönen, aynı şekilde mesleğe de hızlı giriş yaptı. Bir süre ünlü avukat Ümit Süleyman Onan’ın yanında staj yaptı. Bu arada yurttaşlık yasasının çıkmasını ve yurttaş olmak için 6 ay beklemek zorunda kaldı. Savaşın hemen ardından Kıbrıs Türk yönetiminin yeniden yapılanma dönemi çünkü... Birkaç yıl kendi yazıhanesinde avukatlık da yaptıktan sonra ona onurlu bir isim bırakan yargıçlığa geçti. Adaya dönüşünün ardından yaklaşık 5 yıl BRT’de part-time spikerlik de yaptı. Bugün hala Türkçe telaffuzda kendini ele veren ana dili gibi konuştuğu İngilizce dilinde haber sundu.

İLK KADIN YARGIÇ, İLK YÜKSEK MAHKEME YARGICI...
Önce Savcılık münhalına başvuran Gönül Erönen, başvurusunun reddedilmesiyle yargıçlığa başvurur ve 29 Şubat 1980’de ülkenin ilk kadın yargıcı olarak atanır. Ocak 1994’te ise ilk kadın Yüksek Mahkeme Yargıcı olur. Yargıçlığının ilk yıllarında kazalarda, aile mahkemelerinde görev yapar. “Avukatlık dönemim çok kısa olduğu için, tüm tecrübemi yargıçlıktan kazandım” diyor. Cinayetten boşanmalara her tür davaya bakar. Gazeteci-Yazar-Öğretmen Arif Hasan Tahsin’e bir yazısından dolayı 10 gün hapis cezası veren yargıç olarak tarihe geçer 1983’te. KKTC’nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla 15 Kasım’da af ilan edilince bu ceza uygulanmaz.

“KIBRIS SORUNUYLA TANIŞTIM, 2.5 GÜNDE 2 KİLO VERDİM”
Yargıç Gönül Erönen, 1989’daki sınır delme eylemleriyle de Kıbrıs sorunuyla tanışır...“Sınır delme olayından yargılanan 109 Rum kadın ve papazın tümünün yargıcı bendim. 5 ayrı dava, 5 ayrı karar verilecek, tüm olgular tek tek incelenecek, tanıklar dinlenecek. Cuma sabahı başladım, pazartesiye bitirmek zorundayım. Çünkü BM Güvenlik Konseyi toplanacak. Bana tek söylenen ‘acele bitir’ oldu. Başka hiç bir etki olmadı. Tüm bilgim ve bilincimle yoğunlaştım, 2.5 günüm var. Etki altında kalmamak için kimseyle konuşmadım, gazete okumadım, televizyon izlemedim. Pazartesi sabah 02.00’de bitirdim. 08.30’da da mahkemeye gittim, kararı açıkladım. 2.5 günde 2 kilo vermiştim.”

KKTC TANINMIYOR AMA YARGI LEGAL KABUL GÖRÜYOR
Bu davada mahkûm olan Rumların AİHM’e şikâyette bulunması üzerine, Gönül Erönen verdiği kararı savunmak için 1992’de Strasburg’a gider. Dönemin Başsavcısı, ilgili polisler, cezaevi görevlileri dahil kalabalık bir heyetle AİHM’de “tanıklık” yapar, Rumların mahkûm olma nedenlerini anlatır…“AİHM’e ilgili davanın yargıcı olarak tanık olarak gittim. Kendi kararımı savundum ve tepki gösterdim. ‘Ben bir yargıcım ve ülkemin politik durumu nedeniyle beni, kararımı sorguluyorsunuz’ dedim...” KKTC’nin tanınmaması nedeniyle Türkiye’nin suçlandığı bu davada AİHM, “adil yargılama” konusunda suç bulmadı. Böylece Kuzey Kıbrıs’ta bağımsız bir yargının varlığı kabul edildi. Erönen, dönemin Türkiye temsilcisinin ifadesinden alıntı yaparak, “illegal kabul edilen bir devletin yargısı legal olarak kabul gördü” diyor. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun AİHM’in öneri ve yönlendirmesiyle kurulmasının da, Kıbrıs Türk yargısına güvenin sonucu olduğu inancında. “Bu bizim için onurdur” diyor.

HİÇ SİYASET YAPMADIM AMA HER ORTAMDA KIBRISLI TÜRK YARGICI OLDUĞUMU VURGULADIM
Strasburg’la “tanık” olarak tanışır ama arkası gelir. Daha sonra Delegeler Komitesi’nde Türkiye heyetine “bilirkişi” olarak eşlik eder, yaklaşık 5 yıl. Türkiye’nin muhatap kabul edildiği “dolaşım özgürlüğü, Karpaz’da eğitim, kayıplar” gibi Kıbrıs Türk tarafıyla ilgili birçok davada bilirkişi veya yargıç olarak görev yapar… “Bu davalar, duruşmalar, toplantılar Kıbrıs Türk yargıcıyla birlikte Kıbrıs Türkü’nün tanınmasına neden olur. Hiç siyaset yapmadım ama her yerde, her ortamda Kıbrıslı Türk yargıcı olduğumu vurguladım.” Kıbrıs sorunuyla tanışmasıyla iki toplumlu etkinliklere, uzlaşım gruplarının toplantılarına çağrılır. Amerika, Belçika, Japonya, Çin... Birçok ülkede uluslararası veya iki toplumlu etkinliklere, seminerlere, konferanslara katılır.

“ÇOK AĞLADIĞIM OLDU”
“Duygusal bir insansınız. Bu mesafeli, sert duruş yormadı mı” diye sorunca da, kadın duyarlılığıyla birçok karardan sonra çok ağladığını anlatmaktan kaçınmadı... “Mahkeme salonundan çıkınca, odama geçince çok ağladığım oldu. Çok duygusalım. Ama adalet basit iş değil ve duygularla adalet dağıtamazsınız. İnandığım neyse, onu yaptım. Ne küçümsedim, ne büyüttüm...” “Prensipli, ilkelisiniz ama insansınız. Hiç mi hata yapmadınız davalarda” sorusuna ise, “31 yılda 2 dava hariç vicdan rahatsızlığım hiç olmadı” karşılığını verdi.
Bu iki dava..? “Birinde az, birinde çok ceza verdim. Çok ceza verdiğim dava için çok ağladım” dedi, ancak detaya da girmedi.

AŞKIN BİTTİĞİ YER... GÖNÜL OLMAK İSTEDİM
Bu kadar sevmesine rağmen neden bıraktı mesleği, yaş haddi de değil...
“Aşkın bittiği yerde, sevmeye başlayınca bıraktım. Aşkta her şeye katlanırsın... Son bir-iki yılda meslekten biraz soğudum. Ama en önemlisi artık ben, ben olmak istedim. Meslek için kendimi o kadar kısıtladım ki; artık yargıç olarak değil, Gönül olarak yaşamak istedim. Artık yargılamak değil, canımın çektiğini yapmak... Mesleki tutkum dışında makam, maaş, protokol tutkum olmadı. Çünkü makam sizi değil, siz makamı doldurursunuz.”
Bu haber 19 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER