Türkiye dün kaybettiği 15 vatan evladına ağladı. Aynı gün Güneyde’ de deniz üssünde meydana gelen patlamada hayatını kaybedenler için gözyaşları dökülüyordu. Tabloya bakarsanız iki zıt kutup… Birbirleriyle yıldızları hiç barışmayan ve barışmamak için ellerinden geleni de artlarına koymayan… Ancak acıları ortak, kederleri bir… Bizse iki ülke arasında kalmış hangisine yanacağını bilemeyen biçareydik.
Aldığımız şehit haberleri her birimizin yüreğine ateş düşürdü. Gözü yaşlı anaların, babaların aslanlar gibi askere uğurladıkları evlatlarının ardından döktüğü gözyaşlarını sadece ekranlardan izleyebildik. Kimisi 20 gün sonra izne gidecek kimisi baba olmayı dört gözle bekleyen kimisi de sevdiklerine kavuşmak için gün sayan her biri aslan yürekli kahramanlardı onlar… Hayatlarının baharlarında kalleşlere göz açtırmamak için dağlarda kol gezen askerlerimizdi… Ve kalleşler bir öğle yemeğinde buldu onları. Allahın sıcağında dağları karış karış gezen kınalı kuzular, soluklanmak için, bir yudum su içmek için durdukları esnada hainlerin kalleşliklerine hedef oldular.
Kurulan o hain pusu her birimizeydi. Türkiye’de de yaşayan, bu topraklarda da yaşayan tüm Türk ulusuna… Ama biz şehitlerimize sahip çıkmadık. Şehit ailelerimizin, Türkiye’nin acısına sahip çıkamadık. Neden mi bahsediyorum?
Ülkemizde pek çok büyük gazete, medya kuruluşu var. Hele içlerinde bazıları var ki herkese gazetecilik dersi verir, sanırsınız ki mesleğin kitabını yazmış. Her şeyi o bilir ama aslına baktığınızda boş tenekeden hiçbir farkı yoktur. Yani ses çok ama içi boş…
İşte o meşhur, tirajı yüksek gazetelerimizde dün 13 aslan parçasının nasıl şehit edildiği haberi, Türk ulusunun yaşadığı o büyük acı ‘kayda değer’ bile bulunmadı. Sayfalarında çıplak kadınlara, kol, bacak gösterenlere, lafazanlara, reklam verenlere boy boy, manşet manşet yer ayıranlar, bir ulusun kahraman evlatlarına tek bir cümle bile yer vermediler o çok kıymetli samandan bozma gazetelerinde. Kimisi hitap ettiği siyasi partinin reklamını yapmakla meşguldü sayfalarında kimisi de işini halletmek için kazık yediği(!) yerlere yaranmaya çalışmakla… Yazık hem de çok yazık…
Ben Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğan’ın da dediği gibi güvenlik güçlerimizin bu kalleşliklere göz açtırmayacağından ve akan her bir damla kanın bedelini en ağır şekilde ödettireceğinden hiçbir kuşku duymuyorum ama yine de tüm kahraman vatan evlatlarından, ailelerinden ve Türk ulusundan özür dilemek istiyorum: Acınız, acınız olamadı. Bizi affedin.