Esra TÜRKEL
Ada TV’de yayınlanan Günaydın Ada programına konuk olan Akademisyen Birikim Özgür, ülke gündemine yaşanılan gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu. İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın ‘kimliğimiz, kişiliğimiz küçülüyor’ açıklamasını da yorumları ve; ‘kimliğimizi korumak için ekonomi ve demokrasimizi ilerletmeliyiz’ dedi. Özgür’ün programda öne çıkan açıklamaları şu şekilde oldu:
‘DEMOKRASİDE FAZLA KİLOLARIMIZDAN ARINMALIYIZ’: “Kıbrıslı Türklerin bu gün için vizyonu, misyonu bu işleri toparlamak daha güçlü ekonomiye dönüştürmek, demokrasisini güçlendirmek. Demokrasimizi nasıl geliştireceğiz bununla ilgili yol haritasında fazla kilolarımızdan arınmamız lazım. Kıbrıs Türk varlığını önemsiyor muyuz, Türkiye ile eşit ilişkiler kurmasını öngörüyor muyuz herkes bu sorulara ‘evet’ cevabını veriyor. Bizim ne Türkiye ne Güney ile ilişkilerimizde kendimizi azınlık, kendine yetemeyen toplum durumuna getirmememiz gerekiyor. Brüksel’de toplantı gerçekleşmiş, dönem başkanlığına yönelik bilgilendirme toplantısı yapılmış. Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nü engelleyen, ekonomik gelişmesini savunmayan bir yönetim ama biz onlara bir ötekileştirme ilişkisi kuracağız demek değildir. Kimliğimizi korumanın yolu ekonomi ve demokrasimizi ilerletmekten geçer.
‘CTP’NİN POLİTİKASI ŞU’DUR DİYEMEM’: Sıradan bir CTP üyesi olarak CTP’nin bu konularda hassas olduğunu ifade edebilerim. CTP, Güneydeki yönetimin bizi kullanmasını, iki kesimi iki toplumlu federal çözüm yolundan saparak azınlık gibi algılanmasına sebep olacak durumlara asla izin vermez. CTP yönetimi bu konuyu özellikle kurultay sonrasında ele alıp üçüncü kol faaliyetlerine yönelik önlem alalım mı böyle tartışma olmadı. Bu gün için CTP’nin politikası budur diye bir şey söyleyemem.
‘TOPLUM OLARAK YENİ DURUMA ADAPTE OLABİLMELİYİZ’: Bu ülkede değişimi savunuyorum. Kıbrıs Türk varlığının da geleceğe yol alabilmesi için değişimin olmazsa olmaz olduğunu, ama bunun örgütlülük bilinciyle de hayata geçirebileceğini de biliyorum. Toplum olarak da dönüşmemiz, yeni duruma adapte olmamız lazım. Bu bir sosyal süreçtir her partiden de bu tartışmalar yaşanmalıdır mutlaka. Sakat olan durum UBP’de sadece çıkar amaçlı tartışmaların yaşanıyor olmasıdır, CTP, 42 yıldır hep tartışarak bir yerlere geldi. Burada CTP hiçbir zaman dışarıda birbirine zarar veren siyasi kimlikler şeklinde algılanmadı. Özker Özgür ve Naci Talat, ikisi de efsane isimler olarak anılıyor, çok tartışırlardı uzlaşarak birlikte savunurlardı ürettikleri değeri. Kimse eskiden yaşanan tartışmaları bilmiyor neredeyse. Dolayısıyla ahlaki çizgiye önem verip partiye sahip çıkmak gerekir. Toplumsal çıkarlar bireysel hatta partisel çıkarların her zaman önündedir. Önemli olan Kıbrıs Türkünün geç kalmış deneyimi hayata geçirmiş olmasıdır. Bu toplum yok oluyor ve nerede olursam olayım bu değişimin içini doldurma, birilerinin dışarıdan dürtüklemesiyle gelişmeyi reddetme görevini kendimde görüyorum. Bir direniş var değişim konusunda. Sol partilerde şu hassasiyet var, sendikalarla kavga etmek istemiyoruz. Bir taraftan büyümeyi gerçekleştirmek için siyaset kemer sıkmaya sıcak bakmakta. Sendikacılık siyaset bu noktada ayrışıyor. Sol partilerin görevi kemer sıkma sürecinde herkesin taşın altına elini eşit koymasını savunmakta.”
‘AF YASASI İŞE YARAYACAKTIR’: Gündemdeki Af Yasası’nı da değerlendiren Özgür, söz konusu affın işe yarayacağını düşündüğünü belirtti. Özgür, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Affın işe yarayacağını düşünüyorum. CTP’nin de yapıcı yaklaşımıyla yasa yürürlüğe girdi. Kaçak durumunda olanların KKTC’ye cezalar nedeniyle hapsedilmeleri gibi durum söz konusuydu. Af sayesinde kaçak kesimin Kıbrıs’tan kendi rızasıyla çıkması çok daha kolay süreç. Kaçak olgusu bir tarafa bırakılsa olması gereken süreç ne ise o çerçevede gelip insanların ekonomiye katkı yapmasında hiçbir sıkıntı yok hatta teşvik edilmesi gerekiyor. Büyümenin bir parçasıdır. İki aylık süre söz konusu iki aydan sonra denetimlerin sağlıklı olması gerekiyor. Polisin, Kıbrıs Türk otoritesine bağlanması ve bu çerçevede denetim mekanizmasına ilişkin Kıbrıslı Türklerin daha fazla etkili olabilme imkanlarına kavuşması önemli. Polis şu anki durumda da çok hassas olmalı.”
‘EURO BÖLGESİ ÇÖKERSE DÜNYA EKONOMİSİ DE ÇÖKEBİLİR’: Global ekonomik krizin etkilerini ve ülkemize yansımalarını da değerlendiren Özgür şunları söyledi: “ AB liderler zirvesi toplantısı yapıldı. Dünyada olup biteni anlamadan KKTC’yi, kendi bölgemizi de kolay yorumlayamayız. Avrupa’daki dünyadaki ekonomik kriz bazı Euro bBlgesi ülkelerin gelirinden fazla harcama yapmaları nedeniyle o toplum tehlike çanları çalıyor. Piyasalar da o ülkeye girmemeye başlıyor üretim düşüyor. Yunanistan’da yaşanmıştı, ciddi önlemler alındı bir süre sonra İtalya’da benzeri durum. Ama onların gayri milli hasılası çok daha yüksek. Euro bölgesi çökerse dünya ekonomisi de çökebilir bir durum var ve bundan kaynaklanan küresel kriz oluştu ve kapitalizmin çıkış arayışı gündeme geliyor. Birinci akla gelen kemer sıkma, Sol’dan bakıldığında piyasanın kural tanımaz aktörleri vardır ve bu harcamaları da onlar tetiklemektedir gibi bir iddia da ortaya konmaktadır. Kamu veya kayıtlı özel sektör çalışanları, emeklileri tırpanlamak akla gelir. Sol diyor ki kayıt dışı diye bir olgu da var. Piyasada kural tanımaz aktörler ne olacak diyor. Sadece çalışana yönelen kemer sıkma değil gayri safi milli hasıla borç oranını aşağı çekmek için daha bütünlüklü bakış açıları. Bunlara bağı olarak da en genelde hedef Yunanistan, İtalya gibi kazandığından fazla harcayan bu durumunu ortadan kaldırmak. Üreterek bu ülkeler bu açığını kapatabilirler.”