KKTC'de çıkan ve kendini solcu olarak tanımlayan bir gazeteyi son günlerde hayretler içinde okumaktayım.
Verdiği tek bir mesaj var: 'Türkiye'ye bakın, tehditlerini gerçekleştirmeye gücü yetmiyor' ya da 'Türkiye, Rumlar karşısında pes etti'. Gazete bu tarz manşetler ve yorumlarla dolu her gün.
KKTC'de medyanın bir kesimi gerçekten Türkiye'de ufak bir taşra kentinin gazetecilerine özgü 'taşralı bir amatörlük' seviyesini ne yazık kı aşamadı. İşte bu tarz haber ve yazılar bunun en güzel örneği.
Bir yandan 'solcuyum' diye böbürleneceksin.
'Savaşa karşı olduğunu' sürekli dile getireceksin.
Öte yandan 'Hani Türkiye saldıracaktın? Niye saldırmıyorsun? Gücün yetmiyor değil mi?' diye de kışkırtıcı tarzda yazılar yazarak kendini 'rezil' edeceksin.
İşte yaşanan bu.
Adamlar o derece 'Türkiye'ye düşmanlar ki bir Türk savaş gemisi Akdeniz'de batırılsa göbek atıp oynayacaklar'. Bu düşmanlıkları nedeniyle de 'solculara özgü barışı teşvik eden ve Türkiye'nin tutumunu öven' yorumlar yerine tam tipik 'taşralı ufak hesap gazetecilerine' özgü 'işte senin delikanlılığın bu kadarmış' tarzında yazılar yazmaktalar.
Oysa biraz 'düşmanlık duygularını bir kenara atıp, durum değerlendirmesi yapsalar' ortamın sandıklarının ve yazdıklarının tam aksi bir halde olduğunun farkına varırlardı.
İlk önce sormak lazım 'Ne bekliyordunuz?'
'Türkiye sorumsuz bir ülke mi? İsrail'in yaptığı gibi hemen daha ilk günden Petrol ve Gaz Araştırma Platformu'nu uçaklarıyla bombalamalı mı?'
Türkiye'yi hiç mi hiç tanımadıkları ortaya çıkmakta.
Türkiye çağımızda bulunduğu bölgede güçlü konumda olan her modern ülkenin yaptığını yapmakta şu anda.
Bir yandan ABD, AB ve dünya kamuoyu nezdinde diplomatik faaliyetlerin dozajını arttırarak 'Rum Kesimi ve İsrail'in attıkları bu sorumsuz adımın yaratabileceği felaketi' dile getirmekte ve 'Rumlara ile İsrail'e yönelik' baskıyı arttırmaya özen göstermekte.
Lübnan'dan 'sert açıklama' durup, dururken gelmedi.
Özellikle bölgedeki ülkelerin Türkiye'en yana tavır alması çok önemli. Örneğin Mısır, Tunus ya da Lübnan halklarının bu krizde hangi tarafta olduğunu tahmnin etmek zor olmasa gerek. Onların yöneticileri de kendi halklarına rağmen Türkiye'ye karşı tavır alamayacak kadar akıllılar. Özelikle diktatörleri deviren ve Türkiye'ye sempati duyan halklarının yöneticileri olarak!
'Daha ne olsun ?' diye sormak lazım bazılarına.
Türk Savaş uçakları daha düne kadar hiç uçmadıkları bölgelerde tam teçhisatlı vaziyette devriye uçuşları yapıyorlar. Hatta İsrail uçakları ile 'it dalaşı' yaşadıklarına dair söylentiler var.
Türk Savaş Gemilerinin sayısı ve savaş kabiliyeti açısından güçleri sürekli artar bir vaziyette Türk Donanması bölgede bugüne kadar hiç olnadığı şekilde aktif.
Buna karşın Israil hem havada hem de denizde bölgede 'ben de varım' iddiasını sürdürmek amacıyla yoğun bir faaliyet halinde.
Rumların 'kıçı kırık' deniz güçlerini belirtmeye gerek görmüyorum ama onlar da faal.
Aynısı KKTC'nin sahil koruma amaçlı hucum botları için geçerli.
Kara da askeri amaçlı bir çok hazırlık söz konusu.
Ve tüm bunlar olurken çıkıp bazılarının 'Hani savaşacaktınız?' tarzı yayınlar ile 'kendi kendilerini tatmin' etmeleri eğer 'solculuk' adına yapılıyorsa utanç verici.
Sormak lazım siz 'savaş çıkmasın diye ne yapmaktasınız?'
Hani sivil toplum örgütleriniz? Türkiye'ye karşı 'miting' söz konusu olduğunda seferber olanlar 'Niçin Rumlar ve İsraillilerin savaş kışkırtıcılığa karşı' binlerce kişiyi meydanlara toplayıp 'savaşa karşı, barış için' etkinlikler düzenlemiyorsunuz?
Avrupa'da 'solcuyum' diyenler benzeri bir durumda çoktan 'Barış Hareketi' olarak meydanları doldurup 'bu şekilde kışkırtarak petrol ve gaz aranmaz' mitingleri yapmaktadılar.
Buranın bazı 'taşralı gazetecileri ve sahte solcuları' ise gazetelerinde 'Savaşamadınız oh olsun' tarzı yazılarla en başta kendi 'solcu oldukları' konumlarıyla çelişmekteler!