Avrupa Parlamentosu üyesi Andrew Duff, her zaman aynı görüşte olmadığım
politikacı bir muhatabımdır. İngiliz liberalleri içinde Türkiye ile çok sıkı
ilişki içinde olan milletvekillerinden biridir.
'Kıbrıs Sorunu' üzerine geçmişte yaptığı ve içeriklerinde hep 'ortak çözüm'
kelimelerinin geçtiği açıklamalarından çok farklı olan bir duruş sergiledi
son olarak kendisiyle abhaber (www.abhaber.com) tarafından yapılan
röportajında.
Duff aynen şunları söylemekte: 'Sondaj kriziyle Kıbrıs sorunu çözüldü. Ada
böylece ikiye ayrıldı. Daha açıkcası Kıbrıs'ın bölünmüşlüğü
kalıcılaştırıldı'.
Rum Kesimi'nin Türkiye ile sorunlu İsrail'e güvenerek yanlış zamanda
başlattığı sondaj çalışmaları 'gerçek yüzünü de teşhir etmesi' anlamına
gelmekte. Müzakerelerin 'gerçekten olumlu sonuçlanmasını' isteyen taraf
olsalardı bu derece açık bir kışkırtma operasyonuna girişmezlerdi.
Bir yandan 'adada tek bir çatı altında federal çözüm' için koşturduklarını
iddia edip diğer yandan 'yangından mal kaçırırcasına' sondaj çalışmalarını
başlatmak yıllardır iddia ettiğimiz gibi gerçekte 'çözümsüzlük' ve 'zamana
oynama' taktiklerine sadık kalmak anlamına gelmekte.
Rum Kesimi politikacıları dürüst bir açıklama yapacak olsa sanırım 'iki
seçeneğe göz kırptıklarını' söylerledi.
'Ya Türkiye askeriyle, memuruyla ve göçmeniyle adadan ayrılıp gidecek' ve
Rumlar 'birleşme adı altında kendilerince Türk azınlık olan Kıbrıslı
Türkleri yutacaklar', ya da şimdiki durumdan çok daha net bir şekilde 'ada
üzerinde biri AB üyesi diğeri olmayan iki devlet olacak'.
Aynı İrlanda Adası'nda olduğu gibi. Yani mümkün.
Sondaj çalışmalarındaki telaş Rumlar'ın ikinci seçeneğe daha çok ihtimal
verdiklerini göstermekte.
Duff'ın da röportajının devamında belirttiği gibi tüm bu gelişmeler
Türkiye'nin de AB üyeliğinin gerçekleşmemesi anlamına gelebilir.
Özellikle Fransa'nın liderliğini yaptığı 'Türkiye'yi İstemiyoruz' fraksiyonu
bu konuda 'AB'ye zarar verdiklerinin bile farkında olmayan ne yaptını
bilmeyenler' grubu olarak başarlı olduğunu sanabilir.
Oysa Türkiye'yi dışlayan bir AB aslında belki de 'Türkiye'ye en büyük
iyiliği yaptığını' fark ettiğinde 'mütevazi bir emekliler' Birliği olarak
dünyadaki gelişmeleri seyretmekten başka bir şansı kalmadığını fark
edecektir.
Duff'ın bu konudaki geleceğe yönelik tespiti bence yanlış değil. Duff'tan
aktarıyorum: 'AB'nin içinde bulunduğu durum ortada.AB böyle gitmeye devam
ederse benim için çok büyük bir turistik bölge haline gelecek'.
Duff haklı!
ABD, Rusya, Çin gibi süper devletler ve onlarla işbirliği halindeki Türkiye
gibi bölgesel güçler dünyaya şekil verirken, AB'de turistleri ağarlayan
'yaşlı kıta' olarak durumu idare eder artık.
Brüksel kahvesinde günün tamamını oturup anılarını birbirlerine anlatarak
geçirirler Sarkozy dedeler ile Merkel neneler! Torunları da böyle dede ve
nenelere sahip oldukları için 'göz yaşı dökerler'.