Dün Bayramın ilk günü Yunanlı ve Rum Yöneticiler için 'Akıl Fikir' duacısı
olduk. Bugün de AB'de acilen 'Akla, Fikre' ihtıyacı oılduğundan emin
olduğumuz Türkiye karşıtları için bir dilekte bulunuyoruz.
Dün Bayramın ilk günü Yunanlı ve Rum Yöneticiler için 'Akıl Fikir' duacısı
olduk. Bugün de AB'de acilen 'Akla, Fikre' ihtıyacı oılduğundan emin
olduğumuz Türkiye karşıtları için bir dilekte bulunuyoruz. Gerçekten de
bu'vasıfsız, beceriksiz, vizyonsuz adam ve kadınların' sorunlar
karşısındaki halini gördükçe 'işimiz Allah'a kaldı' demeden edemez olduk!
AB tam bir kaos yönetimi sorunuyla karşı karşıya.
Yunanistan'a kapalı kapılar ardında 'söven' liderler aslında en büyük
sorumluluğu taşımaktalar. Yunanistan 'avro olgunluğuna erişmemiş bir
ekonomi' ile 'avro ülkeleri' arasına katıldığında aklı başında olanlar
'başlarını sallamaktaydılar'.
Sonuç ortada!
Bir zamanların 'mirasyedi ve zengin' AB'si yok artık.
Fransız çiftçilerinin 'ekmediği tarlalarına' bile dünyanın fonlarını
ödeyen, İrlanda'ya 'tarım amaçlı' verilen fonların 'bilgisayar
teknolojisine' akıtıldığını bildiği halde ağzını açmayan, Yunanistan'da 'AB
paraları' söz konusu olduğunda her türlü 'sahtekarlığın yapılmasına'
kayıtsız kalan, sırf bazı ülkelerin arka bahçesi olsunlar diye her türlü
yolsuzluğun alıp başını gittiği Bulgaristan ve kara para ekonomisi ile
ayakta durmaya çalışan Romanya'yı hiç bir şekilde AB standartlarına
uymamalarına rağmen üye yapan ve Brüksel'de gereksiz bir memur ordusu
yaratarak kendi iç masraflarını habire şişiren AB'nin en üst düzey
yöneticisi konumundaki Başbakanlar şimdi 'saçlarını başlarını yolsalar da'
çok geç artık!
Enerji Politikası'nda 'Rus Gasprom Şirketi'nin' İtalyan Gaz Dağıtım Ağı'nı
organize eden devlet şirketinin yüzde ellisine sahip olmasını bile
engelleyemeyen, bu şekilde AB üyesi olmayan Rusların artık AB üyesi
ülkelerin şirketlerine sahip olmasına karşı koyamayan AB oldukça hazin bir
konumda. Rus Gasprom Rum Kesimi'nin de tek hakimi.
AB ise yok?
Libya dışında Akdeniz'in Güney'indeki ve Ortadoğu ile ilişkili tüm
gelişmelere sadece seyirci kalan AB'nin ekonomik durumu hiç parlak değil.
Yunanistan iflasın da ötesinde! İrlanda ve Portekiz yarın'iflas ettik'
derlerse hiç şaşırmayalım. İspanya ve Fransa ekomonik açıdan oldukça
zorlanmaktalar. İngiltere Ekonomisi epey uzun bir zamandır 'hasta adamı'
oynamakta.
Şu anda ekonomik açıdan değerlendirdiğimizde Türkiye'nin AB üyesi olmaması
bir şans olarak bile değerlendirilebilinir.
Ancak gerçekci olmamız gerekirse 'AB Değerleri ve Standartları'nı'göz
önünde tutacak olursak tüm eksikliklerine ve günahlarına rağmen AB üyeliği
süreci Türkiye için bir kazanım oldu. Türkiye bu sayede 'ayıplarından
kurtulmayı' başardı. 'İşkence', 'idam' gibi Türkiye insanı için çağ dışı ve
utanç verici uygulamalar sona erdi.
En önemlisi 'Kemalizmi istismar ederek' ülkeyi 'çiftlikleri haline
getirmiş' 'sivil çıkarcılarının desteklediği üniformalı oligarşi' 2002
yılından itibaren atılan kararlı adımlarla artık 'hesap vermek' zorunda
kaldı ve veriyor.
'Susurluk'lardan', 'Jitemci Jandarma Paşa'larından' çok çeken ülkemizde
yeni bir dönem başladı AB Üyelik Süreci sayesinde.
İşte bunun için AB Üyesi olmaya değer. Ancak maalesef geçmişte 'Kıbrıs
Cumhuriyeti' adını istismar eden Rum Kesimi ya da Bulgaristan gibi ülkeleri
neredeyse 'amuda kalkarak' üye yapan AB, AB Vizyonu'na aykırı kafa
yapılarına sahip hatta 'vizyonsuz' günümüz devlet adam ve kadınları
nedeniyle 'bağnaz, çağ dışı' nedenlerle Türkiye'yi üye yapmamakta
direnmekte.
Oysa aklı başında bir AB Politikacısı'nın eğer gerçekten AB'nin iyiliğini
istiyorsa şu anda 'koşar adım' Türkiye'nin üyeliğini gerçekleştirmeye
çalışması gerekirdi.
Kıbrıs'ta AB üyeliği kapsamında kalıcı bir çözüm ancak Türkiye'nin AB
Üyeliği sayesinde mümkün olduğu' halde bu gerçeği bile görmekten çok uzak
AB Yöneticileri'nin büyük bir çoğunluğu.
Hadi Rum Liderlerin üzerinde oturdukları konteynerleri patlatacak ve
ülkelerini batıracak kadar 'beceriksiz' olduğunu kabul edelim. Peki AB
şimdi bu ekibe altı aylığına bile olsa 1 Haziran 2012 tarihinde nasıl
güvenip AB Dönem Başkanlığı'nı teslim edebilecek?
Aslında iyi bir kamuoyu çalışması yaparak AB Kamuoyu'nu 'biz Rumların Dönem
Başkanlığı'nı istemiyoruz' diyecek hale getirmek hiç zor değil!
Ne diyelim 'Allah AB'deki Sarkozy gibi politikacılara akıl, fikir versin
de, biz de 1 Haziran 2012'den itibaren yaşayacaklarımızı yaşamak zorunda
kalmayalım!'