Dünden bugüne Evkaf

Han, hamam, medrese, hayrat gibi vakıf mallarının yanında vakıf arazileri tarihimizi ve kültürümüzü yansıtmada önemli yer tutuyor.

Esra TÜRKEL

Han, hamam, medrese, hayrat gibi vakıf mallarının yanında vakıf arazileri tarihimizi ve kültürümüzü yansıtmada önemli yer tutuyor. Bu malların gelecek nesillere aktarılması ve bakımlarından günümüzde vakıflar idaresi ilgilenirken bireysel olarak da özen göstermek tarihin yaşaması bakımından önem arz eder.

‘Vakıf Arazileri Günümüz Koşullarına Göre Değerlendirilebilir’

Konunun uzmanları ve araştırmacılar vakıf mallarının gelecek nesillere aktarılması ve nasıl kullanılacağıyla ilgili Ada TV’de Ümit Bahşi’nin hazırlayıp sunduğu Söz Sizde programına katılarak görüş belirtti. Vakıf kurucusunun gelecek nesillerin vakfın nasıl kullanılacağıyla ilgili belirttiği görüş yönünde günümüz şartlarına göre kullanılabileceğini belirten uzmanlar, vakıf mallarının ülkenin tarihini yansıtmadaki önemine dikkat çektiler.

Programa, Araştırmacı Gazeteci Nazım Beratlı, Atatürk Kültür ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız, T.C Devlet Denetleme Kurulu Vakıflar İdaresi, Başkanı Dr. Nazif Öztürk, T.C Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Daire Başkanı Adnan Er katıldı.

BERATLI: EVKAFIN İÇLER ACISI HALE GELMESİ İNGİLİZ YÖNETİMİNE GEÇİNCE BAŞLADI: Nazım Beratlı, ülkedeki vakıfların nereden nereye geldiğinin sorgulanması gerektiğini belirterek, Kıbrıs evkafının içler acısı halinin adanın İngiliz yönetimine geçmesiyle başladığını ileri sürdü. Beratlı sözlerini şu şekilde sürdürdü:‘Doğu Anadolu’da Rusların işgal ettiği bölgeler boşatılana kadar ve İstanbul’daki Yeşilköy’e kadar gelmiş Rus ordusunun geri çekilmesine yardım etmek üzere olarak kullanılması için Kıbrıs İngiltere’ye devir edilmiştir. Anlaşmanın beşinci maddesinde büyük Britanya hükümeti Kıbrıs’ta kamu yararına kamulaştırmalar yapabilir. 92.500 vergiye mukabil bir de İngiliz murahhası yönetimine ortak olacağı Müslüman evkafının başına İngiliz atadığı murahhas papazdır. Hristiyan evkafını başpiskopos yönetiyor, Müslüman evkafını papaz yönetiyor. Kıbrıslı Müslümanlar buna şiddetle itiraz etiler.’

YEDİYILDIZ: MEDENİYETLERİN ARKASINDA YATAN MÜESSESELER VAKIF MALLARIDIR: Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız “Türk medeniyetine vakıf medeniyeti diyebiliriz” diyerek başladığı konuşmasında, bu güne kadar yapılan araştırmalarda vakıf medeniyetlerinin özellikleri ortaya konulduğunu, bin yıllık Türk toplumunun tarihinde medeniyetin kuruluşunun arka planında yatan müessesinin vakıflar olduğunu söyledi. İnsanaların kendi emekleriyle ürettikleri mal varlıklarını geride kalanların yararlanması için sarf etttiklerini ifade eden Yediyıldız, “17 yüzyıldaki o geniş coğrafyada o felsefeyi yakalamamız imar edilen şehirleri ve insanların mutluluğunu görmemizle mümkündür” dedi.

VAKIF ARAZİLERİ GÜNÜMÜZ KOŞULLARINA GÖRE DEĞERLENDİRİLEBİLİR: Yediyıldız, günümüzde vakıf malları ve arazilerinden nasıl yararlanılması konusunda ise ‘Eğer vakıfı bir eğitim kurumu kurduysa onu eğitim kurumu olarak devam ettirmek gerekir’ dedi. Daha sonraki nesillere bunu, eskiden medrese vardı bu gün acaba medreseyi o günkü şartları içinde devam ettirmek mi gerekir noktasında ise Yediyıldız, ‘Oradaki amaç eğitim, öğretim, bilimdir dolayısıyla medrese için tahsis edilen gelirlerin bu gün en iyi şekilde nasıl eğitim öğretim yapılır ona göre yapılır’ ifadeleriyle yanıtladı.

ÖZTÜRK: VAKIF KÜLTÜRÜ BİZİM BATIYLA OLAN FARKIMIZI YANSITIR: “Değer yargılarının değişmesi sonucu vakıf kültür anlayışının kaybolmaya başladığı durumlarla karşı karşıya kalıyoruz diyen Öztürk, şunları ifade etti: ‘Bu görüşlerin neden erozyona uğradığı konusunda net bir şey ortaya koyabilmek için vakıflar neye hizmet verdiğini iyi bilmek gerekiyor. Vakıf sistemi devlet eliyle olmaksızın sivil inisiyatiflerle bir toplumun dönüşümünü sağlıyor. Bu kültür kaybolursa o zaman bireysel çıkar öne geçer ve erdem kaybolur. Bu müessese bizim batıyla olan farkımızı göstermektedir. Kıbrıs’ta da diğer Osmanlı coğrafyasında olduğu gibi aynı mücadelenin yapıldığını görüyoruz.

ER: HAYRATI OLUŞTURURKEN AKARLARI DA KONULMUŞTUR: Adnan Er de “Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan vakıflar genel müdürlüğü bu vakıfla idare ve temsilinin yanında cumhuriyet öncesi Osmanlıdan kalan cemaat vakıfları var” diyerek başladığı sözlerine şöyle devam etti. “Bir de 1967 yılından sonra Türk medeni kanuna göre kurulan vakıflar var. Anadolu’ya bu tarihte gelip bu eser bizim diyebiliyoruz bunu onarmazsak onarırken de kaynak bulma lazım. Hayratı oluştururken akarları da konulmuştur. Günümüzde vakıf arazilerinin nasıl kullanıldığıyla ilgili bir örnek de Türkiye’de İstanbul’da Formula 1 pistininolduğu yer vakfın yeriydi o kiraya verildi oradan yıllık olarak yararlanılmış oldu böyle yatırımlar yapılarak gelir elde edilebiliyor.’
Bu haber 8 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER