Ülkemizde okur yazar oranı yüksek; birçoğumuz bu yüzden memlekette ve dünyada gelişen olayları, kitle iletişim araçları sayesinde öğrenip takip ediyor. Kitle iletişim araçları, yasama, yürütme ve yargı dan sonra (Millet Meclisi, Bakanlar Kurulu ve Mahkemeler) dördüncü bir güç olarak kabul ediliyor.
İletişim bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci olarak tanımlanabilir. İnsan, her zaman çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını, daha ilk çağlardan günümüze kadar olan zamanda sağlamıştır. İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini oluşturmuştur.
Tüm yazılı ve görsel basın (Televizyon, radyo, gazete, dergi, bülten, internet film vb.) kitle iletişim araçlarını içine alıyor. Her bir birey günlük yaşamında bu kitle iletişim araçlarının muhakkak birinden faydalanıyor. Günümüz yaşam standartlarında özellikle radyo ve televizyon her evde bulunmakta, çok uzaklardaki olayları bile canlı olarak günümüzün gelişmiş teknolojisi sayesinde tüm ayrıntılarıyla görüntülü olarak karşımıza getiriyor. Televizyon günlük yaşamımızda en fazla izlediğimiz kitle iletişim aracı olduğundan, yarattığı etki spor faaliyetlerine olan ilgiyi de arttırmıştır. Hayatlarında hiç spor yapmamış insanlar bile televizyon sayesinde spor karşılaşmalarına ilgi duymaya başlamışlardır.
Daha önce de yazdığım gibi kitle iletişim araçlarının amacı bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırmadır. Kitle iletişim araçlarının ve yöneticilerinin amacı da bu olmalıdır. Günümüz de hızla gelişen teknolojiye bağlı olarak kitle iletişim araçlarının nitelik ve niceliğinde artışlar ortaya çıkmış ve bu da kendi aralarında rekabeti arttırmıştır. Sonuç olarak da kitle iletişim araçlarının ve yöneticilerin esas amaçlarından sapmalar tiraj kaygısı ile gün yüzüne çıkıyor.
Kitle iletişim araçlarının bu günkü amacı, televizyon programlarının ne kadar izlendiği, gazete veya dergilerinin ne kadar sattığı yani tirajıdır. Ticari açıdan bakacak olursak bu sektörlerin yaşamlarını sürdürebilmesi için bu şartlar gereklidir de ancak ülkemiz koşullarında spor haberleri hazırlanırken eleştirel değil de kulüpleri biraz daha destekleyici ve koruyucu olarak hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin sadece maç haberlerinde hatırlanan kulüplerin hayatlarını nasıl idame ettirdiği değil, maçta aldığı yenilgi sonrası onu dibe vurarak nasıl mağlup olduğunu teşhir etme yönüne gidiliyor. Spor haberleri başarı ve başarısızlık, kazanmak ve kaybetmek çerçevesinde izleyici veya okuyucuya aktarılıyor. Bir spor kulübünün liglere katıldığı spor dallarında kaç antrenman yaptığı, hangi şartlarda forma yaptırdığı, katıldığı müsabakalara nasıl ve ne gibi şartlarda ulaşımını sağladığı hiçbir şekilde irdelenmiyor. Kitle iletişim araçları, sporcuları veya kulüpleri başarılı olmaları durumunda sınırsızca göklere çıkartıyor, başarısızlık durumunda ise rencide ederek eleştiriyor.
Ülkemiz şartlarında 30’u aşkın federasyon ve yüzlerce kulüp, hemen her branşta fedakarlık temelinde yürüyen spora yaklaşım konusunda medyadan destek bekliyoruz. Gençleri teşvik edici , kulüplerimizi de motive edici haberler yayınlanmasını bekliyoruz. Kulüplerimizi sadece maçtan maça hatırlamadan, destekleyici yayınlarda görmek istiyoruz. Spor ve spor kulüpleri geleceği şekillendirecek olan gençlerimizi olumsuzluklardan kurtaracak en büyük etkenlerimizdir. Sahip çıkalım.
'Bizi idare edenler, hükümetler ve gazetelerdir.' WENDEL PHİLLİPS
Yazılarıma başladığım günden bu yana sizlerden aldığım destek beni bu yolda yüreklendiriyor. Bundan böyle 'Ada'da Dört Periyod' köşesi ile her cuma sizlerle birlikte olacağız. Spor ve güncel yaşamımızın spora yansıması konularında öneri fikir ve istekleriniz olursa bu köşe aracılığı ile de paylaşabilir, tartışmaya açabiliriz.