Lefkoşa Türk Belediyesi’nin içine düştüğü durumdan zarar gören iki kesim var...
Bunun birisi iki aydır maaş alamayan çalışanlar, bir diğeri de günlerdir çöpü toplanmayan ve pislikle yaşamaya mahkum edilen halk...
Ev geçindiren bir insanın, çalıştığı işyerinden maaş alamaması ve çocuklarının nafakasını temin edememesi çok acı bir olaydır...
Lefkoşa Türk Belediyesi’nde çalışanlar bu acı gerçekle yüzleşti...
Hayatları alt üst oldu...
Kimisi taksitlerini ödeyemez kimisi de evine ekmek alabilecek parayı bulamaz hale geldi...
Günün sonunda sokağa dökülüp, çalıştıkları işyerlerini ateşe verecek derecede ‘cinnet’ içine girdiler veya girmelerine birileri destek oldu...
Peki ya halk?
Sokaklarda biriken dağ gibi çöplerle yaşamaya layık görüldü...
Her ay ödediği faturasında yazan ve bedelini ödediği temizlik hizmetinden yoksun bırakıldı...
Salgın hastalık kapıda... İnsanlar kokudan Başkentte penceresini açamıyor...
Yaşadığı bunca rezillikten sonra halkın da sabrı taşmak üzere...
Halk artık, sendika ne istiyor, hükümet ne diyor bunları dinleyecek durumda değil...
Çünkü, gelinen noktada tarafların istediğinin çalışanın hakkı değil, siyasi bir ihtiras olduğunu herkes anladı...
Kuzey Kıbrıs’ta artık, emek kavgalarının içine siyaset bulaştı...
Ülke geçtiğimiz iki günde iki kara gün yaşadı...
Aylardır maaş alamayan insanlar sokağa döküldü...
İşçilerin bu durumundan yararlanan bazı provakatörler, ülkede terör havası estirdi...
Eline megafonu kapan konuştu...
Polisle vatandaş karşı karşıya getirildi...
Maaşlar unutuldu, siyasi hesap sorulmaya başlandı...
Kelle istendi...
Ateşler yakıldı, çöpler fırlatıldı...
İşin üzücü tarafı da ateşi yakan, çöpü atanlarla bunları oradan temizleyenler aynı kişilerdi, yani çalışanlardı...
Peki, çöpü attıran, ateşi yaktıran megafon aşıkları ile tüm bu olanları polis kalkanının arkasından seyredenler...
Halk size soruyor?
Bu oyun ne kadar devam edecek?
Sizin siyasi hesaplaşmanızın bedelini Belediye çalışanları ile halk daha ne kadar süre ödeyecek...
Bu ülkede son dönemlerde yapılan eylemler ve grevlerde izlenilen tutum yüzünden halkın artık sendikalara güveni kalmamıştır... Bunu en iyi bilen megafon aşığı sendikacılardır...
Bu ülkede son dönemlerde yaşanılan olaylarda siyasi erki elinde bulunduranların iki ileri bir geri şeklindeki tutumlarından dolayı politikacılara güven kalmamıştır... Bunu en iyi bilen o koltuklarda oturanlardır...
Eğer, bu ülkenin Maliyesinde belediye çalışanlarının maaşlarını ödeyecek para yoksa çıkın açıklayın... Bu halk içine düştüğü pislikten kurtulmak için karınca kaderince yardım etmeye hazırdır...
Eğer, bu ülkenin sendikacıları, hak aramada uzlaşmanın da bir yol olduğunu hala öğrenmemişse çıksın söylesinler...
Çünkü her geçen gün ülkedeki sendikacılığa da, siyasete de güven azalıyor...
Kişisel ihtiras, siyasi hesaplaşma, gövde gösterisi yapma artık bir tarafa bırakılmalı ve ülkenin hergeçen gün kötüye giden durumundan kurtuluşu için orta yol bulunmalıdır...
Çünkü herkes aynı gemide...