Nice bayramlara

Gece başımı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum. Yıldıza kesmiş… Öyle çok yıldız var ki, gökyüzünde şölen var sanki… Beş dakika ara ile bir uçak, yıldızların arasından lacivert gökyüzünü delip geçiyor.

Gece başımı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum. Yıldıza kesmiş… Öyle çok yıldız var ki, gökyüzünde şölen var sanki… Beş dakika ara ile bir uçak, yıldızların arasından lacivert gökyüzünü delip geçiyor.

Yarın bayram… Bayramların anlamı, bir bakıma tatil oldu. Sıkı tempolu giden yaşam koşuşturmacasında nefes alınacak günler olarak algılanıyor da ondan… Elbette gidenlerin arasında ailesini ile bayram geçirmek isteyenler de var. Sanırım bu konuya fazla takılmamak gerekiyor. İstesek de istemesek de zaman değişiyor. Hani derler ya “ Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” diye.

Bu bayram ben çok mutluyum. Dilerim sizler için de öyledir. Zamanlardan sonra bir bayramda iki oğlum da yanımda. Barçın eşi ile İngiltere’den geldi. Alanda onları gördüğümde, ne kadar özlediğimi anladım. Bir yıldır görüşmedik. İtiraf etmeliyim ki, öteden beri yakınları İngiltere ve Avustralya gibi ülkelerde olanların yüzündeki buruk ifadeyi pek de anlamlandıramazdım. Ta ki, aynı şeyi ben yaşayıncaya kadar… Şimdi ben de pek çok anne gibi, bir oğlum Londra’da biri yanımda diyorum. Elde olmadan içinizde bir yerler acıyor, gözleriniz doluyor. Alanda onlara sarıldığımda, ağlamamak için kendimi zor tuttum. İyi ki Batu yanımda...

Bayramlara yüklediğimiz anlamlar, gitgide zayıflasa da anlamını yitirmiş değil elbette. Çok klasik saymazsanız şöyle diyeceğim: Çocukluğumuzun bayramları bir başkaydı… Gerçekten öyleydi… Yaşayan siz olunca, değerini de en iyi bilen siz oluyorsunuz…
Bayramlar, hep geçmişin hüznünü yaşır… Hani bir şarkı vardı: “Bayramlar mı eskidi, biz mi yaşlandık…” Sanırım ikisi de oldu. Olsun. Bayram yine bayram ya! Büyükleri hatırlamak, el öpüp gönüllerini almak… Saygı, sevgi ve dostlukla kapıları çalmak… İkram edilen tatlı, şekerleme ve çikolatalarla gün boyu şeker şeker kokmak…
İnsanı gülümseten anlar elbette… Bahaneyle çoktandır görüşülmeyen dostlarla, bir başka kapıda karşılaşmak, sokakta bayramlaşıvermek… Büyüyen çocuklar, genişleyen ailelerle memnun ve mutlu tesadüfler…

BUGÜN BAYRAM
Bugün bayramlıklarımı giyer gibi
Çocukluğumu giydim sırtıma
Ama annem yoktu
Saçlarımı örecek…

Sonra gençliğimi geçirdim sırtıma
O da eğreti durdu
Bir türlü oturmadı üstüme…

İyisi mi ben
Buruşuk giysilerimi bırakayım
Bir el kapımı çalıp
BAYRAMımı kutlarsa diye…
(Sevgileri Yarına Bırakma, 1998)

Bayramlarda yaşlıları ve çocukları çok önemsemeliyiz diyorum ben. Yaşlılar, kapılarını tıklatacak pek kimsesi kalmamışlar, özellikle hatırlanmalı… Çocuklar da büyüdüklerinde anılarında yer edecek güzellikler yaşamalı… Saygı ve sevgiyi onlar bizlerden öğrenirler. Söylemek değil davranış olarak göstermek için bizler çok dikkatli olmalıyız. Çocuklarımız, yetişkin olduklarında bizden öğrendiklerini uygulayacaklardır. Armut genellikle dibine düşer…
Yarın bugün olduğunda, erkenden kalkıp giyineceksiniz. Aile içi bayramlaşmadan sonra yollara düşeceksiniz. Sırtınızda bayramlıklarınızla, elinizde çiçek buketleri veya çikolata paketleriyle önce anne- babalarınıza daha sonra teyze, hala derken sevdiğiniz saydığınız herkesin kapısını çalacaksınız… Ne mutlu size, ne mutlu bize…
Sevgi, saygı, dayanışma, hoşgörü dolu nice bayramlara erişmeniz dileğiyle efendim… MUTLU BAYRAMLAR…

Bu haber 2910 defa okunmuştur

:

:

:

: