Faşizm

İlk önce tüm Bosnalılar gibi ben de 'faşist bir katil' olan 'Sırp kasabı' lakaplı Radovan Karadziç'in yakalanmış olmasına çok sevindiğimi ve 'Lahey'de' soykırım suçundan yargılanacak olması binlerce kurbanını geri getirmese de diğer faşistlere ders olmasını dilediğimi belirteyim.

 İlk önce tüm Bosnalılar gibi ben de 'faşist bir katil' olan 'Sırp kasabı' lakaplı Radovan Karadziç'in yakalanmış olmasına çok sevindiğimi ve 'Lahey'de' soykırım suçundan yargılanacak olması binlerce kurbanını geri getirmese de diğer faşistlere ders olmasını dilediğimi belirteyim.

Kuzey Kıbrıs'ta birçok sorunun olduğu doğru. Hükümet bir çok alanda eleştiriyi de hak ediyor olabilir. Zaten tersi mümkün değil. İktidarlar herkesi memnun etme şansına sahip değiller. 'Becerikli' olanlar memnun ettiklerinin sayısını yüksek tutup durumu kurtarırken, 'beceriksiz' olanlar da hiç kimseyi memnun edememe 'başarısını' gösterebilirler. Kuzey Kıbrıs'ta da bu konuda iktidar ve muhalefet farklı bakış açılarına sahipler. KKTC'de zamlardan, 'yanlış' politikalardan, yasalardan, kurallardan, yolsuzluklardan ve daha nice başka sorundan şikayet edebilirsiniz. Bu nedenle sendikalar haklı ya da haksız grev yapabilirler. Bu grevler nedeniyle güvenlik kuvvetleri ile grevciler arasında sertlikler de yaşanabilir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki KKTC'de 'faşizm' var demek bu kelimenin anlamını bilmemek demektir!

Hitler Faşizmi'ni yaşamış bir Musevi, siz 'KKTC'de faşist uygulamalar var' dediğinizde hem şaşırır hem de haklı olarak kızar. Çünkü 'faşizm' dendiğinde akla 'Stalin Faşizmi', 'Mussolini Faşizmi', 'Pinochet Faşizmi' ya da 'Kızıl Kmer Faşizmi' gelir. 'Faşizm'in ne olduğunu Kosovalılar, Bosnalılar ve Arnavutlar da maalesef çok iyi bilir. Çünkü onlar Miloseviç ve Karadziç dönemlerinde Sırp Faşizmi'ni yaşadılar.

Şahsen kendisini tanımadığım ama geçen gün Dome Hotel'de '20 Temmuz Kokteyli'ne' katıldığını gördüğüm bir sendika başkanının Lefke Avrupa Üniversitesi ile ilgili 'yapılanları' tek kelimeyle 'faşizm' olarak tanımlamasını çok yadırgadım. Almanya'da özellikle Musevi dostlarımdan ilk öğrendiğim yaşam derslerinden biri 'faşizm' gibi kapkaranlık insanlık düşmanı bir ideolojiyi ve diktatörlüğü yanlış benzetmeler yaparak 'sıradanlaştırmanın' faşizmin kurbanlarının 'kemiklerini sızlatacağı' gerçeği oldu!'

Milyonlarca insanın canına mal olan 'Hitler Almanyası'nın', 'Stalin Rusyası'nın', 'Mussolini İtalyası'nın' ve kısa bir dönem önce 'Milosevic Yugoslavyası'nın' faşist rejimlerini yaşayanlar bu rejimler ile KKTC'nin bir tutulduğunu duysalar haklı olarak tepki gösterirler. Bu hem Kuzey Kıbrıs'a hem de faşizm kurbanlarına büyük bir haksızlık olur. Hele, hele '20 Temmuz' kokteyllerinde elinizde kadehinizle gezdiğiniz ve yöneticileri ile keyifli sohbetler yaptığınız bir ülkede faşizmden bahsetmek sanırım tarihlerinde faşizm nedeniyle çok bedeller ödemiş AB ülkelerinde hiç kimsenin anlayamayacağı bir 'politik mücadele dilidir.' Kusura bakmayın ama ben de anlamakta güçlük çekiyorum.

Kuzey Kıbrıs'ta belki de çok haklı olarak eleştirdikleri koşulları 'faşizm' diye tanımlayanlara 29 Temmuz 2008 tarihinde Gönyeli ve Girne Belediye Başkanları'nın konuğu olarak adaya gelecek olan Almanya'nın Hessen Eyaleti'nden Weilburg ve Villmar kentlerinin belediye başkanları ile bu konu hakkında sohbet etmelerini öneririm. O zaman bu konunun ve bu tarz yanlış benzetmelerin demokratları nasıl hayretler içinde bıraktığını bizzat yaşayarak görebilirler.

Weilburg'lu Belediye Meclisi üyesi SPD'li dostumuz Mustafa Yüce aracılığı ile adaya konuk olarak gelen Weilburg Belediye Başkanı Hans Peter Schick ve Villmar Belediye Başkanı Hermann Hepp adada konuk oldukları belediyelerle işbirliği anlaşması imzalamaya niyetliler. Bu başarılı davet için Sayın Ahmet Yalçın Benli'yi ve Sümer Aygın'ı yürekten kutlarım. 

Bu haber 463 defa okunmuştur

:

:

:

: