Kıbrıs Türk Edebiyatından…

Bazı insanlar vardır hani… Kendilerinden söz ederken doğuştan ressam, doğuştan sanatçı derler ya hani; sanırım bu sıfata en yakışan isim bence Bülent Fevzioğlu…


BÜLENT FEVZİOĞLU
Harid FEDAİ
Özker YAŞIN
Fikret DEMİRAĞ
Osman TÜRKAY
Mehmet Tahir DOLUNER
Süleyman ULUÇAMGİL
Mehmet KANSU
Neriman CAHİT
Ali NESİM
Özden SELENGE
Mustafa GÖKÇEOĞLU
Feriha ALTIOK
Ayşen DAĞLI
Şirin ZAFERYILDIZI
Mahmut İSLAMOĞLU
Bekir KARA
Bülent FEVZİOĞLU

Bazı insanlar vardır hani… Kendilerinden söz ederken doğuştan ressam, doğuştan sanatçı derler ya hani; sanırım bu sıfata en yakışan isim bence Bülent Fevzioğlu…
Anlattıkça bana hak vereceğinizi düşünüyorum. Sayın Fevzioğlu 12 Nisan 1959’da Mağusa’da doğar. !971 yılında Mağusa Gazi İlkokulunu bitirir. Daha ilkokul sıralarında şiir yazmaya başlar. Mağusa Namık Kemal Lisesinin orta bölümüne girdiyse de ekonomik nedenlerden dolayı beş ay sonra okulu bırakır. Rum kesiminde inşaatlarda çalışmaya başlar. Önceleri elektrik tesisatçılığı yapar. Ardından askerlik gelir. Askerlik sonrası sözleşmeli askerliğe yazılır.
Telsiz operatörü olur. GKK’ye bağlı Mağusa Sancak Radyosunda ( 1978- 1985) hizmet verir. Oradan ayrılma nedeni de Kıbrıs Postasında bildirmenliğe başlamasıdır.
Fevzioğlu, sürekli yazan, sürekli üretendir. O yıllarda Kıbrıs Postası, Söz Dergisi, Ortam, Bozkurt, Vatan, Yenigün, Kıbrıs, Yeni Demokrat ve Avrupa gazetelerinde yıllarca yazı, makale, röportaj ve şiirleri yayınlanır.
Hiciv (mizah) şiirleri de Lololo ve Akrep dergilerinde yer alır.
İlkokul sıralarında başlayan şiir tutkusu aralıksız günümüze kadar sürer. 1983’te Ahmet BELEVİ’yle SENSİZLİĞİNDE isimli şiir- müzik kasetini çıkarır.
1984’te Kıbrıs Postası’nda öyküleri yayınlanır. Çeşitli gazete ve dergilerde yazar. Kimi şiirleri bestelenir.
Kıbrıs Komedi Tiyatrosu UD isimli oyununu ( 1996), Lefkoşa Şehit Tuncer İlkokulu ATATÜRK MAVİSİ oyununu ( 1997) de sahneler.
SANCILI KAN YUMAĞI:
1978’de yayınlanan ilk şiir kitabıdır. Şiirleri oldukça yalın ve anlaşılırdır.
ATOM ÇAĞINDAYIZ SEVGİLİM
Atom çağındayız sevgilim
Atom
Çelik zırhlarıyla arenalarda
Kanlı dövüşler yapan gladyatörler
Çok gerilerde kaldı
Şimdi
Tarih kitaplarında okumaktayız
Truva Atı’nın öyküsünü…
(Sancılı Kan Yumağı)
BİR TUTAM EZGİ:
1995’te Sıla 4 Müzik Topluluğu üzerine bir araştırma kitabıdır.
KIRAATHANE- İ OSMANİ’DEN CUMHURİYET MECLİSİ’NE: (1886- 1996)
OLAYLAR VE SEÇİMLER / SEÇİLENLER (1998)
SULAR ÇEKTİ ONLARI ( 1996):
Bu belgeselde yazar, TMT’nin kuruluş yıllarında ( 1957- 1958) Türkiye’den kaçak silah getiren 5 BEREKETÇİ’nin yaşanmış trajedisini anlatır.
HÜSEYİN AKİLHOCA ( 1997) Belgesel film.
Bu iki belgeseli, BRT tarafından filme çekilerek yayımlandı. Ardından 1994’te KKTC’yi tanıtan BÜYÜTEÇ ALTINDAKİ KUZEY KIBRIS TÜRK PULLARI isimli bir belgesel daha çekti.
SU ÇÜRÜDÜ, isimli kısa metrajli filmi ile Orhan Murat ARIBURNU ödülünü alır.
YALNIZLIĞIN RENGİ SARI, isimli kısa filmi de Kocaeli Kısa Film Öykü Yarışmasında ödüle layık görülür.
Belgesel çalışmalarından çok büyük keyif aldığını ifade eden yazar, bunun öykü- görüntü- müzik ile bir bütün oluşturduğunu; yan sanatlarla birleşen şiir veya öykünün zenginlik kazandığını söyler. Tanınmayan bir devletin ancak sanat eserleri ve sanatçılarla tanınabileceğine inancını her fırsatta yineler.
Doğaldır ki, Sevgili Fevzioğlu’nun başarılı çalışmaları ödüller ve derecelerle değer kazanır.
ÖDÜLLERİ:
1883’te “ Gençler Arası Şiir Yarışması” birinciliği
1985’te “ İbrahim Zeki Burdurlu Edebiyat ve Şiir Yarışması” birinciliği
1986’da “ Yergi Şiir Yarışması” nda ikincilik ve üçüncülüğü
1992’de BRT adına açılan “ Ulusal Şiir Yazma Yarışması”nda birincilik
Türkiye Diyanet Vakfı’nın “Hz. Muhammed’in Kutlu Doğum Haftası” nedeniyle açılan NAAT Yazma Yarışması’nda mansiyon ödülü vardır.
Şairin bestelenmiş 100’den fazla türküsü ve şarkısı var.
Sanırım bu kadar başarıdan sonra, doğuştan yetenekli dememin ne kadar doğru olduğunu anladınız… Çocukluğunun zor şartlarına rağmen, kendi kendini yetiştiren, SAMTAY Vakfı için yıllarca uğraş veren, Suna- Ata ATUN çiftiyle birlikte, bir sürü araştırma ve inceleme kitabına da imzasını atandır. Bunca ödülü, bileğinin hakkıyla ve hayranlık uyandırarak kazanmak her babayiğidin harcı olmasa gerek…
RÜZGARI ÖNÜNE KATANLARIMIZ:
30’u aşkın Kıbrıslı Türkün tanıtıldığı bir araştırma kitabıdır. Bu topluma emek veren, bu toplum için özveriyle çalışanların kitabıdır.
ÜÇ DÜZ BİR TERS ÖYKÜMSEL BİRŞEYLER:
Şiir ve düz yazılarından oluşan kitabı…
Şiirleri, konu zenginliğine sahiptir. Savaşlardan yorgun çıkan ülkesine; onun portakalı, yasemini, nergisi ile yaralı ülkesine seslenir… Yeter artık, senin de türkülerin olsun,der.
YORGUN KIBRIS’A

Hangi güzelliğini yazayım senin
Yüzyıllardır hep kanla
Sıvanmadın mı?
Diyelim ki hiç olmadı,
Kına çiçeğin,
Yaseminin
Nergisin
Sen
Türküsüz mü kalacaktın?
Heveslerimiz sende gizli
Sevdalarımız
Savaşlarımız sende
Yüzyıllardır güzelliğini damıtmaya
Olmadı zaman
Hep,
Hep barut yanığı kalemler elimizde
Bunlar yazıla
Bunlar biline…

(Bu şiir BRT’nin açtığı yarışmada 1. gelen şiiridir. Aslında 25- 27 daktilo sayfası tutan bir bakıma bir destandır.)
Nisan 1999’da Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezinde görev alır. Daha sonra da SAMTAY’a (Suna ve Ata ATUN aile vakfı) geçer. Kurucuları arasında yer alır ve genel koordinatörlük üstlenir.
Şiirlerinde gelecek nesiller için güzel dileklerde bulunur. Savaştan, vuruşmadan, yok edişlerden kurtulup umutla yarınlara bakılsın ister.
KARANFİLLİ YARINLARA

Dedik ki
Gayrı saralım yaralarımızı
Beynimizde kitaplarımız
Yürüyelim aydınlığa
Yıllar var ki
Derilerimiz soyulmuş etimizden
Dökülen dişlerimiz
Yığılmış avucumuza…
Çürümüşüz…
Dedik ki
İnandık ki
Ne olursa bundan sonrası olsun
Ne derilerimiz soyulsun
Ne dökülsün di’lerimiz
Ne kırılsın dallar gibi gençlerimiz…
Dedik ki
Bereketli topraklarda büyüsün çocuklarımız…”

Bu şiirlerde istedikleri olmayınca umutsuzluğa kapılır şair ve karamsar şiirler yazmaya başlar. Tıpkı Matem şiirinde olduğu gibi…
MATEM
Batıp çıkmaktayız- cama kesmiş sularda
Bulutlara kulak verin- bir matemi çalmakta

Rengi nedir unutmuşuz- biz nicedir çiçeklerin
Adı nedir, bilen var mı?- yarım kalmış heveslerin…?

Bir kanadı kırılmıştır- uçamıyor serçe kuşu
Karıncanın darmadağın- yuvasına giden yolu…

Gökyüzünde uçurtmalar- her gün daha azalmakta
Bulutlara kulak verin- bir matemi çalmakta…

Sayın Bülent Fevzioğlu, her şiirinde düşüncenin aydınlığında umutlanmak da ister. İçindeki umudun sönüp gitmesine izin vermez.
Yurt dışında 1999’da Romanya- Köstence, 2000 yılında “Makedonya- Struga Şiir Akşamları”nda birlikteydik. Yurt içindeki pek çok etkinlikte de söyleşileri paylaştık. İyi bir dost, saygılı bir arkadaştır. Her zaman alçakgönüllü, övüldüğünde de utangaçtır. Onu tanımaktan gurur duyuyorum.
OĞLUMUN ELLERİNDEN BAŞKA

Oğlumun ellerinden başka
Her şeye boş vermiş içim
Her şeye sırtını dönmüş
Naftalin bir kokuyla…

Hayata
Ve aşka attığım bütün zarlar
Yek geldi.
Yaşımdan büyüktüler, sakladım
Kim bilir, çevremden utandım belki de biraz
Salt bu yüzden
Tenhalarda söyledim sevdiğim şarkıları
Onlar ki
Beni hiç
Yalnız bırakmadılar
Biraz mahur
Biraz mahmur
Biraz acemaşirandılar…

Ruhumun kıyısında bana urgan sattılar
Biraz düğüm
Biraz hüzün
Biraz ölümdüler…

Oğlumun ellerinden başka
Oğlumun
Oğlumun ellerinden başka
Her şeye boşvermiş
Ve her şeye sırtını dönmüş içim
Naftalin bir kokuyla…”

Şiiri dikkatlice okursanız, duygulu bir yüreğin kanat çırpışlarını, siz de ta içinizde hissedeceksiniz… Şiirlerindeki konu seçimi kendisine sorulduğunda, yaşadığı coğrafyadan, kendi çevresinden , kendi ilişkilerinden, doğrularımızdan ve yanlışlarımızdan etkilendiğini söylüyor.
İşin özü, insan olma çabasındaki sıkıntılardan yola çıktığını anlatıyor. Bunlar : acı çekmek, isyan etmek, tıkanıp kalmak… Bunları hissettikçe de kaleme sarılıyorsunuz, diyor.
BİR YANIMYAZI, BİR YANIM ŞİİR:
Samtay Vakfı yayınlarından çıkan kitap, adı gibi bir düz yazı, bir şiir olarak hazırlanmış, son derece kapsamlı bir kitaptır. 180 sayfadan oluşan kitapta düzyazılar, yazarın gazetelerde çıkan köşe yazılarından hazırlanmış seçkilerdir. Şiirsel güzel anlatımlar taşır. Aşağıdaki şiirinde de şair, masal tadında, tekerleme biçiminde yazmış şiirini…
EVVEL KALBUR İÇİNDE
SANTUR SAMAN İÇİNDE

Santur
çaldım
geceye
bir sevindi ki gece
elleri yük katarı
yıldız yağdı göğsüme…

göğsüm yıldız alayı
delikanlı ve sıcak
bir martı göğe düşmüş
sevinci paylaşacak…
(s. 34)

Pek çok yazar ve şair gibi, içindeki çocuğu dışarı çıkarır Fevzioğlu… Ne düşünür, ne hissederse içinden geldiği gibi söyleyiverir: yalansız, lafı dolandırmadan… Şiirlerinde temiz bir Türkçe hakimdir.
YOKSA SİZ İNSAN DEĞİL MİSİNİZ? (düzyazı)
Resim yapmasını hiç bilmiyorum.
Ne bir kuş resmi çizebilirim ne de bir sandal.
Oysa kuşları da seviyorum, sandalları da…
Olmuyor fakat.
Çizemiyorum.
Kuş, sandal, ağaç, çocuk, anne,deniz, orman, kadın, çiçek ve daha nice güzellikleri çizemediğim için kendime kızıyorum.
Çizenleri, kıskanıyorum.
(s. 35)
Bir şiirini daha sizinle paylaşarak veda etmek istiyorum. Sevgili Fevzioğlu’nun şiire, müziğe, yazıya yolculuğunun hiç bitmemesi, dileğiyle…
BÜTÜN MÜSÜN?
Öpüşmekten yorulsun isterdim ağzım
ama sen yoksun
bir kenti bavuluna
nasıl sığdırır bir insan
giderken
bin yıllık bir kenti
ki Venedik eskisi

kentsiz bir yerde bıraktın beni
bir yıldız gibi boşlukta
asılı…

yıldızlara bak sevgili dişi elma
bıçaklar bölüyor beni ortadan
sen hala
sen hala bütün müsün?

Vardığın yerde boşaltırken bavulunu
kendine ve kentime/ iyi bak
beni düşündüğün zamansa
unutma
“karanlıkta bütün kediler gri
meyhanede bütün saatler/ mavidir…”

(Bir Yanım Yazı, Bir Yanım Şiir,s. 95)
Bu haber 3049 defa okunmuştur

:

:

:

: