Yeni program

Kıbrıs’ta çözümün önündeki engellerden bahsederken ben dâhil nedense herkes için Rum tarafında çözüm motivasyonunun eksikliğini göstermek ve neredeyse 1968’den bu yana süregelen çözüm görüşmelerinde başarıya ulaşılmamasını sadece Rumların ensesine yüklemek alışkanlık haline geldi.

Kıbrıs’ta çözümün önündeki engellerden bahsederken ben dâhil nedense herkes için Rum tarafında çözüm motivasyonunun eksikliğini göstermek ve neredeyse 1968’den bu yana süregelen çözüm görüşmelerinde başarıya ulaşılmamasını sadece Rumların ensesine yüklemek alışkanlık haline geldi.

1963 Aralık olaylarına veya Mart 1964 fiili ayrılığına nasıl geldik sorusuna “Rumlar ortaklık devletini istemedi, bizi kesmeye, yok etmeye çalıştı” gibi Kıbrıs Türk tarafının olan bitendeki tüm sorumluluğunu inkâr etme çabamız gibi “Biz sütten çıkan ak kaşığız” anlayışımız şimdiye kadar maalesef bir sonuç elde edemedi.
Dahası, bizden başka bize inanan da maalesef onlarca yıldan sonra hala daha yok. Dahası Türkiye “bağırsaklarını temizlerken” galiba sıra Kıbrıs meselesine veya Kıbrıs’taki yapılanmalara geldi çattı; siyasetteki gerilemeden sonra “Kıbrıs milli davası” Türkiye bürokrasisini de hızla kaybetmeye başladı.
“Kıbrıs milli davası” diyoruz da hakikaten nereye kadar Kıbrıs milli davadır acaba? Var mıdır Anadolu’da 1950’lerde, 60, 70 ve hatta 80’lerde, 90’larda Kıbrıs uğruna hayatını seve seve vermeye hazır milyonlar Anavatan’da? O 1974’de çıkartma haberiyle askerlik şubelerinin önlerinde kuyruğa giren “Biz de Yavruvatan’da soydaşların yanı başında savaşacağız” diyen o yüz binler nereye gitti?
Belki artık gerçeklerle yüzleşmenin, daha fazla kaybetmeden durum tespiti yapıp yeniden ve yeni pozisyon almanın zamanı geldi de geçiyor.
Kıbrıs Türk halkı ne istemektedir? Ortak yönetiminden Rum ortağı tarafından atıldığı (niyesini falan ayrıca tartışırız) Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama olmak mı? Yoksa Türkiye’ye bırakın eyaleti, orta boy bir ilçe mi?
Kimse kaşlarını çatmasın. Kendi kendine yetemeyen Kıbrıs Türk yönetiminin idamesi Türkiye’nin yardım ve desteği olmadan mümkün olamıyor ise eninde sonunda ama muhakkak bir gün birileri ya “düş yakamdan” diyecek ya da “parayı veren düdüğü çalar” diyecekti. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti adına Kıbrıs’taki TC Büyükelçisi Halil İbrahim Akça, belki diplomat olmamasının doğal bir sonucu olarak, lafı evelemeden, gevelemeden öyle şekere falan bulmadan en yalın haliyle acı gerçekleri yüzümüze vuruyor.
Saadet dönemi sona erdi… Çalışmadan çok kazanmak devri sona erdi… Günde 5-6 saat mesai yaparak, sonra mesainin gerisinde kaybolarak, mesai sonrasında tekrar ortaya çıkıp “overtime” yapma devri sona ermese de pek mümkün değil artık. 3-4 kaynaktan maaş, 3-4 yerden emekli maaşı, çalışandan fazla emekli maaşı (halen yasal sıkıntılar nedeniyle devam ediyor) veya daha genel yaklaşımla “refah devleti” düzenlemeleri ya sona erdirildi, ya son dönemlerini yaşıyor.
Ne imiş? Ya yeni imzalanan ekonomik paket Kıbrıs Türk halkını yok edecekmiş, ya da halk bu paketi yok edecek, var olacakmış… Hay aklına şaşayım üretmeden tüketmeye alışmış, iş yapmadan ekmek elden su gölden cumhuriyetinde yaşadığını sanan ve üstelik bu durumu “sendikal faaliyet” sanan “sendikacım”!
Yok, kimse alınıp darılmasın. Kişilere yönelik değil dediklerim. Hatta o az önce eleştirdiğim sendikacı kardeşin bile fazla suçu yok. Yıllarca “ileri karakoluz ne halt edersek edelim Ankara ödemek zorunda” diye doğru dürüst gelir-gider bütçesi yapmayan tüm hükümetler; yanlış da olsa o bütçeleri uygulamayan başta maliye “memuru” olmak üzere bakanlığı memuriyet gibi gören tüm bakanlar bu duruma zemin hazırlamadı mı?
Tüm Ankara hükümetleri Kıbrıs’taki işbirlikçi yeteneksiz muhterislerle birlikte “Aman Kıbrıs Türkü adayı terk etmesin” diyerek tüm kamu kuruluşlarını şişirmediler mi gerekenden kat be kat fazla personel ile?
Yeni personele yer açabilmek için mücahit dönemini ikiye bilmem neyi kaça katlayarak 30-40 yaşlarında emekli etmediler mi milleti? Daha önde de söylediğim, emekli maaşını vergi dışına koyarak fiili olarak emekliye daha fazla maaş vererek emekliliği özendirmediler mi?
Sonuç başka ne olabilirdi sistemin iflas etmesinden başka? Kıbrıs Türk Hava Yolları bu duruma dayanabilir miydi THY finansmanını kestikten sonra (CTP hükümetine şükranlar, milli havayolumuz oldu)? Yoksa, tıka basa adam doldurulan Kıbtek’i, telefon idaresi veya herhangi bir devlet dairesi, BRT devlet desteği, yani sübvansiyon, kesildiği anda iflastan kurtarılabilinirler mi?
Ne imiş efendim, maaşlar falan Rum tarafıyla kıyaslanmalı, refah düzeyi Rum tarafındaki gibi olmalı, her Kıbrıs Türk ailesi Rum ailesinin refahı seviyesinde olmalıymış. Doğru, ne demişler? Sky is the limit! (Sınır göktür, salla kardeş) Yahu on yıllarca kim akıl etti de sordu o sendikacı kardeşlerden, memleketimin berrak ekonomistlerinden, mangalda kül bırakmayan siyasilerimden? Olmayan suyla hangi değirmen dönecekti? Üretmeyeceksin. Katma değer yaratmayacaksın. Yapa yapa sahibi TC vatandaşı, çalışanı TC vatandaşı, soyulanı TC vatandaşı (azıcık da Rum) kumarhane sektörü oluşturacaksın turizm yapıyorum ayağına, sonra?
Rum’dan ganimet bulduğun ekonomik tesisleri de soyup soğana çevirecek batıracaksın. Montaj sanayi bile sayılmayacak tesislerin olacak. Bakkal dükkanı ekonomisi olacaksın. Sonra? Rum tarafına eşit gelir talep edeceksin….
Canım kardeşim, uyan artık, besleme devri sona eriyor. Zor da olsa emeklemeli bir müddet sonra yürümeliyiz. Tamam, koşarız belki ama acele etmeyin, bugün değil. Öyle karakter falan çekmeyin, ucuz kahramanlık falan da yapmayın. Cesaretiniz var ise gerçekçi bir şekilde özelleştirilmesine karşı çıktığınız kurumunuzu, gelir-gider dengesine zorla sokulmaya çalışılan belediyenizi, kısaca disipline zorlanan devletinizi nasıl kurtarabileceğinize yönelik siz de çalışma yapınız, öneriler ile geliniz.
Ve bu arada o tümden reddettiğiniz yeni programı bir zahmet okuyunuz.
Sizde yok mu?
İnsaf be kardeşim, gazeteler, internet siteleri bile verdi çarşaf çarşaf… İlle birisi elinize tutuşturması mı, kulağınıza fısıldaması mı lazım? Armut piş, ağzıma düş! Olmaz be kardeşim, olmaz. Ya bu tembellik sizi yok edecek, ya siz silkinip ataleti üzerinizden atacak ileriye yürümeye başlayacaksınız…
Bu haber 2037 defa okunmuştur

:

:

:

: