Lefkoşa Türk Belediyesi ve Lefkoşalının önümüzdeki dönemlerde çok sancılar çekeceğini kaydeden Belediye Meclis Üyesi Simavi Aşık, belediye çalışanlarının haklı olduğunu ve Bulutoğluları’nın belediye başkanlığını iyi yapamadığını ifade etti.
Lefkoşa Türk Belediyesi ve Lefkoşalının önümüzdeki dönemlerde çok sancılar çekeceğini kaydeden Belediye Meclis Üyesi Simavi Aşık, belediye çalışanlarının haklı olduğunu ve Bulutoğluları’nın belediye başkanlığını iyi yapamadığını ifade etti. “Önümüzdeki belediye seçimlerinde başkan olacak kişinin borç ödemekten anası ağlayacak” diyen Aşık, 18 ay sonra dananın kuyruğunun kopacağını söyledi. İşte Hasan Hastürer’le Bugün ve Son Nokta Programı’ndan öne çıkan çarpıcı açıklamalar şu şekilde:
‘ESKİ ZAMANLAR’
“Lefkoşalıyım. Biz 4 nesil aynı evde büyüdük. Belediye pazarında Ermeniler, Rumlar, Türkler de vardı. Buralar cıvıl cıvıldı. At arabaları vardı yükleri onlar taşırdı. Köylü buralara gelirdi. Cumaları çok daha kalabalık olurdu. Köylü hem ürünlerini getirir hem de ihtiyaçlarını götürürdü. Buz fabrikası vardı. Ben atları çok severdim. Annemin nenesi kara çarşaflıydı. O zaman yerden bir karış yükseklikte çocuk arabasına oturtur beni atları görmem için çarşıya getirirdi. O dönemler çok güzeldi.”
‘BÖLÜNMÜŞLÜK’
“Bu bölünmüşlük, ülkedeki bölünmüşlük en çok Lefkoşa’yı vuruyor. Çünkü bölünmüşlük Lefkoşa’nın kalbi Suriçi’nden geçiyor. Adam Suriçi’ne girmek istemiyor. Yollar dardır, park yeri sorunu vardır. Suriçinde alacaklarını kendi yerlerinden de alabiliyor. Suriçi’ne genelde Cumartesi günleri gelirlerdi. Sebzeci, manav zararına tüketmeye çalışırdı ve oralar hareketlenirdi. Belediye açık Pazar yapmaya başladı insanlar aynı günden ayağı kesti. Artık insanlar fuar alanına gidip her şeyi alabiliyor. Pazar kültürü içerisinde bir organizasyon yapılabilir. Özellikle tanınmış birinin cenazesi olduğunda ekonomik yönden çarşıda hareketlenme olurdu. Artık o da yok. Cenaze için de gelmiyorlar. Ülkemizde 30 bine yakın avcı vardır. Av mevsimi yaklaştığında köpeğine özel mama alır. Av mevsiminde her gece silahını temizler, yağlar. Bu insanlar kaymakamlıktan alıyorlar ruhsatları. Kaymakamlıktan bir oda kurulsa bu insanlar için daha iyi olacak. Buranın canlanması için bir küçük adımdır o.”
CEMAL BULUOĞLULARI
“Ne yazık ki Cemal Bulutoğluları Belediye Başkanlığı yapamıyor. Ben Cemal’in nasıl biri olduğunu 2007 bütçe görüşmelerinde anladım. Çünkü korkunç derecede istihdam yapıyordu. Ve bütçeye hayır diyeceğimizi söylemiştim. Çünkü kendisi hoyratça götürüyordu bu işi. Söz verdi dedi ki, ‘bugüne kadar aldığımı aldım artık almayacağım’ ama sonra yine istihdam yaptı. Yalnız dedi ‘ayrılanın yerine alayım bari o kapıyı açık bırakın’. ‘Olur ‘ dedim. Ayrılanın yerine kimi alacağına da kendisi karar veriyordu. Çok enderdir belediyelerde sınavla adam almak. Genelde tanıdık birileri veya partiden birileri alır. Aynı gece Alayköy belediyesinden durdurulmuş 5 işçi, bir televizyon programına çıktılar.Buluoğluları çıktı ve televizyonda o 5 işçiyi işe aldı. O zaman anladım ki Cemal başına buyruk ve nev-i şahsına münhasır bir kişilik. Sadece onun değil onun akıl hocalarının da suçu. Belediye meclis üyelerinde de hata var. Bir tane üye direnebildi sadece onu da yediler. Mustafa Hançerli idi. Her istediğine evet demedi diye çocuğun başını yediler.”
‘SORUNU İTELEMEK’
“Mali yapılanma, belediye borçlanacaksa sadece sorunu itelemek demek. Ben inceledim 90 milyon lira Ziraat Bankası’ndan kredi alınacak ve 5 yıl içerisinde ödenecek. %13 sadece faiz. 90’ı %13 faiz ilave ettiğiniz zaman 101.170’e çıkar. 3 milyon liranın hemen altında bir taksitle start alır. Devletten bugüne kadar alınan para belediyeye düşmeyecek üstelik belediye kendi imkanlarıyla bir kısım da her ay devlet katkısnın üzerine ilave edip borca girecek. Bu ileriye itelemedir sorunu. Bu arada sosyal sigorta ödenecek, belediye borca girmeyecek çok rahat 12 ay geçirecek. Ancak ondan sonra seçim var. 18 ay sonra dananın kuyruğu kopacak. Ve o zaman gelecek olan başkanın borç ödemekten anası ağlayacak. Bu iş çok uzun sürede ve çok sancı çekilerek çözülecek. Ya da yasanın maddesinde der ki belediyeler arasında ekonomik dengesizlikleri gidermek ya da proje yoksa kaynak aktarmak yükümlülüktür. Bu 90 milyonu devlet borçlanarak ödemeli ve yeni beyaz sayfa açılmalı. Devlet ardından daha sıkı denetim yapmalıdır.”
BELEDİYE EMEKÇİLERİ SENDİKASI
“LTB çok sancı çekecek ve Lefkoşalı da beraberinde çekecek. Ben çalışanı haklı görüyorum. Ben eğer devlet yetkilisi olsaydım ve tüm yetki bende olsaydı , eğer BES bir talep koysaydı örneğin ben maaşıma %5 zam isterim, sosyal hak isterim, izin hakkı isterim diyerek ret alsaydı ve grevdeki sürede ödenme hakkı yoktu. Bunu iyi pazarlayamadı BES o yüzden vatandaş ödenmedikleri için eylem yaptıklarını sandı. Sadece maaşlarının gününde ödenmesi ve sosyal haklarının gününde yatırılmasını talep ettiler. Bu en doğal haklarıdır. Ben Bulutoğluları’na önerdim biz yatırılması gerekeni zaten kesiyoruz. En azından 2 ayda bir topladığımızı biriktirip bir aya yatıralım. Onlardan aldıklarımızı başka yere ayırmayalım. Onlar şuanda vergi kaçakcısı durumundadır. Gelir vergileri bile yatmadı.”
Lefkoşa’yı seviyorum. Kıbrsı’ın her köşesini seviyorum ancak Lefkoşa’yı daha farklı seviyorum. Doğduğum yer Küçükkaymaklı’nın farklı bir dokusu vardı.
Anıları yaşatmak dediğiniz zaman sadece geçmişte yaşamak olmuyor. Geçmişe takılı yaşamak olumsuzluktur. Bütün mesele geçmişi unutmadan geleceğe yürüyebilmek. Birinci derecede önemli olan nokta yaşanılan alandır. Biz Lefkoşa’da yaşayanlar olarak LTB’nin sorunları yaşam kalitemizi olumsuz etkiliyor. Biz bunları kendi yaşadıklarımız kadarını hissediyoruz.Yani örneğin çöpler toplandığı sürece sorun yok ancak çöpler biriktikçe sorunlar büyüyor.
LTB sorunlarını aşacak ve bu çalışanlar evine ekmek götürecek ancak kabul edelim ki belediye istihdamı üzerinde eleman alınmıştır. İstihdam üzerinde eleman alırsanız sorun olur. 90 milyon küsüratlı kredi ile belediyenin soluk alacağı iddiası vardır. LTB’yi en iyi bilen 2 insan söylense bunlardan biri Simavi Aşık’tır. Kendisi 20 yıl belediye meclis üyeliği yaptı. Ardından belediye başkan adayı oldu. Seçilmedi. Sanıyorum Aşık’a oy verenler doğru yaptıklarını savunurken, oy vermeyenler kendilerini nasıl sorgularlar o da ayrı bir soru işareti...