Hapis ve haciz korkusu

Her geçen gün biraz daha zorlaşan yaşam şartları hem maaşla çalışanları hem de esnafı olumsuz etkilemeye devam ediyor... Ailesinin geçimini sağlamaya aldığı ücret yetmeyen orta direk, çareyi borçlanmakta buluyor...

Her geçen gün biraz daha zorlaşan yaşam şartları hem maaşla çalışanları hem de esnafı olumsuz etkilemeye devam ediyor...
Ailesinin geçimini sağlamaya aldığı ücret yetmeyen orta direk, çareyi borçlanmakta buluyor...
İşte bugünlerde izlediğimiz dramatik film böyle başlıyor.

Bazen bankalara, bazen de esnafa borçlanan vatandaş, bu şekilde birkaç ay idare etse de kısa süre sonra borçlarını ödeyemez hale geliyor...
Borcunu ödeyemeyen dürüst vatandaş, borçlu olduğunu kimse duymasın diye, çevresinden utanmanın verdiği baskıyla borçlu oldukları kurumlarla anlaşarak, borçlarını ödeyeceklerini taahhüt ediyor...
Gelirinde değişiklik olmadığını bildiği halde ‘Bir yolunu bulur öderim’ diyerek yeniden yapılandırdığı ve iyice artmış borcunu taahhüt ettiği gün geldiğinde de ödeyemiyor doğal olarak...

İşte bundan sonra tam bir trajedi devreye giriyor...
Adliyede mübaşirin adını okuduğu vatandaş, mahkemelik olmanın verdiği psikolojik baskıdan bir an önce kurtulmak için önüne konulan ilk seçeneğe imza atıyor...
Bu imza vatandaşın hapis ve hacizle tanışmasına ilk adımı atması anlamına da geliyor bir yerde...
Böyle giderse, önlem alınmazsa Kuzey Kıbrıs’ta sayıları birkaç bin olan hali vakti yerinde varlıklı ailenin dışındaki herkes bir şekilde bu gerçekle yüzleşecek, hapis ve haciz korkusunu yaşayacak...
Cezaevinden çıktıklarında, her biri suçlu bireyler olarak hayatlarına devam edecek, yakın gelecekte ülkede sicili temiz insan mumla aranacak...
Peki, borçlu- alacaklı anlaşmazlığında cezaevi seçeneğinden kimler karlı çıkıyor?

Esnaf mı?
Alacaklı mı?
Borçlu mu?
Devlet mi?
Kim karlı bu işleyişten?

Kimlerin karlı olduğunu da toplumsal huzurun temelinin sosyal adaletten geçtiğini de hepimiz çok iyi biliyoruz...
Vatandaşın çaresizliğinden faydalanarak, yasaları alet ederek, işi alacak-borç ilişkisinden başka mecraya çekerek yıllarca vatandaşa yapılan bu işkence ve zulme bir son verilmelidir... Birkaç yüz zatı muhteremin mutluluğu için binlerce vatandaşın huzuru feda edilmemelidir...
Evrensel insan hakları çerçevesinde konu ele alınmalı, hapse atmak yerine borçluya borcunu ödemesinin yolunu açacak düzenlemeler hayata ivedilikle geçirilmeli...
Vatandaşın ülkesine ve devletine olan bağlılığının zedelenmesine fırsat verilmemelidir...
Cumhuriyet Meclisi’nin önünde bugün yine eylem var...

Mazbata borcu olanlar ve aileleri orada olacak...
Banka faizleri konusunda bugün ‘Yüreği sızlamayan’ insan kalmadı ülkede...

Mazbata ve faizler konusunda toplumsal uzlaşı aranmalı, binlerce insanın kabusu olan sorun bir an önce çözülmelidir...
Bu haber 9708 defa okunmuştur
  • Zor dostum zor Osman Bolat  İstanbul - 26.12.2012 Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık, çok can sıkıcı bir konuya değinmişsiniz, bu konulardan muzdarip olan vatandaşlara Allah kolaylık versin lakin bankacılık sistemi olmadan işlerin yürümesi zor.
  • vatavdaş  lefkoşa - 25.12.2012 güzel yazmışınız yüreğinize sağlık,bu ülkede bankalar resmileştirilmiş tefecilerdir...
  • Vatandas  Lefkosa - 24.12.2012 Akrabamın 1500 TL Kredi Kartı borcunun 6 ay içinde 6000 TL + avukat masrafı olarak mahkemeye verildiğini gördükten sonra kredi kartımı iptal ettirdim. Hayat bu, bir sorun çıkar ödeyemezsiniz ve 6 ayda hayatınız kararır.

:

:

:

: