Ülkemizde yaşadığımız sorunların en önemlilerinden biriside trafik ve trafik kazalarıdır. Son yıllarda, hemen her gün şahit olduğumuz acıklı sahneler toplumsal bir sorunun alarm verir boyutlara ulaştığını göstermektedir.

Ülkenin her tarafını kameralarla donatmamıza rağmen trafik kazaları hız kesmedi. Bu kazaların önüne geçmek için bugüne kadar, birkaç duygusal açıklama, günü kurtarmak için yapılmış birkaç gereksiz düzenleme dışında ciddi bir adım da atılmadı.

Kazaları önlemek için ya trafik suçlarına ilişkin cezaları artıralım veya ehliyet almayı zorlaştıralım gibi çözüme katkısı olmayan, pratikte uygulanması mümkün görülmeyen, bilimsellikten uzak fikirler ortaya atılmaktadır.

Hemen herkes sorunun çevresinde dolaşıyor, konuya davetsiz müdahil olması gereken Üniversitelerimiz ölüm sessizliğinde kaybettiğimiz canların neden kaybedildiğini sorgulamaktan uzak bir görünüm ve duyarsızlık sergiliyorlar. Trafik her şeyden önce bir kültür, bir ahlaki değerdir. Saygı, başkasının hakkına tecavüz, adam öldürme gibi toplumu derinden sarsan eylemleri içerisinde barındırır.

Alkollü araç kullanmanın bir ahlaksızlık olduğunu kaçımız kabul ederiz. Alkol aldıktan sonra arabasına binerek önüne çıkanı katleden birine ahlaksız diyemeyeceksek kime ahlaksız diyeceğiz?
Böylesine toplumsal bir kangren haline gelmiş sorunu kaç üniversitemiz araştırmıştır merak ediyoruz?
Trafik özgürlükleri kısıtlamadan, bilimsel irdelemeden geçmiş düzenlemeler her şeyden önce vatandaşa saygının bir gereğidir.
Trafik konusu yetersiz yolar, trafik işaretleri, olmayan üst/alt geçitler, park yerleri gibi bütün unsurlarıyla, bilimsel bakış açısıyla sil baştan ele alınmalı, yapılacak değerlendirme ve öneriler çerçevesinde bu sorun çözümlenmelidir.

Bütün Üniversitelerimizi konuya eğilmeye davet ediyoruz. Kazasız günler diliyoruz.