*Başka bir Dünya Barış Günü*

Son yıllarda Dünya Barış Günü nedeniyle her hangi bir gösteriye katılmadım.

Son yıllarda Dünya Barış Günü nedeniyle her hangi bir gösteriye katılmadım.

Genelde yılda bir kez 'Barış İçin' biraraya gelip yılın geri kalan zamanında
sadece kendi ideolojileri doğrultusunda barış isteyenlerle birlikte
kutlanacak fazla bir şey görememekteyim. Ortadoğu'da eli kanlı 'Hamas'ı' ya
da 'Hizbullah'ı' görmezden gelip de İsrail'e 'sövmeyi bir barış 'eylemi'
sananlar nedense bombalı saldırılara kurban olan İsrailli çocuk ve kadınlar
için bir kez bile sokağa çıkmamışlardır. Ermeniler söz konusu olduğunda
teorik 'soykırım' tartışmaları yapmayı solculuk sananlar sadece diplomat
olarak görev yapan insanların Asala terör örgütü tarafından katlini kınamayı
nedense felsefik tartışmaları için uygun bulmazlar.

Kıbrıs söz konusu olduğunda sadece '1974 sonrasının hesabını sorma'
sevdalıları nedense '1963 ve 1974 arasında dökülen kanı' unutmakta çok
ustadırlar. Buna benzer daha bir çok örnek beni 'Barış Günü Eylemleri'nden'
soğuttular yıllar boyu.

Ancak bu yıl, bugün ve bu akşam Lefkoşa'da İnönü Meydanı'nda olacağım.

Barış Derneği öncülüğünde gerçekleşecek olan 'Barışa Çağrı' mitingine
katılmayı hedefleri samimi olduğu için doğru buluyorum. Kıbrıs'ta 3 Eylül
2008 günü başlayacak olan görüşmeler nedeniyle Kıbrıslı Türkler'in 'Barış ve
Çözüm' isteminin 'yürekten ve dürüst' olduğunu tüm dünyanın görmesini
istiyorum. Bu nedenle İnönü Meydanı'nda biraraya gelecek olan bizler ne
kadar kalabalık olursak mesajımız da o kadar güçlü olacaktır.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nin de
tam desteğine sahip olarak her iki tarafın 'aynı göz hizasında var olacağı'
garantör devletlerin himayesinde kalıcılığının sağlama alındığı bir federal
çözümün tek yol olduğuna inanıyorum. Kuzey Kıbrıslıların bu çabaları da bir
sonuç getirmezse gündeme gelecek alternatifin tek sorumlusunun Rum Kesimi
olacağını tüm dünya görmeli. Aynı Annan Planı Referandumu'nda olduğu gibi
ortaya çıkmalı kimin gerçekten 'kalıcı ve insanların güvenine sahip bir
çözümü yani nihai barışı istediği!'

Almanya Federal Cumhuriyeti'nin vatandaşı olarak federal sistemin ne anlama
geldiğini bilenlerden ve yaşayanlardan biriyim. Kıbrıs için de her iki
tarafın eşit koşullarda oldukları bir ortamda bu sistemin tek şans olduğunun
bilincindeyim. Kuzey Kıbrıslılar ve Türkiye bu konuda ne istediğini çok iyi
biliyor. Aynısını maalesefki Rum Kesimi ve Yunanistan için söylemek mümkün
değil. Kutlay Erk'in Yeni Düzen'deki son yazısı bunun en güzel bir kanıtı.
İki savaş gemisi ile Limasol'a demirleyen Yunan Deniz Kuvvetleri mensupları
'Hala Helen sularında olduklarını' gururla söylerken Kıbrıslı Türkler'in
Türkiye'nin garantörlüğünden vaz geçmek istememesine şaşıranlara ben daha
çok şaşırıyorum!

İşte bu gerçekleri tüm dünyanın duyması ve gözünü açması için yapmamız
gereken daha çok şey var. Onlardan biri de bugün İnönü Meydanı'nda
'iyiniyetimizi sergilemek'.
Bu akşam meydanda buluşmak üzere...
Bu haber 421 defa okunmuştur

:

:

:

: