Rumlar yeniden Kıbrıs'ı dünya gündemine oturtmayı başarmıştır. Bu kez, Güney Kıbrıs’ta yaşanmakta olan ekonomik kriz ve finansal kaos dünya ölçeğinde çok marjinal olmaktan çıkmış adeta uluslararası finans dengelerini ve özellikle AB’de bankaların geleceğini tehdit eden bir tetiklemeyi de beraberinde getirmiştir.
Bu gelişme Kıbrıs Türkü’nü de yakından ilgilendirmektedir. Bizlere reva görülen yarım asırlık insanlık dışı ambargolara rağmen bu gelişmeden memnun olmamız düşünülemez. Umarız ki Kıbrıs Türkü’nün tum Kıbrıs'ın varlığında ve geleceğinde olduğu kadar uluslararası statüsünde ve ilişkilerindeki eşit haklarının göz ardı edilerek, yok sayılarak, Kıbrıs Adası için parlak bir geleceğin inşa edilemeyeceğini artık Rumlar idrak etme sürecine girsin. Bugün Rumlar başta Türkiye olmak üzere garantör ülkelerin aktif destek ve himayesine muhtaç durumdadır. Üç garantör ülke Kıbrıs'ın uluslararası statüsünün ve uluslarası güvenliğinin de garantörüdür. Bu bağlamda garantör ülkelerin, Kıbrıs’ta köklü ve kalıcı bir gelecek için geç kalmadan inisiyatif alması gündeme gelmelidir. Meseleyi sadece ekonomik krizin Rumlar acısından çözümleme gayretleri tıpkı 2004 yılında olduğu gibi yarım devletli, yarım nüfuslu, yarım ülkeli bir AB temsiliyetini konsolide etmenin haksız ve yetersiz bir gayretini oluşturacaktır. AB ve Rumlar için bugünkü açmaz tarihi bir fırsata dönüşebilir. Kıbrıs’ta her iki halkı, her iki devleti, her iki coğrafyayı içine alacak bir yaklaşımla ve Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin önemli destek ve katkısını gerektiren bir zeminde sorunlara köklü çözüm gelebilir. 2004 yılında Kıbrıs Türkü’nü yok sayarak, Kıbrıs Rumlarını tüm Kıbrıs adına AB tam üyeliğine kabul eden ülkeler bugün işledikleri tarihi hatayı ve yaratmış oldukları tarihi anomaliyi düzeltme sorumluluğu içine girmelidir. Rusya Devlet Baskanı Putin Rum bankalarında bulunan depozitleri vergilendirmeyi “haksız, profesyonellikten uzak ve tehlikeli' olarak tanımlamış ve Rum kıyı banka hesaplarında bulunan büyük boyutlu Rus mevduatlarının mağduriyetine karşı pozisyon ortaya koymuştur. Oysa asıl tehlikeli olan Kıbrıs'ın kıta sahanlığında , uluslararası statüsünde ve kimliğinde Kıbrıs Türklerinin eşit bir oyuncu olduğunun unutulmasında yatmaktadır. Doğu Akdeniz'de Türkiye ve Kıbrıs Türkü’nün yaşamsal haklarını göz ardı ederek meselelere yaklaşım Rumları uluslararası alanda esenliğe çıkarmaktan uzatır.