Meclis te değiştirilen yasanın geçmesi beklenirken 36 hayır 19 çekimser oy ile mevduatlardan vergi alınması yasası ret edildi. AB nin ısrar ile istediği yasa ret edildi, bu yasayı yapan DİSİ bile halkı karşısına almaması için çekimser oy kullandı. Troyka, AB bu konuda oylamayı çok ciddiye aldı ve MERKEL saygı duymak ile birlikte çok üzüldüğünü belirtti ve LEFKOŞA’NIN ikinci planını beklediğini açıkladı.
Biranda Kıbrıslı RUMLAR büyük milliyetçilik söylemleri ile RUSYA ya ilgilerini yoğunlaştırmalarını gerektiğini açıkladılar ve RUSYA YI kurtarıcı olarak ilan ettiler ve maliye bakanı MİHAİL SARRİ, RUSYA YA gitti. Üç gündür toplantılar yapıyor ancak beklenen destek hala daha sağlanmadı. Rusya açık olarak bankacılık sistemine kredi vereceğini açıklamadı. Rusya daha çok kendi vatandaşlarının bankalarda ki mevduatlarının batmaması için mücadele veriyor.
Rusya doğal gaz ile ilgili yatırımlarda, özellikle denizlerde bulunan doğal gaz için, yatırım yapmayacağını RUS BB MEDVEDEV açıkladı. Bunun nedeni de TÜRKİYE’NİN bu bölgede hak sahibi olduğunu ve TÜRKİYE ile ilişkilerinin bozulmaması için bu kararı aldıklarını söyledi. RUSYA, TÜRKİYE ile KIBRIS da sorun yaşamak istemiyor, açıkça bu.
Rum tarafı sorunlarını çözmesi için tek yol AB ve TROYKANIN isteklerini yerine getirmek zorundalar. Rum hükümeti ret kararından sonra yazıyı ben hazırlarken hala daha görüşmeler devam ediyordu. Ancak nasıl bir yasal önlem hazırladıkları da ortaya çıktı.
Laiki bankaları batmak üzere iken 100.000 euro üzerinde ki mevduatlar donduruluyor, altındaki mevduatlar Kıbrıs bankasına devrediliyor, faal olarak tabiî ki. Laiki batmayacak 8000 çalışan işlerinden olmayacak. 3 milyar euro luk bir kaynak toplanacak AB gurubu da bu yasalar kabul edildikten sonra, para transferini devam ettirecek. Rum tarafı ancak bu şekilde batmaktan kurtulabilir, AB nin dışında bir kurtarıcı yoktur.
AB nin vereceği kredi 10 yıl geri ödemesiz %2.5 faiz halbuki eski başkan HRİSTOFYAS, RUSYADAN %4 faiz ile para borçlanmıştı, bu da onun beceriksizliği diye değerlendiriliyor.
Bu AB nin hesaplarının arka planın da Kıbrıs da bulunan doğal gaz hesapları yatmaktadır, onların nasıl kullanılacağı hesapları da yapılmaktadır. Kıbrıs da bir çözümün olması içinde buna bağlı olarak da senaryolar üretilecektir.
---------------------------------------------------------------------------
Ertanç Hidayettin
Uzun süre çözümlenemeyen bir sorun sözkonusu olduğunda “bu iş Evkafın su meselesine benzedi” deriz.
Herhalde artık uzun süren anlaşmazlıklardan bahsederken, İngiltere’de yaşayan biz Kıbrıslıtürklerin başka bir ifade daha eklemesi gerekecek. “Bu iş Evkafın Londra meselesine döndü”.
Yıllardan beri süregelen Soho bölgesindeki Evkafa ait bina konusu en çok konuşulan konulardan biri olmaya devam ediyor. Geçen akşam Kıbrıs Genç TV Londra Temsilcisinin sorularını sözde yanıtlayan Evkaf Müdürü Kaymakamzade’nin konuya açıklık getireceğini sandık, ama tam tersi büyük bir hayal kırıklığına uğradık. Mustafa Kaymakamzade Londra Genç TV Stüdyosuna canlı yayına davet edilmişti. Birkaç kez söz verdiği halde halkın bina konusu ile ilgili sorularını direkt olarak cevaplandırma şansını elinin tersiyle iterek KKTC Londra Temsilciliğinde önceden teybe alınmış bir söyleşi yapmayı yeğleyen Kaymakamzade, sorulan sorulara kaçamak cevaplar vererek hiç kimseyi tatmin etmedi. CTP hükümetinin bina konusunda harcadığı mahkeme masrafları hakkında arslanlar gibi kükreyip Savcılığa koşarak suç duyurusunda bulunduğu söylenen Evkaf Müdürü, Londra’da pısırık bir kedi rolüne büründü.
Kaymakamzade söyleşi esnasında iki yanına şahin bakışlı iki Evkaf Yönetim Kurulu üyesini alarak bu meseleye ne kadar önem verdiklerini göstermeye çalıştı, ama bu tür yapmacık tavırlara artık toplumun karnı tok. Benim aklıma, bu kadar masraf yapıp üç kişi gelmelerinin ne alemi vardı sorusu geldi. Ha, bunlardan birisi de UBP Genel Sekreter Yardımcısı imiş!
Geçen yıl Sohodaki binanın bir “Türk Evi” olacağı söylentileri çıktığında çeşitli siyasi görüşü savunan dernek ve toplum fertleri bir ağızdan binanın Kıbrıslıtürklerin tarihi bir mirası olduğunu ve orasının ileride de sadece Kıbrıslıtürklerin kullanımına açık olması gerektiğini savunarak binanın başkalarına peşkeş çekilmesine şiddetle karşı çıkmışlardı. Bu söylentiler çıktığı zaman KaymakamzadeTAK’a şu açıklamayı yapmıştı: “Kıbrıs Vakıflar İdaresi, Kıbrıs Türk halkının eğitim, sosyal, kültürel ve dini ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla KKTC Anayasası, Ahkamül Evkaf hükümleri, 73/1991 sayılı Vakıflar Örgütü ve Din İşleri İdaresi Yasası kapsamında faaliyet yürütmektedir. Bu değerlendirmeyle bahse konu binadaki ticari işletmelerden elde edilen kira gelirlerinin günümüzün ekonomik gerçekleriyle uyumlu bir hale getirilmesinin yanı sıra, binanın İngiltere’de yaşayan Türk toplumunun ortak milli menfaatleri için daha etkin şekilde kullanılabilmesini teminen İdaremiz tarafından çalışmalara başlanmış ve bu amaçla Londra’da mahallinde incelemelerde bulunulmuş, gerekli hukuki ve idari çalışmalara başlanmıştır.”
Kaymakamzade’nin demeci ile şu an binanın geleceği ile ilgili çalışmalar bağdaşmıyor. Konuyu aylardan beri gündemde tutan Kıbrıs Genç TV program sunucusu sayınSongurCambaz’ın araştırmalarına göre şu an binada Evkaf tarafından bina ile ilgili Mali Müşavir olarak atanan Enver Kannur ve Kıbrıs Türk Cemiyeti bulunuyor. En kötüsü, aldığım duyumlara göre binanın bodrum kısmı da bir lap-dancing kulübü olarak kullanılıyormuş. İşte dini bir kurum olan Evkafın mallarının kullanılış biçimi. İnanılacak gibi değil. Büyük bir ihtimalle Konseye de binada yer verilecek. Peki geriye ne kalıyor? Diğer çok daha fazla etkili çalışmalar yapan derneklerin ihtiyaçları nasıl karşılanacak? Son bir yıl içerisinde birkaç kez Londra’ya gelen Kaymakamzade, bu kez söylediğine göre İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi ile istişare içerisindeymiş. İngiltere’deki kıbrıs Türk toplumunu en iyi temsil eden kurum Konseymiş. Merak ediyorum, sayınKaymakamzadeye bu bilgileri kimler veriyor. Kimlerle görüştü bu bilgilere varabilmek için.
Kapalı kapılar arkasında Mustafa Gençsoyun binadan çıkarılması için uğraş veren Evkaf ve KKTC hükümet yetkilileri ve hükümeti temsilen Londradaki Temsilcilik, açık açık bunu yapmaktan çekiniyor. Bunun sebebi nedir? Sayın Gençsoy’u eleştirenlerle birkaç gün öncesine kadar hemfikirdim. Ama sanırım ben de birkaç arkadaşın yaptığı gibi onu gördüğümde gidip elini öpeceğim! En azından binanın başkalarına peşkeş çekilmesine inatla izin vermediği için.
Uzun zamandan beri Kıbrıs Türk Cemiyeti tarafından kullanılan Evkaf malı bina tabii ki İngiltere’de yaşayan Kıbrıslıtürklerin tüm ihtiyaçlarına cevap veremez. Ama madem böyle bir olanak var, finans değeri ve potansiyel gelir miktarı çok yüksek olan bu bina niye toplumun ihtiyaçlarına en fazla cevap verebilecek şekilde çalışan dernek ve kurumların kullanımı için sağlanmasın? Örneğin, İngiltere’de en etkili çalışan iki kurum olan Türk Toplumu Futbol Federosyonu ve Eğitim Konsorsiyumu bu binanın gelirinden yararlanabilirler. Binanın kullanımı ile ilgili gayet yerinde görüşler var. Birçok kimse, mevkisi itibarıyla birçoklarının gitmek istemediği bu yerin satılıp Kuzey ve Güney Londra’da iki uygun toplum merkezi alınması görüşünde birleşiyor. Kaymakamzade “Evkaf malı satılamaz” diyor. Bunun araştırmasını yapmak lazım. Tabii KKTCde Evkaf malları golufa gibi dağıtılıyor, o ayrı konu.
Her zaman olduğu gibi gelmiş geçmiş KKTC hükümetleri İngiltere’de yaşayan Kıbrıslıtürklerin gerçek ihtiyaçlarına cevap vermekten çok uzak kalmışlardır. Bana göre bu bir stratejidir. Çünkü buradaki toplumumuzun güçlenmesi onları daima rahatsız etmiştir. Bu yüzdendir ki daima kendilerine yakın olanları amaçları doğrultusunda, uzaktan komandalı kullanıp toplumu bölük pörçük etmişlerdir. Yani klasik İngiliz taktiği olan ‘böl ve yönet’ taktiğini ustalıkla kullanmışlardır. Geçtiğimiz aylarda tanık olduğumuz Konsey fiyaskosu bu taktiğin bir parçasıdır. Yeni seçilen (seçtirilen) Konsey Yönetiminin iki gün sonra koşarak Temsilciyi ziyaret etmesinin bir tesadüf olduğunu düşünmek büyük bir saflık, aptallıktır.
Yeni Konsey Yönetiminden çok, Konsey arabasını arka koltuktan sürenler KKTC Hükümetinin bu tezgahına uyup toplumun bölünmesine alet olurlarsa (ki görünen köy kılavuz istemiyor), topluma yine büyük bir kötülük yapacaklardır. Ama bu kişiler birçoklarımızın beklentilerinin aksine cesaretle toplumu parçalama girişimlerine karşı çıkıp binanın en iyi bir şekilde kullanılması için gerekli dernek ve kuruluşlarla elele verirlerse Kıbrıslıtürk toplumu onlara ebediyen minnettar olacaktır.