Çocukluk, hepimizin hayatındaki en güzel, en özel zaman dilimi bana göre… Yaşam yolculuğumuzun her döneminde, yüzlerce kez o zamana dönmek istemişizdir.
HOŞÇA KAL ERİK AĞACI
Bebeklerimi dallarına astım
İyi uyut erik ağacı
Çiçeklerin çocuk hayallerimde kaldı
Gölgesinde ortancalar
Çığlıklarımı geri ver
Ne olursun
Saklambaçlarım kovuklarında saklı…
Ben artık büyümüşüm
Oyunlarım sende kaldı
Sen de artık çürümüşsün
Hoşça kal erik ağacı…
Yıllardır şiir yazan ben, zaman zaman ÇOCUKLAR için de bir şeyler karaladım. Ancak bunlar çocuk şiiridir, tamam, oldu, diyemedim bir türlü… Bir deli cesareti ile 13. kitabım BU DÜNYA SİZİN’i çıkardım. Basılalı neredeyse bir yıl oldu. Evet tam bir yıl 12 Nisan 2012…
Hiç yakınmadan, pek çok ilkokulun kapısını çalıp ellişer kitabımı, öğretmenlerin seçtiği öğrencilere imzaladım, hediye ettim. Salonlarda bir araya gelen öğretmenleriyle ve öğrencilerle ŞİİR üstüne, hayata dair, onların anlayabileceği seviyede söyleşiler yaptım. Bu bir denemeydi… Çok da işe yaradı… Karşılarında ŞAİR vardı… Onlar bana, ŞİİRCİ TEYZE dediler ve ben çok mutlu oldum. Gidemediğim köy okullarına elden yolladım. Pek çoğu yoğun ilgileriyle beni gerçekten gönendirdiler…
THE ENGLISH SCHOOL KYRENİA (EKS) ŞİİR DİNLETİSİ
Bir gün EKS’den Güler Hanım aradı. Cafe Dükkan’da beş kişilik Türkçe öğretmeni grubu ile bir kahve molasında buluştuk. Güler Şahin, Ayça Banu Günaydın, Tuba Demirsoy, Fatma Zeyrek ve Jülide Seçer’den oluşan grup hayranlıkla, şiirlerimle tanışmalarını anlattılar. Her birinin gözünde ışıldayan mutluluk görülmeye değerdi.
Kitabım ve şiirlerim onları bana getirmişti. Bundan daha güzel bir mutluluk olamazdı… SEVGİ ve BARIŞ temalı şiir dinletilerinin davetlisi bendim. 22 Mart Cuma gecesiydi etkinlik…
DÜŞ GECESİ
O gece görkemli okul binasından içeri adım attığımda şaşkına döndüm. Salon girişindeki panoya beni ve kitaplarımı tanıtan fotoğraflar ve bilgiler asılmış, İMZA köşesi çiçeklerle donatılmıştı. Anne- babalarla gelen çocuklar son iki kitabımdan almak için adeta yarıştılar. Hatta gelemeyen arkadaşlarına bile imzalattılar…
Düşlerimi gerçekleştiriyorlardı, benim için tam bir MUCİZEYDi… Bir SEVGİ GECESİ’nde ilkokul 4. Ve 5. Sınıf öğrencileri (Türk ve pek çok yabancı öğrenci) şiirlerimi büyük bir heyecanla seslendirdiler, hem de ezbere okudular… Sahne özel olarak, otantik bir Kıbrıs evi şeklinde düzenlenmişti. İngilizce müfredata uyan, ancak TÜRKÇE’yi yabancılara bile anadili gibi öğreten bir okul…
Şiirlerim onların dillerinde, yüreklerinde tıpkı bir KELEBEK gibi hayat buldu… BÜLBÜL gibi şakıdı. Öğrenciler, bana ayna oldular ve benim ÇOCUK ŞİİRLERİ yazabildiğimi bana kanıtladılar… Bundan daha güzel bir şey olabilir miydi?
Onlarla ARKADAŞ şarkısını, el ele tutuşarak söyledik. Her şiirim okunduğunda gözlerim dolu dolu oluyordu. Bu anlatılmaz bir mutluluktu…
Çocukların aileleri, sevgili SAFİYE NADİR Hanımefendi, BİLGE NEVZAT, eşi, oğulları ve gelinleri de yanımda yer almışlardı…
Oradan çiçeklerle, hediyelerle ayrılırken gözyaşlarımı tutamamıştım. BEN DOĞRU YOLDAYDIM… TAMAMDI… BAŞARMIŞTIM… O gece mutluluktan uyuyamadım bir türlü…
Program aralarında geceye hayat veren, renk katan sevgili ZOHRE- EMMAR çiftinin müzik ziyafetleriyse gerçekten harikaydı…
Çok teşekkür ederim YARININ BÜYÜKLERİ… Size ne kadar teşekkür etsem azdır, ESK’ya emek verenler… Şiirleri ezberletenler, şiirlerime hayat verenler… Size sonsuz sevgilerimi bir kez daha sunmak isterim…
ANILAR
Hangimiz çocukluğundan bir sahneyi hatırlayıp da mutlulukla gülümsememiştir. Çocukları izlemek bile insana huzur verir. Zaman zaman oyun oynayan çocukların oyununa katılmak istemişimdir, keyifle… Onlarla konuşurken de içim cıvıl cıvıl olur, yüzümde güller açar.
HİŞT
Hişt, çocuklar
Beni de alın aranıza
İp atlayalım
Top oynayalım
Yorulmazsam eğer
Saklambaç da oynarız…
Yaşamı öğrenir gibi, her olumlu ve olumsuz duyguyu da deneyerek, sınayarak öğreniriz. Bir köşeye çekilip somurtanlarımız, oyunlara küsenlerimiz olur… Hem de incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler için… Bugün bile yetişkin halimizle aynı hataları tekrarlar dururuz. Küçük çekişmeler, didişmeler, gereksiz kaprislerle hem kendimizi hem sevdiklerimizi hırpalarız.
MIZIKÇI
suratın niye asık
bir kenardasın öyle
oyubozanlık etme
unutma sakın!
hayat da bir oyundur
şimdi rolün çok küçücük…
yarın neler olacak
kimse bilmez sonunu
iyisi mi sen hemen
katıl aralarına…
bırak mızıkçılığı
somurtma çirkin çirkin…
oyunlar bir gün biter
sonra pişman olursun…
ÇOCUKLARIMIZ…
Onlar bizim gözbebeklerimiz… Yaşama sebebimiz… Onlarsız bir hayat herhalde çok yavan olurdu… Geleceğimiz, geçmişimiz ve BUGÜNÜMÜZ çocuklarımız… Onları hayat incitmesin isteriz. Dallarını koparmasın, soldurmasın… Seslerini duyunca dünyalar bizim olur. Her şeyimizi yollarına kurban ederiz. Hayat onlarla daha bir anlamlanır…
KÜÇÜĞÜM
Uzat ellerini küçüğüm
sarıl umutlara
avuçlarına sığmasa da hayallerin
adımlarını sağlam bas toprağa
ondan fışkırır hayat bil…
ayakta durmalısın
rüzgara ve fırtınaya aldırmadan
öyle güçlü olmalı ki kolların
sarılınca yaşama
kimse koparamasın seni
ulaşmak istediğin hedeflerden…
Onları yetiştirirken de en iyiyi, en güzeli onlar için isteriz. Geleceklerinin hayallerine şimdiden katılmak isteriz. Yine de onlar bizden geldiler ama bizden ilerde olacaklar her zaman… Yaşamın büyüsü burada zaten… Birler YAYsak onlar da Oklarımız… Elbette bizden fersah fersah önde olmak zorundalar… Dileklerin en güzelleri de onlar için elbette…
BİR DİLEK TUT KÜÇÜĞÜM
Bir dilek tut küçüğüm
Fırtınalar incitmesin seni
Kelebek kanatlarını
Dikkat et koparmasın…
Gökkuşaklarından çelenkler yap
Başına tak
İnan ki sana çok yakışır…
Bir dilek tut küçüğüm
Sağlıklı, mutlu günler
Hiç eksilmesin hayatından…
Gül yüzünde güller açsın
Gözlerin bulutlanmasın asla
Güzelliklerdir senin hakkın…
Bir dilek tut küçüğüm
Barıştan dostluktan, kardeşlikten
Doğruluktan, güzellikten
Ve iyilikten yana ol her zaman…
Kocaman mutlu dünyalar kur
Küçücük ellerinle, en temizinden…
Bir dilek tut küçüğüm
Sev kuşu, böceği, dalında gülü
Ağacı yeşert, ormanı koru
Dallarında kuşlar cıvıldasın
Yemyeşil bir ülke yarat
Yarat ki cennetin olsun…
Bir dilek tut küçüğüm
Yuvanda hep mutlu ol
Annen baban kardeşin
Sevgi saygı ve huzur
Senin yüreğinde boy atsın
Taze fidanlar gibi…
Bir dilek tutu küçüğüm
Başarıların sığmasın
Minik avuçlarına…
Gönlünde her zaman
Sevinçler çiçek açsın
Gelecek günlerin hep
Baharlarla bezensin…
Sevgilerin güneşi
Aydınlatsın içini
TANRIM her zaman seni
Esirgesin korusun…
ÖĞRETMENLİK…
Öğretmenlik annelikle eş değerdedir benim için… Tüm çocuklar, öğrencilerim, benim çocuklarım oldu her zaman… Üzüntülerini, kederlerini, sevinçlerini benimle paylaştılar… İlk aşklarını gelip bana anlattılar. Şu anda dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, benimle haberleşiyorlar… Ben çooook şanslı bir öğretmenim, çünkü hayatıma girdiler; ben de onların yüreklerine dokunma fırsatı buldum… Ne mutlu bana…
SEV SEVEBİLDİĞİN KADAR
Yeni güne başla
Günaydınlarla
Sen her şeyi
Gör görebildiğin kadar…
Kucakla evreni
Sevgi çiçekleri der
Sen gül
Gülebildiğin kadar…
Evren seni beklemez
Haydi durma koş
Koş koşabildiğin kadar…
İnsanoğullarını
İnsankızları büyütür
Doğur doğurabildiğin kadar…
Kucakla bebekleri
Sev sevebildiğin kadar
Siyah-beyaz demeden
Sev sevebildiğin kadar…
ONLARA YAŞAMA SEVİNCİ AŞILAMAK
Yaşamın karmaşıklığında yollarını bulmaları, doğru alışkanlıklar edinmeleri ve güzel değerlere sahip olmaları konusunda öğütler veren, hikayeler anlatan ben, YOL ARKADAŞLARı olmak istemişimdir… Umudun yüreklerinden eksilmemesini arzu etmişimdir. Bunu yaparken de hep kendimden yola çıkarak örnekler vermişimdir…
UMUTLARIM
Benim umutlarım
Dünlerden
Yarınlara uzanır…
Güneşlerim
Gecelerime doğar
Bekleyişlerim sonsuz da olsa
Sarılırım tek umuda…
Doğurgandır sevgilerim
Üretkendir duygularım
Verdikçe çoğalıyorlar
Aldıkça renkleniyorlar
Gökkuşakları gibi…
ÇOCUK DÜNYASI
Çocukların masallarla, şarkılarla ve oyunlarla, oyuncaklarla geçen bu döneme, hayal dünyaları damgayı vurur… Onlara ne kadar olumlu örnekler verirsek, dünyaları o kadar zenginleşir. Sözlerimiz değil, davranışlarımız örnek olur her zaman…
Bir dönem, iki yıl kadar MASAL ÖĞRETMENLİĞİ yapma fırsatı yakalamıştım. İşte o zaman onların hayata, olaylara ve insanlara bakışını daha iyi öğrendim. Ne kadar korkusuz, ne kadar sevgi dolu olduklarını daha iyi anladım.
Onlarla iletişim kurarken kendinizden örnekler vermekten kaçınmayın. Abartılar yerine doğal, içten ve dürüst olun… Bol bol kitap okuyun ve onların kitap okumayı alışkanlık haline getirmelerine yardımcı olun.
SİHİRLİ FLÜT
İçimdeki çocuk
Dur durak bilmez
Nedense bütün oyunları
Sil baştan oynamak ister…
Uçurtma ipim
Ne olur beni de taşı
Pamuk şekeri bulutlara…
Bir su damlası
Nasıl unutur gökyüzünü
Güzelim toprağa dokundu diye…
Kışa küsen sardunya
Ne zaman güldü
Sarmaşığa…
Kocaman bahçeme
Tek kanatla
nasıl uçar kelebek?
Erik ağacına mı saklandı
“ Bremen Mızıkacıları”m
Ya “ Çizmeli Kedi”m nerede
Kaf Dağına mı kaçtı?
Hey! “ Sihirli Flüt”
Çabuk iş başına
Gel gidelim seninle
Masal ormanımıza…
Çocukları o kadar çok seviyorum ki! Onlar benim hayatımın merkezindeler… Büyümeleri ve iyi yetişmeleri beni çoook ilgilendiriyor… Biliyorum ki GÜL ekenler GÜL TOPLAYACAK; diken ekenlerin payına da dikenler düşecek.
GELECEK NESİLLERİN YETİŞMESİNDE SORUMLULUKLARIMIZ BÜYÜK… Anne baba olarak, öğretmen olarak, İNSAN olarak… Duyarlı, donanımlı ve güçlü nesiller ancak böyle yetişir…