Bu hafta bir dostum Kıbrıs'taydı. Ben de bu vesileyle her Çarşamba Günü Ada TV'de gerçekleştirdiğim 'AB'den Bakış' programını Perşembe Akşamı 'özel bir canlı yayınla' süsleyelim diyerek onu konuk etmek istedim. Kensisine tam gün ev sahipliği yapan Dış İşleri Bakanı ve ÖRP Başkanı Turgay Avcı ile yayına katıldı.
Ben böyle 'saf' düşüncelerle programı belirleyip dostum Nazmi Pınar'ı bilgilendirdikten ve de akşam söz konusu canlı yayının duyurusu dönmeye başladıktan sonra telefonlar çalmaya başladı. Hem beni hem de ADA TV'deki diğer muhataplarını arayan bazı şahsiyetler aşağı yukarı sürekli aynı soruyu sormaktaydılar: 'Bir operasyon mu söz konusu? Egemen Bağış, Turgay Avcı ile beraber canlı yayına bir mesaj vermek amacıyla mı çıkıyor?'
Ben de canlı yayında hemen Egemen Bağış'a sordum :'AK Parti'nin ÖRP'yi desteklediği iddia ediliyor? Was nun? Öyle mi?' Cevap açıktı ve bence çok mantılı idi. 'Biz elbette Kuzey Kıbrıs'ın çıkarları için Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı, Başbakan Ferdi Sabit Soyer'i ve Dış İşleri Bakanı Turgay Avcı'yı tüm gücümüzle desteklemekteyiz. KKTC'nin aynı çıkarları için çaba veren tüm muhalafet partileri ni de seve, seve destekleriz.' Ankara Hükümeti bugün doğru bir Kıbrıs Politikası izlemekte. Kıbrıslı Türkler'in haklarını sonuna dek savunan, Kıbrıs'ta iki tarafın da aynı haklara sahip olacağı federatif bir çözümden yana, garantörlük hakkından en ufak bir geri adım atmamaya kararlı bir çizgi. O zaman Ankara'da iktidarda olanlarla Lefkoşa'da iktidarda olanların dayanışmasından doğal ne olabilir? Lefkoşa'da CTP ve ÖRP iktidarda olduklarına göre bu iki partinin Kıbrıs Politikası temelinde sıkı bir işbirliği yapması da doğal.
Kıbrıs'ta bazı çevrelerin 'Türkiye ve AK Parti desteğini sanki Kuzey Kıbrıs'a ihanetmiş gibi pazarlamalarına şaşırıyorum'. Malum kücücük partiler ve yayın organları değil sözünü ettiğim. Onlara bir lafım yok. Bu tez onların varoluş nedeni neredeyse. Ancak UBP içinde gündeme gelen başkanlık yarışında 'açık söylenmeden' bu tarz çıkışların yapılması beni şaşırtıyor. UBP'nin liderliğine aday ve özellikle iktidar partileri tarafından 'inşallah kazanır' dileğiyle izlenen bir aday 'UBP başkaları tarafından yönetiliyor' derken eğer ben yanlış anlamıyorsam AK Parti'yi kastediyorsa şaşırıyorum. Birincisi bu doğru değil. İkincisi eskiden iktidarda olan UBP'ye de aynı mantıkla sorulabilir: 'O zaman Demirel'lerin, Özal'ların ya da Sunalp'lerin' Ankara'daki iktidar partileri mi UBP'nin daimi yönetimindeydi?' diye. UBP Başkanı'nın TC Başbakanı ile gayet doğal olarak özel görüşme yapması ve gerektiğinde ana muhalefet lideri olarak buluşması bence 'şaibeli' değil tam tersine günün birinde iktidara gelecek olsa KKTC'nin çıkarları açısından olumlu bir olaydır.
Bu politikanın 'olmazsa olmazı'. AK Partisi Ankara'da iktidar partisi ve Türkiye Dış Politikası'nı belirlediğine göre Kıbrıs Konusu'nda da ana muhatap. Bu Rum Kesimi ve Yunanistan arasında da hiç farklı değil. Yalnız onlar bu tarz contra-tartışmalardan geri durmayı başarıyorlar. Bugün UBP Başkanı'nı bu nedenle eleştirenler yarın kendileri farklı davranmadıklarında bu tavırlarını nasıl açıklayacaklar merak ediyorum. Ankara ve özellikle iktidarda olanlarla ile iyi bir diyaloğu olmayanı halk niye seçsin? Çünkü ilkokuldaki çocukların bile çok iyi farkında oldukları gibi Ankara ve Lefkoşa uyum içinde oldukları sürece bu sistem yürüme şansına sahip!