Kuzey Kıbrıslı Türkler üstelik sadece Güney'de alış verişe büyük miktarlar harcamamaktalar. İstanbul ya da Ankara uçaklarında Ercan-İstanbul ya da Ercan-Ankara seferleri ile İstanbul-Ercan ve Ankara-Ercan seferleri arasındaki en önemli fark uçakların daha ağır ve dolu olması. Elleri boş giden yolcuların çoğunluğunun eli özellikle ünlü markaların alış veriş torbaları ile dolu oluyor. İstanbul'a her gittiğimde genel olarak buluşma noktası olarak da kullanılan Kanyon ya da Akmerkez gibi alış veriş merkezlerinde birçok Kıbrıslı tanıdığa rastlamak beni hiç şaşırtmaz.
Kuzey Kıbrıs'a tüketim yönelik dev yatırımlar söz konusu olduğunda yatırımcılar ya da onları teşvik etmek amacıyla koşturan proje tasarımcıları hep Kuzey Kıbrıs'ın nufusunun azlığından ve dağınıklığından yakınırlar. Onlara göre Kuzey Kıbrıs, örneğin Şişli ile kıyaslandığında hiç de cazip değildir.
Aslında bir bilseler nasıl yanıldıklarını! Kuzey Kıbrıs ve hatta Güney Kıbrıs aslında gerçekten analiz edebilenler için çok değerli ve geleceğe yönelik olarak da istikbal vaad eden bir pazar. Özellikle Kuzey'de insanlar ille de Güney'den alış veriş yapmak için gitmiyorlar oraya. Alış veriş yapılan ortam da önemli. Örneğin tanınmış markaların satıldığı caddelerin havası ya da alış veriş merkezlerinin cazip gelen atmosferi de önemli bir rol oynuyor. Aynı İstanbul'da sadece alış veriş yapılmayan o muhteşem merkezlerde olduğu gibi.
Sanırım Kuzey Kıbrıs konusunda kafasında çok soru işareti bulunan yatırımcıların Kuzey Kıbrıs'ta insanların bir yıllık kredi kartı harcamalarını incelemesi bu ülkenin aslında ne kadar cazip olduğunu anlamalarını da sağlayacaktır. Bir de buna Güney için de cazip olabilmek eklenirse pazarın boyutlarını belirtmeye gerek kalmaz her halde.
Bu arada hafta sonu Almanya'dan bir Kuzey Kıbrıs dostumuzla beraber olacağız. Lefkoşa Belediyesi'nin konuğu olarak bir kez daha Ercan'dan adaya gelecek olan Münih Belediye Başkanı ve Almanya Belediyeler Birliği Başkanı Christian Ude iki adada kalacak. Bazı dostlar artık 'bunda yeni ne var? Ercan'dan daha önce de gelmişti' diyorlar. Bence bu konuda o kadar 'dereyi görmeden paçaları sıvamamak' lazım. Bir bilseniz bu gezinin olmaması için Münih'te bazı çevrelerin nasıl baskı yaptığını! O nedenle Ercan'dan gelenlerin defalarca da olsa 'değerini' bilmekte yarar var derim!