Patinaj devam ediyor

Arkadaşımız yazmış, görüşünü aktarmış elektronik iletisinde Kıbrıs görüşmeleri hakkında…

Arkadaşımız yazmış, görüşünü aktarmış elektronik iletisinde Kıbrıs görüşmeleri hakkında…

Demiş ki “Pahalı yemek yeme haricinde bir halt yaptığı yok bunların; yapacakları da yok.”

Kimsenin yemek ikramına muhtaç olduğunu zannetmiyorum ama durum biraz da maalesef öyle oldu. İkinci cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da demişti bir değerlendirmesinde bu dönemin görüşmelerden ziyade sosyal etkinliklerle, liderlerin sosyal yemeklerde bir araya gelmeleriyle anılabileceğini.

Doğrudur. Şimdiye kadar bu kadar patinaj atılmamıştı dersek tabii ki doğru olmaz ama bu dönemde bolca sosyal etkinlik gerçekleştirdi adadaki BM misyonu, uluslararası arabulucular ordusu. Amaç bir şekilde adadaki iki tarafı bir araya getirmek, Kıbrıs görüşmelerini mümkün ise kaldıkları yerden tekrar canlandırmak ve eğer mümkün olabilir ise Mart, Nisan gibi yeni bir planı, belki bu kez Bank ki- Moon planını iki halkın referandumundan da geçirerek çözüme ulaşmak. Tabii aynı şekilde eğer bir sonuca varılamıyor, çözüme ulaşılamıyor ise bunun da netleşmesi ve ona göre yeni bir değerlendirme yapılması, karar verilmesi.

Dandik bir durum yani.

İstek belli. İstedikleri kadar “Biz boşanacağız, boşanmak istiyoruz” diye bağırsalar da onların dışındaki herkes birleşmiş haykırıyor “Hayır, yatakları elli yıldır ayırmış olsanız da siz evlisiniz, tekrar bir arada yaşayacaksınız…”

Zorla güzellik olur mu?

Adam geçen yıl Şubat’ta seçilmiş. Neredeyse yılını dolduracak görevde. Hala daha görüşme için hazır değil. Önce “ekonomik kriz önceliğim, bana zaman verin” diyordu; sonra “zemin belirlenmeli, öyle ne görüşeceğimizi bilmeden konuşma olmaz” demeye başladı. Ekonomik kriz bitti mi? Hayır. Şimdi? Efendim ne amaçlandığı önceden belirlenecek; hedef ortaya konacak; sonra görüşülecekmiş… Kolay gelsin. Yani adamın istediği neredeyse ulaşılması gereken anlaşma yazılacak, imzalanacak sonra o anlaşma nasıl yapılacak oturulup konuşulacak…

Hikaye hepsi. Adamlar 2004 referandumunda net bir şekilde ortaya koymadılar mı Kıbrıs Türküyle nasıl bir “ortaklık” istediklerini… Onların istediği Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun Kıbrıs Futbol Federasyonu ile yaptığı anlaşma tarzı bir çözüm. Yani Kıbrıs Türkü gelip onların alt birimi olacak, osmosis ile Kıbrıs milleti dedikleri ucubeye katılacak böylece Kıbrıs sorunu da bitmiş olacak. Yani ne Kıbrıs Türkü ne de sorun kalmayacak adada. Anladın mı Sayın Sertoğlu ne halt yediğini?

Şato Statü yemeği de işte bu ortamda yapıldı.

Nihayette iki lider adanın en meşhur sözümü söylediler “Anlaşamadık” deyip yemekten çıktılar. Başka ne bekleniyordu ki?

Anastasiades’in derdi çözüm falan değil.

Efendim adam Annan Planına evet diyen tek Rum lidermiş.

Evet… Öyleydi.

Rumlar neredeyse % 25 evet demişlerdi o çözüm planına… Gerisi “Oxi” demiş reddetmişti. Niye? Çünkü yönetimi, egemenliği, toprağı Kıbrıs Türküyle paylaşmak istemiyor “Her şey bizim” diyordu.

Anastasiades Cumhurbaşkanlığı’na 2004’deki gibi “Çözüm istiyorum, Annan Planı gibi bir çözümü talep ediyorum” diyerek mi seçildi?
Hayır. Dahası çözümü istemeyen bir koalisyonu kurdu seçilir seçilmez. Yani Anastasiades 2004’deki Anastasiades değil. O Annan Planı’nı destekleyen Disi liderinin yerinde şimdi aşırıcılarla işbirliği yapmış Diko’ya asla anlaşma yapmayacağım sözü vermiş bir siyasetçi var.

Peki ya birileri dışarıdan bir anlaşma yapar getirirse Anastasiades evet mi diyecek?
Bazı aklı evveller bunu umuyor. Bir yerlerde bir planın yazıldığını, Anastasiades’in bu planı destekleyeceğini, Çarşamba değilse Perşembeye ama muhakkak yıl sonuna kadar bir şeyler olacağını falan hayal ediyorlar, çözüm Nisan’da şarkısını söylemeye devam ediyorlar.

Hayal kurmak hiç de sorun değil. İnsan hayal ettiğince yaşar demişler. Ama gerçekten de kopmamak lazım, yoksa sonuç çok acı olabilir. Şu andaki gerçek ise bizi ne kadar üzse ve çözüm istencini ne kadar dağlasa da Rum tarafının patinaja devam ettiğidir.

Bu haber 1978 defa okunmuştur

:

:

:

: