Meserya sular altında...
Değirmenlik belediye başkanı, diğer yerleşkelerin yöneticileri feryat ediyor. 'Büyük felaket' diye bağırıyorlar.
Yine kanalizasyon meselesi... Yine derelere yapılan evler konusu... Yine doğanın intikamı hesapsız kitapsız yapılan işlerden...
Her yıl bir, iki kez doğal felaket yaşanmadan olmuyor. Lefke'de, Lapta'da, Gönyeli'de Değirmenlik'te. bir yerleri vuruyor doğal afetler hep. KKTC gerçeği oldu doğal afetler. Niye? Ya yollar yanlış, köprüler yanlış ya mevcut göletler kaderine terk edilmiş, temizlenmemiş su tutamıyor...
Kıbrıs Türkü daha iyi yönetimi hak ediyor.
Ediyor etmesine de bir de kendisi karar verse, 'yetti gari bu iş bilmezlerden' dese, silkinse, kendine gelse...
Biri iktidar oluyor. Kendi içinde liderlik sorunu var. Delege yakınlarını işe alıyor, genel kurulda lehine oy talep ediyor...
Kazanıyor da... Muhalifler alıyor başını gidiyor bir başka partiye.
Seçim oluyor, iş karşılığı oyla parti içi iktidarı koruyanlar yönetim erkinden gidiyor, çoğu sandığa gömülüyor.
Zaman geçiyor. Sol bir parti o diğer merkez-sağ eski iktidar partisindeki iç savaşı kaybedenlerin de katıldığı bir merkez-sağ partiyle koalisyon kuruyor.
Sol parti işi gücü bırakıyor, sendikaların karşı çıkmasına, ortağının 'küçük hesaplarla siyaset yapma... Bu adamlar zaten protokol hilafında 3Elçinin izni ile alındılar işe, bırak dokunma ekmek paralarına' diyor ama sol partinin içi kaynıyor, başbakanı zor durumda bırakmak isteyen sosyalist kanadı ille de bu adamlar gidecek diye bastırıyor partinin MYK'sında...
Merkez-sağ ortak uyarıyor şimdi...
'Ya bu insanların ekmeğiyle oynamazsın, ya da ben bırakırım ortaklığı' diyor.
Aklın yolu bir...
Başbakan olmak parti lideri olmaya benzemiyor...
Düşünmek, adil olmak, kimseye esir olmamak gerekiyor.
Zor iş siyaset hele böyle kendini büyük gören insanların küçücük ülkesinde...