ABD'de Barack Obama'nın muhteşem bir zafer ile kazandığı seçimin bir de Türkiye'de 'hep seçim kaybedenler grubunun birincisi' Deniz Baykal'a örnek olması gereken kaybedeni John McCain'i vardı. Medeni bir açıklama ile kazananı kutladı ve 'misyonunun sona erdiğini' duyurdu. Deniz Baykal ise artık sayısını bile kimsenin tam olarak söyleyemeyeceği kadar seçimi kaybedip hala 'doğuştan yaşam boyu muhalif lider ve aday' olarak şimdi de partisini yerel seçimlerde bir hezimete hazırlamakla meşgul. Hala bazı dostlar da 'nasıl olup ta Deniz Baykal'a güvenip onun adayı olarak belediye başkanlığı seçimine hazırlanıyor?' bunu da anlayabilmiş değilim. Bundan önce defalarca Baykal ile yaptıkları ittifaklar fiyasko ile sonuçlanmış olmasına rağmen bir yeni 'fiyaskoya' koşar adım gidiyor ve gerçekleşmeyecek rüyalar görüyorlar. CHP'nin bu yönetiminin sosyal demokrat olmadığının bilinmesine ve Türkiye'nin acilen gerçek bir sosyal demokrat alternatife ihtiyacı olduğu gerçeğinin ortada olmasına rağmen bir kez daha 'Deniz Baykal ile' diyenler sanırım 'Deniz Baykal'a rağmen kazanacaklarını umuyor' olsa gerekler. Ama bu mayanın tutma şansı yok!
CHP, Türkiye'nin tüm sorunlarına el atıp onları 'çözdükten' sonra şimdi de 'Kıbrıs' konusunu keşfetti'. CHP, Kıbrıs ile ilgili gelişmeleri mecliste genel bir görüşmede değerlendirmek istiyormuş. CHP aslında başka bir 'komplo teorisinin' peşinde. Kemalizm konusunu bu derece istismar ederek 'samimi' Kemalistler tarafından bile eleştirilenler şimdi de 'milliyetçilik ve CHP yönetimi usulü sosyal demokrasi sentezlerine' uygun bir şekilde 'Kıbrıs'a' el atacaklar. AB konusunda Brüksel'e bir büro açıp oraya bir çalışan oturtarak ne derece 'AB yanlısı' olduklarını kanıtlayanlar belki şimdi ilk iş olarak Lefkoşa'da bir CHP Bürosu açarlar. Çünkü malum CHP 'Kıbrıs'ı peşkeş çekenler' olduğundan şüphelenmekte! Hadi AK Parti Hükümeti'ne güvenleri yok ama peki kendileri gibi Sosyalist Enternasyonal toplantılarına katılan KKTC'deki gerçekten 'Avrupalı tarzda sosyal demokrat olan' olduğundan eminim CTP'lilerden de mi şüphelenmekte acaba CHP?
Sosyalist Enternasyonal üyesi tüm partiler nezdinde 'CHP mi CTP mi sizler için sosyal demokrattır?' sorusuna verilecek cevaplarda 'ezici bir çoğunluğun' 'CTP' diyeceğinden kuşkum olmadığından CHP'nin bu tavrını Sosyalist Enternasyonal bünyesinde de ele alınması gereken bir sorun olarak görenler var olduğundan eminim! Sosyal demokrat Mehmet Ali Talat'ın Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını KKTC tarihinde belki en başarılı şekilde savunduğu bir süreçte Ankara'da Mehmet Ali Talat'ı, CTP'yi ve 'onların Kıbrıs'ı peşkeş çektiklerini' ima edercesine mecliste konu yapmak ve bunu Sosyalist Enternasyonal üyesi bir parti olarak organize etmek sanırım en çok Güney Kıbrıs'ta 'zamana oynayan' politikacıları çok mutlu edecektir. Sosyalist Enternasyonal'in de Türkiye'de Susurluk'tan iyi tanıdığımız bir 'Veli Küçük' isimli şahsın avukatlığına bile soyunabilen 'yoldaşların' şimdi de Kıbrıs'ta 'her iki taraf için' adil bir çözüm için çaba sarfeden 'yoldaşlara' yönelik Türkiye'de konudan habersiz insanları 'Kıbrıs elden gidecek ama CHP savunuyor' safsatası ile kışkırtmalarını 'nasıl değerlendirecek ?' çok merak ediyorum.
Evet her şey bitti ve aslında 'anti-demokratik işleyişi içinde bitip tükenen CHP' Kıbrıs'ı keşfetti.
Bugün aslında ben KKTC Ekonomi ve Turizm Bakanı'nın eski bir CDU milletvekili Türkiye dostu Michael Jung aracılığı ile iki günlüğüne davet ettiği 'Limburger Kreis' isimli yatırımcılar grubuna değinip hem sevincimi dile getirecek hem de sizi bilgilendirecektim. Her ne kadar CDU benim için 'andere Baustelle/başka bir şantiye de' olsa çok seviniyorum Almanya ve KKTC arasında atılan her adıma. Çünkü bir bütün olarak bakıldığında çok olumlu bu gelişme. Ama gelin görünki işte gene konumuz CHP olmak zorunda . CHP, bizi 'titretip kendimize döndürdü'. Korkmayın CHP olduğu sürece 'Türkiye hep tam bağımsızdır ve Kıbrıs'ta Türktür Türk kalacaktır'. Allah, Deniz Baykal'ı başımızdan eksik etmesin. Onsuz bir Türkiye ne olurdu? Düşünemiyorum bile!