AB Mutfağı'nı tanımadan izolasyon kırılmaz

Perşembe akşamı Aydınlık Yarınlar Hareketi'nin Lefkoşa'da Saray Otel'de gerçekleştirdikleri toplantıya konuşmacı olarak davet edilme şansımı değerlendirip

Perşembe akşamı Aydınlık Yarınlar Hareketi'nin Lefkoşa'da Saray Otel'de gerçekleştirdikleri toplantıya konuşmacı olarak davet edilme şansımı değerlendirip Kuzey Kıbrıslı bir sivil toplum örgütünü ve hangi nedenlerle ve de kimler tarafından bir araya geldiğini yakından tanıma olanağını buldum.

 

Bu toplantıda bir kez daha Türkiye ve Kıbrıs'ta 'AB'nin iç işleyişi' konusunda daha sık sohbetler etmemiz ve de özellikle 'AB Mutfağı'nın' yapısını daha iyi anlamamız gerektiğinin farkına vardım.

 

Kuzey Kıbrıs'ta da 'AB' konusunda özellikle sivil toplum ve üniversiteler alanında daha fazla tartışılması ve konuşulması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle bugün Girne Amerikan Üniversitesi'nin konuğu olarak öğrenciler ve öğretim üyeleri ile 'AB Mutfağı'nı' tartışabileceğim için çok sevinçliyim. Bu toplantının ikincisini 17 Aralık tarihinde tekrarlayacağız. Aynı konuyu 21 Aralık günü de DAÜ'de işleyeceğiz. Benim için değerli olan elbette subjektif olan 'deneyimlerimi' sunduğum bir ortamda herkesin katılımı ile 'AB'yi' oldukça objektif bir şekilde mercek altına almamız.

 

Örneğin acaba 'kaç kişi bazen adada el üstünde taşınan Brükselli bazı politikacıların kendi ulusal parti yapılanmaları içinde kimseyi ilgilendirmeyen' politik şahıslar olduğunu bilmekte? Ya da 'Almanya'da Brüksel'deki parlamentonun ulusal önem sırasında Bundestag (federal), Landtag (eyalet), Kreistag (il) ve Stadtparlament (kent) meclislerinden sonra geldiğini ve Alman kamuoyunun en fazla okuduğu günlük yerel gazetelerde hiç konu olmadığını' ancak buna karşın Belçika, Lüksemburg gibi ülkelerde ise bazen 'en önemli kurum' konumunda olması lobicilik alanında 'detayın' ne kadar önemli olduğunu çoğu kez dünyanın parasını 'sokağa atanların' da bilmediğini söylesem, ne dersiniz?

 

AB'de bir ülke için yapılan faaliyetlerde Brüksel'e verilen önemin çok daha fazlasını AB'nin başkentlerine göstermek gerektiğini bazen anlatmak oldukça güç olabiliyor. Ya da kendi ulusal hükümeti ve başbakanı için hiç bir şey ifade etmeyen '5 AP milletvekilini' 'şu ya da bu yöntem' ile kazanmak yanlış olmayabilir. Elbette bu da yapılmalı. Ancak aynı enerjinin iki ya da üç 'ufak AB' ülkesinin hükümet ve muhalefetlerini 'kazanmak' için sunulduğunda sonucun çok daha efektif olacağını bilseniz elinizdeki sınırlı olanaklarla ne yapardınız?

 

Bir de nedense 'AB'yi doğru tanımaksızın onu her derde deva sananlar' 'kirli bizim temiz AB'ye ihtiyacımız var' derken verdikleri örneklerin bir çoğunun bazı AB ülkelerinde de günlük yaşamın sorunları olduğunu bilseler 'ne diyecekler?'çok merak ederim. Oysa AB ve biz AB'li politikacılar her gün AB içinde 'temizlik, şeffaflık' kavgası vermek zorundayız. Elbette eğer hedef 'ülkedeki kirlilik düzeyini AB düzeyine çıkartmak' olursa bu yanlış değil.

 

AB Komisyonu da kimilerinin çok abarttığı bir kurum. Acaba kaç kişi 'büyük ulusal devletlerin Brüksel temsilciliklerinin sadece ve sadece komisyon tarafından günlük pratiğe yabancı bir şekilde kaleme alınan karar tasarılarını değiştirmek için nasıl bir enerji harcadıklarını' bilmekte ? Brüksel'deki bürokratları kontrol etmekle yükümlü ulusal devlet bürokratlarıyla konuşmasını tavsiye ederim merak edenlerin. Ya da bazen Avrupa Parlamentosu'nda komisyonlarda tartışılan farklı, farkı milletvekili isimleri altında sunulan çoğu metnin aslında sadece komisyon sekreterliği tarafından kaleme alınan raporlar olduğunu bilseydiniz raporları değerlendirişiniz daha gerçekçi olmaz mıydı?

 

İşte bu nedenle 'AB Mutfağı'nı' çok iyi tanımak ve o mutfakta 'pişene'  ustaca ve vaktinde müdahale etmesini başarmak zorundayız.

Bu haber 392 defa okunmuştur

:

:

:

: