Nupelda KARABUĞDAY
Mehmet Birinci ve Alev Tuğberk, AP milletvekilliği adaylığına katılma sebeplerini anlattı
Kıbrıs Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Mehmet Birinci ve Eğitimci Alev Tuğberk, Avrupa Parlamentosu Milletvekilliği sürecine gitme sebeplerini anlattı. Önceleri siyasete başlama niyetinin olmadığını söyleyen Eğitimci Alev Tuğberk, tüm çalışmalarının toplumlar arasındaki yakınlaşma, uzlaşı ve diyalog yönünde olduğunu söyledi. Şuan hiçbir parti ile bir bağı olmadığını söyleyen Tuğberk, “Özgürlükçü, demokrat, sosyalist, herkese söz hakkı deniliyor siyaset içerisinde ancak ayak oyunları yapılıyor. Sadece bir partiyi hedef göstermiyorum genel siyaset durumu böyle” dedi. Kıbrıs Sosyalist Partisi (KSP) Genel Sekreteri Mehmet Birinci ise öncelik hedeflerinin emekçi ve işçi sınıfının refahı olduğuna vurgu yaparak, AP seçimlerine katılan adayları her iki tarafın meclis ve egemen kurumlarından teşvik gelmediğini söyledi. Birinci, “Bazı sendikalar teşvik etmiştir ancak resmi devlet kuruluşlarından ve meclis partilerinden hiçbir destek olmadığı gibi engel de olmuştur” dedi. Ada TV’de Ada Gündemi Programı’na katılan adaylar, sözlerinin devamında şunları kaydetti…
EĞİTİMCİ ALEV TUĞBERK: ‘SİYASET DOĞAMA AYKIRI’
“Benim siyasete başlama niyetim yoktu. Geçen yaz bu zamanlardı otururken evde bir telefon geldi CTP-BG’den yetkili kontenjan adayı teklifi etti. Partinin sempatizanıydım, seve seve hizmet ederim dedim, kabul ettim. Öyle başladı siyaset yaşamı. Ama bir daha herhalde aday girmem hiçbir siyasal partiden. Keşke aday olmasaydım. Eleştirir gibi de olmak istemiyorum bir siyasi partiyi ancak benim kişiliğime ters. Ben kalıp içine girip, onu söyle bunu söyleme tarzında bir takım kişiler arasında ayrımcılığın yapıldığı, parti içinde bölünmeler gibi ortamlara benim doğam aykırıdır. Benim özgür olmam lazım. Geçen seneki genel seçimlerde ilk haftalarında geri çekilmek istedim. Politika buysa ben yapamam dedim, ama eşim yakışmaz sonuna kadar süreci götür dedi. O’nu dinledim. Bana kalsaydı, zincirlerimi kırar alır çantamı giderdim ve o iş biterdi. Bana göre değil siyaset. Özgürlükçü, demokrat, sosyalist, herkese söz hakkı deniliyor siyaset içerisinde ancak ayak oyunları yapılıyor. Sadece bir partiyi hedef göstermiyorum genel siyaset durumu böyle. Benim şuan hiçbir parti ile bağlantım yok, üyeliğim de yok. Bir sempatizanlığım vardı o da geçmiş zamanda.
‘BÖLÜNME KONUSUNDA UYARILMADIM’
Ben parmağımın arkasına saklanamayacağım için politika yapamam. Doğru bildiğimi söylerim. Parti politikamıza aykırıdır ters oldu kısıtlamalarına giremem ben. Biz kendimize göre ne yazık ki farklı bir yapı geliştirdik. Biraz sonra geleceğim neden AP’ye aday olma sebebim kısır döngüden kurtulabilmek ve tutum ve davranışlarımızı daha demokratik hale getirebilmek. Örneğin sosyalist bir partide bölünme olmaması lazım. Madem bölünme vardı neden uyarmadınız beni dedim. Bunlar her zaman olur deniliyor ama bunlar yanlıştır. Bunların hiçbir zaman olmaması lazım, özellikle sosyalist bir partide. Kavramlar ciddi, demokrasiden bahsediliyor. İçeride arkadan hançerleme, o bunun adamı, bu o tarafa gitmez, birbirlerine selam vermezler, karşı gruptan birine selam vermeleri durumunda dışlanma psikolojiniz var, bu olmaması gerekir.
‘ÖNCEKİ KARŞIMDAKİNİN SORUNLARINI ANLARIM’
BM kararları var, tanınmışlık yok, ne olacak bu Kıbrıs Türkü’nün hali? Ben de dedim ki AP seçimleri bir kapı olabilir Kıbrıs Türkü’ne. Sıkıntılarımızı anlatabiliriz dedik, gençlerimizin sorunlarını, ekonomiyi konuşuruz dedik. Gördüğüm için bu sıkışmışlığı, bu çaresizliği aday oldum. Bir şeyler yapmamız lazım. Kendi çapımda sorumlu bir vatandaş hissettim kendimi. Biz eleştirilerimizi de insan haklarına saygılı bir şekilde yapıyoruz. Eşitlik de temel unsurdur. Toplumsal çıkarımız neyse onun üzerine gitmek gerekiyor. Gençlerin sorunları, ekonomi, genel sorunlarımız konusunda. Bir noktada buluşabiliriz bu konuda. Kıbrıslı Rumlarla da bu konsensüsü sağlayabiliriz. Benim hayalimdeki barışa giderken, önceki karşımdakinin korkularını anlarım. Önce karşımdakinin sorunlarını anlarım ve onları çözmeye çalışırım, kendi yaklaşımımla. Ama kendi sorunlarımı da anlatırım. Derim ki benim korkularım ve çekincelerim bunlar, sen bunları gider ben de onları gidereyim. Birçok doğru vardır, bir tek doğru olamaz. Bizim için önemli olan en iyi doğruyu bulmak. Ya da en az ödün vereceğimiz, karşımızdakine saygı duyarak en iyi doğruyu bulalım. Sonuçta hep birlikte yaşamak zorundayız bu dünyada. Bu ülkeyi de bu dünyayı da paylaşmak zorundayız. İnsanız günün sonunda. Hep birlikte hepimiz eşitiz, birlikte hoşgörü ile yaşamak zorundayız. “
KSP GENEL SEKRETERİ MEHMET BİRİNCİ: ‘EMEKÇİ SINIFIN YANINDAYIZ’
“Kıbrıs Sosyalist Partisi’ni kurduğumuzdan itibaren bugüne kadar sadece KKTC’deki seçimlere katılma şansımız oldu. 1960 Anayasası çerçevesinde yer alan bütün seçimler ayrılıkçı anlayışla düzenlendiğinden Türkler ve Rumlar ayrı ayrı oy veriyorlardı. Güney Kıbrıs’ta yaşayan Kıbrıslı Türk’ün seçme seçilme hakkı kazanması için İbrahim Aziz arkadaşımız mücadele vermişti. Bunu kazandı, hak tanındı Kıbrıslı Türklere. Adanın kuzeyinde mahsur olarak yaşayan Rumlar ve Maronitler, Güney’e geçip bu oylarını kullanabiliyordu. Genelde sadece AP seçimleri değil Güney Kıbrıs’ın seçimlerinde de oy kullanabiliyorlar. Geçen AP seçimlerinde ilk defa Güney’de yerleşmiş olan Kıbrıslı Türklere bu hak tanındı. Böyle olunca bizim partimiz için fırsat oldu. Biz sosyalist bir partiyiz, amacımız Kıbrıs Türk toplumu değildir biz sınıf mücadelesi çerçevesi içinde olayları ele alan partiyiz. Bizi ilgilendiren toplum içindeki işçi ve emekçi sınıflarıdır. Tüm dünya çapında büyük bir mücadele var, bir yanda emperyalistler diğer yanda emekçiler. Kıbrıs çapında işçi sınıfının çıkarlarını savunuyoruz. Bu çerçevede tanınmış olan bu fırsatı değerlendirmek istedik. İlk defa bütün Kıbrıslıların oy kullanacağı bir seçim söz konusu. Kendimizi Güney Kıbrıs’taki emekçilere de tanıtmak istedik.
‘TOPLUM ARTIK BASKILARA BAŞKALDIRIYOR’
Seçimlere katılan adayları teşvik etmek için mecliste temsil edilen parti ve her iki taraftaki egemen kurumlardan destek gelmemiştir. Bazı sendikalar teşvik etmiştir ancak resmi devlet kuruluşlarından ve meclis partilerinden hiçbir destek olmadığı gibi engel de olmuştur. KKTC hükümeti, KKTC yasaları çerçevesinde engel olmaya çalışmadı ama insanımızı manevi baskı altına alarak sürekli bu seçimlere katılanların toplumu temsil etmediğini ve toplumun siyasi statüsünü azınlığa çevirmek suretiyle geriletecekleri iddialarıyla çok ciddi bir psikolojik baskı yaptı. Bizim toplumumuz da bu tür baskılara çok açıktır. Ancak son zamanlarda bir başkaldırı içerisine girdi toplum.”