Nihayet al-ver zamanı geldi(mi?)

Şaka gibi… Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum mevkidaşıNikosAnastasiades BM Genel Sekreteri’nn yeni Kıbrıs Özel Danışmanı EspenBarthEide ile yedikleri ilk yemeğin ürünü adada ve adada çözümü gözleyen uluslar arası izleyiciler arasında “Bu kez olacak galiba” beklentisine yol açtı.

Şaka gibi… Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum mevkidaşıNikosAnastasiades BM Genel Sekreteri’nn yeni Kıbrıs Özel Danışmanı EspenBarthEide ile yedikleri ilk yemeğin ürünü adada ve adada çözümü gözleyen uluslar arası izleyiciler arasında “Bu kez olacak galiba” beklentisine yol açtı.
Herkes unuttu neredeyse. Sanki “Derviş Eroğlu ile görüşmek nafile, Ankara ile görüşerek çözüm bulabiliriz ancak” diyen NikosAnastasiades’in sözlerini. Ya da “Rum tarafında istek yok, ne desek Anastasiades bir sebep bulup reddediyor. Bir yere varılmaz bu adamla, görüşmeler tokandı ama ilk kalkan biz olmayacağız” sözlerini gerek Kıbrıs Türk tarafının, gerekse Ankara’nın.
Daha bir gün önce Başbakan Ahmet Davutoğlu, çok değil birkaç hafta önce de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeydiler.
Ne dediler?
Erdoğan daha sert, Davutoğlu biraz daha yumuşak bir üslupla dediler ki “Sabrımız sonsuz değil. Kıbrıs görüşmelerinde bir adım önde olacağız dedik ama,bu yol tek başına yürünmez, bila nihayet Rumların gönlü olmasını bekleyecek değiliz. Ya federasyon olur, çözüm olur, ya da Rumlar inat eder, görüşmeler başarısız olur, herkes takar sepetini koluna düşer kendi yoluna, iki devletli çözüm olur…”
Dediler mi başka bir şey? Dediler doğrusu. Fırça attılar kuzey Kıbrıs’ın iktidarı ve muhalefetine, “Beyler, sürümeyin şu ayaklarınızı… Demografi değişiyor diye bağrışmayın. Adanın Türk geleceği için vatandaşlıkları artırmanız lazım.”
Bakmayın bizimkiler etrafta kimse yokken esip gürlediklerine, huzurda tık diyemediler, başlarını eğip kapı kulu gibi kollarını önlerinde kavuşturup, huşu içinde dinlediler.
Olmaz beyler… Olamaz…
Doğal süreç içinde vatandaşlık reddedilebilecek bir husus değil. İnsanlar şu veya bu nedenle adaya gelmişler, yıllarını orada harcamışlar, kendilerine bir yaşam kurmuşlar ise, vatandaşlık elbette ki hakları. Ama, emirle, dayatmayla, listeler verilerek vatandaşlık olmaz. Ver vatandaşlığı al parayı metodunu Malta bile yapamadı, halk ayaklandı, “satılık değil vatandaşlık” dedi.
KKTC’de sanki ölü toprağı örtülmüş iktidarına, muhalefetine… Hatta suskun basın sayesinde kamuoyuna… Demografiyi değiştirmek maksatlı vatandaşlıkla oynamak hele bizim gibi “ateş kes” aşamasında kalıp, barış anlaşması yapamayan durumlarda açık bir “Savaş suçu” oluşturur, uyarırım. “Şu dedi de yaptık” falan çözüm değil, kimseyi kurtarmaz, bu duruma evet diyenlerin hepsi bu suçun ortağı olur.
Yapılan iş ne? Bir sayfalık açıklamada “al-ver sürecine geçiyoruz” ibaresini veya “uzlaşı aşamasına geldik” sözünü “Bir vereceğimizi verdik sadece alabiliriz, bizim de ödün vereceğimiz anlamına gelebilecek ifadeyi ben muhalefete anlatamam” gerekçesiyle reddettiği Anastasiades’in nedense saklanıyor, açıklanmıyor. Niye “Gerçek görüşme aşaması” başlıyor denildi. Şimdiye kadarki görüşmeler “şaka” mı idi.
Bir yere geldiğimiz falan yok. Yeni aşama hiç yok. En azından şimdilik, Rum tarafında çözüme yönelik bir kımıldama yok. Eide’nin yaptığı BM Genel Kurulu için New York’a gidecek Anastasiades’e orada baskı altına girmeden rahatça palavra sallama imkanı sağlamak. Bu iş tam da denildiği gibi “ölü doğum.”

* * *

Mutluyuz da…

İslami terörist IŞIL örgütü elindeki 49 Türk ve Musul Türk konsolosluğu elemanları nihayet serbest.
Güya Türkiye hiçbir şey vermemiş, zırnık bile koklatmamış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Takas olduysa ne olacak, nihayette Konsolosumuz ve rehineler serbest, ben ona bakarım” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri ısrarla “ne para, ne söz ne de herhangi bir taviz verdik. Kurşun da atılmadı. Konuşarak ikna ettik, kazasız belasız aldık rehineleri Türkiye’ye getirdik. Emeği geçen tüm isimsiz kahramanlara tebrikler” demekte ısrar ediyor.
Aklıma Şehrazat ve Bin bir Gece Masalları geliyor.
Kim kimi öptü, niye öptü. Kelleyi kim kurtardı. Kelleyi kurtaralım derken kim kime ne yaptı.
Yahu, boş ver gitsin. 46 vatandaşımız ve konsolosluğumuzda çalışan üç diğer kişi kurtarıldı ya, serbestler ya, kelerleri uçmayacak ya… Gerisi hikaye!
Öyle diyeceğim de, takılıyor kafama…
Başbakan mı doğru söylüyor, cumhurbaşkanı mı? Kim yalan söylüyor bize? Veya, doğruyu söyleyen var mı acaba?
Bu haber 1886 defa okunmuştur
  • LONDRALI  UK - 22.09.2014 40 SENEDEN SONRA KIBRISTA AL VER ZAMANI BASLASIN . KUZEYDEN ALIN GOLOGAS BULLEZI >>)) ACIN VERIN BIZE MAGUSA LIMANINI !! KUZEYDEN ALIN GABAGI >>)) ACIN VERIN BIZE ERCAN HAVA LIMANINI . KUZEYDEN ALIN HIYARCIKLARI >> KALDIRIN KUZEYDEKI BUTUN AMBARGOLARI . AL VER BITMISTIR . BARIS VE ANLASMA BUTUN KIBRISLILARA HAYIRLI VE UGURLU OLSUN .

:

:

:

: