Devlet Halk Dansları Topluluğu

OLDU DA BİTTİ MAŞALLAH… Kültür Dairesine bağlı Halk Dansları Topluluğunun hazırlayıp sunduğu oyunu 16 Aralık Salı gecesi keyifle izledim gerçekten… Çok yoğun bir günüm olmasına rağmen söz verdiğim için gittim. İyi ki gitmişim…

OLDU DA BİTTİ MAŞALLAH…
Kültür Dairesine bağlı Halk Dansları Topluluğunun hazırlayıp sunduğu oyunu 16 Aralık Salı gecesi keyifle izledim gerçekten… Çok yoğun bir günüm olmasına rağmen söz verdiğim için gittim. İyi ki gitmişim…
Geleneklerimizin özellikle çocuklarımız ve gençlerimiz tarafından iyice ve doğru öğrenilmesinden yanayım.
Oyun yazarı: MEHMET LEVENT
Sevgili arkadaşım, şair ve yazar dostum Mehmet Levent, o kadar doğal, o kadar güzel sahneye uygulanır hale getirmiş ki, elleri dert görmesin. Emeklerin sonsuz teşekkürler…
Yönetmen: SERHAT KOZOĞLU
İçten ilgisi, her zaman güler yüzü ile topluma hizmet veren sevgili Kozoğlu’na bize bu güzel geceyi yaşattığı için teşekkür ediyoruz…
Gelelim DEVLET HALK DANSLARInın genç ekibine… Yirmi beş kişilik ekip tek kelimeyle harikaydı. Bir buçuk saat süren gösteri sırasında yüzlerinden tebessümün eksilmediği gençler… İyi ki varsınız… Çok güzel bir gece geçirttiniz bize…

Umarım gelecek zamanlarda sayenizde yeni gençler yetişir, sizler gibi…Devlet Halk Dansları Topluluğunun bir de TİYATRO BÖLÜMÜ var. Açıkçası çok şaşırdım ve çok sevindim.
İpek AFACAN- Kader HAFIZ – Nevzat GÖKÇE – Hüseyin KOCADAL – İsmail BÜKE – Keriman ÖZGÜLER VAİZ – Kuzey VAİZ’in oyunları ile kendimizden geçtik…

Bence bu gösteri, mutlaka okulların salonlarında on defa, yüz defa oynanmalı… Çocuklarımız gelenek ve göreneklerini kuşlaktan dolma değil, sahnede izlesinler ve unutmasınlar…
Gelelim MÜZİSYENLERE…
Ayhan DÖLEN – Sevay KALKAN – Coygun YAĞIZ – Erdal ILICA – Mesut AYAR…
Kıbrıs Türkülerini öyle coşkuyla çalıp söylediler ki… Gecenin bitiminde bildiklerini yeni nesle aktarıp aktarmadıklarını sordum… Ne yazık ki bakanlık, yeni yetişen gençlerin, bu ustalardan öğrenmesine GEREK OLMADIĞINI düşünüyormuş… Bakar mısınız? Ne saçma… Bunlar, çalamaz hale geldiklerinde bu ezgileri ne çalan ne de söyleyen kalmayacak…
Kültür Dairesi Müdürü Sevgili Nilay TUNÇALP de beni hiç yalnız bırakmadı. Gösteri sonrasında fotoğraflar çektik. Hoş bir geceydi. Geceye emek veren herkese, hatta izlemeye gelen konuklara da teşekkür ediyorum. Emeğe gösterdikleri saygıdan ötürü…
DOLAMA DOLAMAYI
Dolama dolamayı
Getirin bağlamayı
Kimden alışdın yavrum
Bu göbek sallamayı

Aman aman elinden
Sarsam ince belinden
Öpsem dudu dilinden

İki civan oyunda
Elma tüter goynunda
Ne güzel oyun oynarlar
Cingane var soyunda

Aman aman o kollar
Adamı derde korlar
Senin için bir tanem
Beni zindana korlar

ÇOCUKLAR…
Çocuklarını gösteriye getiren anne ve babaları kutlamak istiyorum. Ön sıralara oturup şen kahkahalarla oyunu seyreden çocuklar görülmeye değerdi… Zaman zaman büyük bir ciddiyetle oyunu izlediler… Çocuk yaşlarda bu tür sanat etkinliklerine alıştırılmalılar zaten…

BEŞPARMAK DAĞI SIRA
Beşparmak dağı sıra
Ot sarılmış mısıra
Ben gurbete düşeli
Ayşemi kimler sara

(Bağlantı)
Gülemedim ben nidem a yarim
Sevilmedim ben niye a cicim
Güzel Ayşemi eller almış
Kime varıp ne diyem a canım

Yol boyu servi dolu
Çaya gider bir kolu
Dün bir güzeli gördüm
Yare benzerdi boyu

Bağlantı

Gönyeli'de çınar yok
Yaz kış akan pınar yok
Bin türlü derde düştüm
Halimi hiç soran yok

Mehmet Levent’in Özgeçmişi…
MEHMET LEVENT

Onu ne zaman tanıdığımı hatırlamaya çalışıyorum… Kıbrıs gazetesinde köşe yazarlığımın/bana göre nedensiz/ sona erdiği dönemdi. Mehmet Levent’i sergilerden, şiir akşamlarından bir de o zamanki adıyla Avrupa Gazetesi’nden tanıyordum. Bir gün ziyaretine gittim. Artık Kıbrıs gazetesinin yazılarımı basmadığını anlattım. Zaten şiirlerimi, gazetenin sanat köşesinde sık sık yayınlıyordu. Neden olmasın, dedi. Kıbrıs Gazetesinde “ Yaşama Sevinci” köşem Avrupa Gazetesinde “ Yaşam” adıyla yayınlanmaya başladı. Yıl 1998… Çanakkale’de kaldığım iki yıl boyunca da tüm iletişim olanaksızlıklarına rağmen köşe yazılarım sürdü.

Mehmet Levent, yazılarındaki cesur, korkusuz başkaldıran edasını kişiliğine yansıtmamıştır. Sanki o yönünü de ağabeyi Şener Levent gösterir. O, her zaman sakin, beyefendi kişiliği ile iyi bir dinleyendir. Naziktir, sorulmadıkça bir şeylere karışmaz. Sanırım yazı anlatım ona daha uygundur.

1946 yılında Lefkoşa’da doğar. İlk, orta, lise eğitimini burada tamamlar. Gazeteciliğe de bu kentte “ Akın” ile başlar. Ardından 1965- 1070 yılları arasında yayınlanan “ Öğrencinin Sesi” gazetesini kurar ve yönetir.
Mehmet Levent, daha İngiliz döneminde haksızlıklara isyan eder şiirleriyle…

“ 1571’den Günümüze Kıbrıs Türkünün Ulusal Mücadelesi” konulu oratoryo metni yazma yarışması birinciliğini de alır.

Ülkenin her anlamdaki bağımsızlığını bugün de yürekten ister, yılmadan bekler M. Levent… O yıllarda, 1964 Erenköy Direnişi gerçekleşir. 500 kadar Kıbrıslı genç, bölge halkıyla birlikte Rum ve Yunanlılara amansızca direnir. Bu direniş, pek çok kalemde yankı bulur: Oktay Öksüzoğlu, İlteriş Yemenicioğlu, Hüseyin Laptalı, Mehmet Levent gibi…

1979 yılında Folklor Araştırmaları ve Eğitim Merkezinde görev alır Mehmet Levent… O yıllarda da insana, vatana ve doğaya ait çok güzel şiirler kaleme alır.


Mehmet Levent’in ilk kitabı “ Sensizlik, 1963” tarihini taşır. Ardından “ Erenköy Mektubu”, “ Bir Uçtan Bir Uca”, “ İçimdeki Sen” , “ Barış Harekatı” , “ Talasemia Çiçekleri Açmasın” gelir.

1986 da kitabın ikinci baskısı yapılırken “Duy Acının Sesini” gelir. 1963 yıllarının yüreklerden kopan haykırışı, acısı dile gelir. Savaş her yerde savaştır. İnsana Kosova’yı, Bosna’yı da hatırlatır… Duyarlı yürek, acılara dayanamaz, haykırır… Aslında, üstüne ölü toprağı serpilmiş İNSANı uyandırmaya çalışır. Varsa, kalmışsa eğer, vicdanlara seslenir…

“ DUY ACININ SESİNİ, 1986)

Ortaya LEFKOŞA BENİ DUYUYOR MUSUN? Çıkar. Hasretine çok çok 10 gün dayanırım dediği Lefkoşa sevdalısıdır o…

( BU VATAN BİZİM, 1997)

M. Levent’in kendisinin bile unuttuğu pek çok ödülü vardır. Bunlardan bir tanesi de YUNUS GİBİ… şiiridir. 1986’da Milli Eğitim Bakanlığının açtığı “ Yunus Emre Sevgi Yılı” konulu şiir yarışmasında da birincilik alır. 9 dörtlükten oluşan şiirden sadece iki dörtlük alabiliyorum…
Şiiri her şair farklı tanımlar.

Vatan, toplum, insanlık, özgürlük, adalet adına durmadan dizeller sıralayan bu duyarlı yürek, SEVDA dendi mi bir başka atar. 1999 yılında çıkan “ BENİ GÖKKUŞAĞININ ALTINDA BEKLE” kitabındaki tüm şiirler aşk üstünedir. Zaten kapağında da AŞK ŞARKILARI yazar.

Yıl 1999… Kitabı açıyorum. Sevgili arkadaşım şöyle yazmış. “ Hep yüreğinin götürdüğü yere giden sevgi ve güzellik perisi, şair Ayşe Tural’a…”
Kitabı gelişigüzel açıyorum. Sayfa 28… Bu şiir çıkıyor.

1987 yılında Folklorik Skeçler isimli kitabı yayınlanır. Kuruluşundan bu yana içinde olduğu gazetesi AVRUPA ( AFRİKA) da köşe yazarlığını sürdüren yazarın öykü çalışmaları da vardır. Ama o zor olan şiiri seçmiştir.
Son kitabı, gazetedeki yazılarından seçki olarak hazırlanmış. “ GÜZEL GÜNLER HANGİ TAŞIN ALTINDADIR ” adını taşıyor.


PORTAKALA ATIŞALIM
Portakal atışalım
Beraber kapışalım
Sen ordan gel ben burdan
Kıbrıs'ta buluşalım

Kıbrısın meyvasını
Güzellerin hasını
O kız benim olacak
Ben gördüm rüyasını

Portakal soyulur mu
Tadına doyulur mu
Bir kerecik sarmayla
Kolların yorulur mu

Kıbrısın meyvasını
Güzellerin hasını
O kız benim olacak
Ben gördüm rüyasını

Portakalın irisi
Evde yoktur birisi
Gel yarim sarılalım
Getirsinler polisi

Kıbrısın meyvasını
Güzellerin hasını
O kız benim olacak
Ben gördüm rüyasını


BUKET ÖZATAY
Fotoğraf sanatçısı Buket ÖZATAY da FAS seyahatinde çektiği yüzlerce kareden seçtiklerini … VAKFI!nda açtığı sergi ile bizimle paylaştı… İşin en güzel yanı açılışta çocukların da bulunmasıydı…
Buket ÖZATAY’ı Lefkoşa Türk Maarif Kolejinde okutmuş olmam ona daha sıcak yaklaşmama da neden olur, ister istemez… Başarılarından gurur duyarım, diğer öğrencilerimle olduğu gibi…
Üniversite eğitimini KANSAS’ta tamamlayan Buket, ADA’ya dönüşte babasının yıllarını verdiği fotoğrafçı dükkanına biraz isteksizce başlar. Sonra fotoğraf onda TUTKU’ya dönüşür… Yılda en az iki ülkeye gider ve orada yaşayanları objektifiyle adeta mercek altına alır…
Sanat ona tutkuyla, özveriyle bağlanırsanız size güzel meyvelerle döner. Elbette bugün, çeşitli ödülleri, onurlandırıldığı başarılı çalışmaları onu daha yukarılara taşıyacaktır… Başarılarının devamını dilerim kızım…
Bu haber 3137 defa okunmuştur

:

:

:

: