AYŞE TURAL /İpek Denizli Karagöz ile röportaj…
Bu hafta sayfamı Kıbrıs’ın genç resim sanatçısına ayırdım… Kendini ülke sanatının tanıtılmasına adamış olan ve sanat elçiliği yapan bir isim İpek Denizli Karagöz… Halen OĞUZ VELİ ORTAOKULUNDA resim öğretmenliği görevini de başarıyla sürdürmektedir….
- Kendinizi nasıl tanıtırsınız sevgili İPEK?
Sanatın tüm insanların yaşamında ekmek gibi, su gibi, hava gibi önemini her hücresinde hissediyorum. Çocukluğumdan beri bir oyun olarak sanat yaşamıma girdi. Halen bu çocukluk oyunumu sürdürüyorum.
- Sanatı etkileyen faktörler sizce nelerdir?
Geçmişin belleği, coğrafi koşullar ve biriktirdiğiniz anılar sanat dilinizi direk olarak etkilemektedir. İç sesini duymayan başladığınız an üretim çarkları işlemeye başlıyor. Hep birlik olabilmek istedim, üretirken ve bunları paylaşırken…
Yeri geldi sert dille eleştirildim, yeri geldiği zaman yeterince profesyonel bulunmadım, yeri geldi alkış sesleri oldukça yüksekti. Ama amacım bu kadar kokuşan ve bozulan olgularda doğallığı kaybetmemekti.
- Sanat sizi derinden etkiliyor… Neler hissediyorsunuz?
Doğal kalırken mekanikleşen yaşamlarımızda organikliği korumak için kolları sıvayarak mücadele vermek… Hayat mücadele değil mi zaten? Renkler, dokular, hisler, korkular, varolmak ve yok olmak ve tekrardan var olmak tanıklık etmeye çalıştı tuvallerimde…
- Sanatı oyun gibi kabul ediyorsunuz…
Akdeniz’in berrak sularında her türlü oyunlar oynanırken küçücük adam da, ben o hep çocukluğumdan kalma oyunu, sanat oyunumu oynadım inadına inadına…
Buradan hiç bir şey olmaz diye düşünülürken ne kadar da çok olunabileceğini emek vererek görüp algıladım.
- Pek çok sergiye katıldınız yurt içi ve yurt dışı… Değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Ülke içerisinde çok çeşitli sergiler, karma sergiler, kişisel sergiler, çocuklarla projeler, gençlerle projeler, derneklerle yapılan çalışmalar, sanat eğitimciliği boyutumla süreçler devam etmekte ve her birisi yeni yeni kapıları aralamaktadır. Ülkenin resim sanatının yurtdışında da tanıtılması için çırpındıkça çırpınmak da sanırım bu sanat oyununun en büyük kuralıdır.
- Sırasıyla anlatabilir misiniz?
Kuzey Kıbrıs’ta katıldığım birçok çalışma sonrası Güney Kıbrıs’ta Ay varvara köyünde düzenlenen Uluslararası Resim Heykel Sempozyumu ile 2005 yılında çalışmalar giderek yoğunlaşmıştır. Ardından “Bir Damla Renk” eşim ve meslektaşım Ahmet Erman Karagöz ile birlikte Saçaklı Ev Lefkoşa ‘da açılan sergi ile sorgulama süreci devam etmiştir.
Ülke içerisinde devam eden tüm sergilerin içerisinde bir misyon daha edinilmiştir. Mağusa Kültür Derneği ile işbirliği içerisinde Kuzey Kıbrıs’ta ilk Yaşayan Heykeller performansını Ersel Ernur ile gerçekleştirmiştir. Daha sonra çeşitli zamanlarda bu performanslar tekrarlanmıştır.
- Gelelim MISIR’daki serginize…
2013 yılının Aralık ayında bu kez İpek Denizli Karagöz Mısır’ın Sharm El-Sheikh kentinde düzenlenen Ostraka Uluslar arası Resim ve Heykel Sempozyumuna katılım göstererek ülkenin resim sanatını, kendini tanıma ve pek çok ülkeden gelen sanatçıların anlayışları ile birlikte olma kazanımını elde etmiştir.
- Zühre Özkaraman’ın düzenlediği Uluslar arası Sanat Sempozyumunun bir bölümüne ben de katıldım… Sanatçıları tanıma fırsatım oldu. Biraz bilgi alabilir miyim?
Evet… Kuzey Kıbrıs’ta Zühre Özkaraman’ın düzenlediği Uluslar arası Sanat Sempozyumuna katıldım. Sınırları, boş alanların bina kütleleriyle kaplanıp, mekanikleşmeyi fakat her şeye inat tüm insanların renkler mozaği ile var olmayı sürdürdüğünü aktarma tüneli içerisine girdim.
- Hindistan’dan davet aldınız… Onunla ilgili kısa bir yorum alabilir miyim?
Mısır sonrası oradaki çalışmalarının ilgi çekmesi üzerine Kuzey Kıbrıs’tan çok uzak bir ülkeye neredeyse dünyanın öteki ucuna Hindistan ‘a davet edildim.
Kalanirvana Sanat Galerisi Direktörü Ashis Pahi ve Hindistan kültür ve turizm bakanlığının davetlisi olarak geçtiğimiz Şubat ayında 10gün boyunca Kalanirvana Uluslar arası Sanat Sempozyumuna katılım göstermiş olmak, oralara ülkesini ve sanatını aktarmanın haklı gururunu yaşadım. Tüm dünya ülkelerinden sadece sekiz sanatçının seçilmiş olması ve Hindistan’ın çeşitli bölgelerinden de 10 sanatçı katkı koymuştur.
Uluslar arası bir SANAT AİLESİ oluşturma düşüncesi orada mı doğdu?
Uluslararası bir sanat ailesi oluşturulabileceğini hissetmek renklerin, sanat dilinin birbirini anlama diline dönüşümünü güçlendirmiştir. Daha sonraları ülke içerisinde izlenimleri ve paylaşımın güzelliğini tekrar tekrar vurgulamıştır.
- Kadın sanatçılar buluşması fikri nasıl doğdu?
Tüm güçlükler ve gelen tüm eleştirilere rağmen I.Uluslararası Kadın Sanatçılar Buluşması moderatörlüğünü üstlenerek 30 kadın sanatçının Kıbrıs’ı tanımasını, kadın ve sanat konularının irdelenebilecek bir ortamın zeminini kurdurmuştur.
- YUNANİSTAN’dan bir davet aldınız.. Onu biraz açalım mı?
-
Daha ötesine geçecek olursak Yunanistan’da Zervas Sanat Galerisi ve Unesco işbirliğinde düzenlenen “Patras Kültürlerarası Diyalaog Uluslar arası Resim Sempozyumuna” davetli olarak geçtiğimiz ağustos ayında pek çok farklı dilde konuşan sanatçılarla en güçlü dil olan sanat dilini kullanmayı bir kez daha başarmıştır.
- SLOVAKYA’da düzenlenen bir davete katıldınız… İzlenimleriniz neler oldu?
Slovakya’nın Snina Kentinde düzenlenen Andrej Smolak Galeri ve Asya Avrupa Sanat Örgütünün davetiyle eylül ve ekim ayının bir kısmını kapsayan süreçte Akademisyen ve sanatçılarla birlikte yoğun bir sempozyum ortamının içerisinde daha yer aldı. Tüm bu deneyimlerle dolu dolu sarılan ruhunun sanat eğitimi verdiği kişilerle zenginleştirmeyi başarmıştır.
- Ardından ÜRDÜN’deki bir etkinlikte yer aldınız…
-
Bugüne kadar yapmış olduğu tüm resimlerin eserlerin yaşamın dolu dolu geçtiği sanat ve oyun süreçinde en etkisi altına almış olan ise küçük bir grup olarak davet edildikleri Rowaq Al Balga Sanat Galerisi 2015 workshop’u Khaldoon Daoud ve Suha Daoud’un davetiyle katıldığı Ürdün’ün Amman kentinde gerçekleşmiştir. Bir haftalık süreci Kıbrıs’tan birlikte katıldığı Adi Atassi ve Sinem Ertaner ile katılmıştır.
- Bu toplantı diğerlerinden daha farklı anlamlar taşıyordu sizin için… Nelerdi onlar?
Birlikte uzun uzun yapılan derin soluklu sanat sohbetlerinin gerçekleştiği, film yönetmenlerinden tutun da oyun yazarlarına, siyasette en üst mertebede olan kişilerden tutunda şairlere, ressamlarla, koleksiyonerle yaşanılan bir haftalık süreçte Kıbrıs’ta bu ortamlarının artırılmasını nasıl sağlarım sorusunu tekrar tekrar sordurmuştur. İç sesin duyumunu yaşamış olmak ve üretim sürecini canlı performans şeklinde tamamlamış olmak atmosferin unutulmaz olarak belleğe düşmesinde etkin olmuştur.
- İPEK HANIM, ben son olarak sizinle bir anımı paylaşabilir miyim?
Şu anda görev yaptığınız okulunuza üç yıl önce davet edildiğimde, ben gelmeden öğrencilerinize dersinizde şiirlerimi dağıtmıştınız. Okudukları şiire göre duygularını kağıda resim olarak aktarmalarını istemiştiniz…
Ben söyleşiye başlamadan önce salondaki sergiyi birlikte gezmiştik. İlk kez böyle bir şeyle karşılaştığım için çok duygulanmıştım. Benim için çok anlamlı bir olaydı. Size çok teşekkür ederim.
- BU GÜZEL VE ANLAMLI RÖPORTAJ İÇİN SİZE TEŞEKKÜR EDER, SANAT YAŞAMINIZIN AYNI RENKLİLİK İÇİNDE SÜRMESİNİZ DİLERİM…