Çarşamba Günü sabahı bazı dostlarım beni aradı ve bundan sonra 'Star Kıbrıs'ta yazmayıp sadece Kıbrıs Postası'nda' yazacağımı okuduklarını belirttiler. Kimi kutladı. Kimi üzüldüğünü belirtti.
İlk önce belirtmekte fayda görüyorum. Kıbrıs Postası'ndaki dostlara da bildirdiğim gibi ben bir 'Internet-Medyası' olan Kıbrıs Postası'nda yazılarımın çıkmasını ve çok sayıda okurla buluşmasını sevinerek izlemekteyim. Bu nedenle geçmişte www.abhaber.com ya da günümüzde www.acikgazete.com gibi dostlarıma ait internet sitelerine yönelik olarak özel yazılar yazdığım oldu. Çok başarılı bulduğum ve takdir ettiğim bir çalışma olan Kıbrıs Postası'na da özel olarak yazacağım yazılarımla katkı vermeyi doğru buluyorum. 'Sadece orada yazacağım' haberi bir yanlış anlama nedeniyle gündeme geldiğinden zaten hemen düzeltildi. Bir gazetede yazmayacaksam elbette bu kararımı okurlarımla paylaşır ve bir 'veda yazısı' ile üzülerek de olsa kararımı uygularım. Böyle bir kararı verdiğimde önce okurlarımın haberi olacaktır.
Kuzey Kıbrıs oldukça önemli bir döneme girdi. 19 Nisan 2009 Pazar Günü gerçekleşecek olan Erken Seçim sadece bir parlamento seçimi olmayacak. O günün akşamı sandıklar açıldığında Kuzey Kıbrıslılar aslında geleceklerine yönelik kararı da vermiş olacaklar. 19 Nisan 2009 Pazar Günü 'CTP-ÖRP Koalisyonu'nun' devamı, yeni bir 'CTP-UBP' Büyük Koalisyon Hükümeti'nin ya da 'UBP-ÖRP Koalisyonu'nun' oluşturulması anlamına gelmeyecek. Yani sadece hükümetin tasdik olduğu ya da yeni bir koalisyon hükümetinin iktidara geldiği bir seçim olmaktan da öte bir seçim 19 Nisan 2009 Erken Seçimi.
19 Nisan 2009 Pazar Günü bu ülkenin AB tarafından desteklenen, Ankara Hükümeti'nin tam desteğine sahip ve Kuzey Kıbrıslılar tarafından da desteklendiğine inandığım kalıcı, adil ve güvenli bir çözüm yolunda verdiği mücadelenin de sınandığı gün olacak. İç Politika alanında örneğin elektrik ya da akaryakıt fiyatları söz konusu olduğunda tartışmalara neden olan konular olduğu açık. Ancak Kuzey Kıbrıs'ın çıkarları ve Dış Politika söz konusu olduğunda Ankara ve Lefkoşa arasındaki uyumun bozulmaması hayati derecede önem taşımakta.
29 Mart 2009 Pazar Günü Türkiye'de Ankara'nın elinin zayıflamaması nasıl KKTC'ye yararlı olacaksa, aynı şekilde 19 Nisan 2009 Pazar Günü sandıktan çıkacak bir sonuçla KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın elinin güçlenmesi de çok anlamlı olacaktır.
İşte böyle bir ortamda medyaya da sorumluluklar düşmekte. Gereksiz kavgalar içinde boğulup giden bir Kuzey Kıbrıs Medyası'nın aslında bu şekilde harcayacağı zamanı yok. Medya da bu ülkenin geleceğinin belirlenmesinde çok önemli bir rol oynamakta. Bu nedenle de taraf olma zorunluluğu var! AB standartlarında modern Türkiye'yi destekleyen bir anlayışa sahip medyanın Kıbrıs'ta Çözümü ve çözümden yana olacak olan oluşumları desteklemesinden daha doğal bir şey olamaz. Almanca biz buna 'Farbe bekennen (Rengine sahip çık)' diyoruz. Bence gün 'Farbe bekennen' günü.