Şehit Turgut Ortaokulu…

Kitabımın çıkışından bir hafta sonra gibi haberleşiyoruz okul müdürü Sevgili Cengiz Topel uzun ile…

Kitabımın çıkışından bir hafta sonra gibi haberleşiyoruz okul müdürü Sevgili Cengiz Topel uzun ile… Bir iki gün içinde bana dönüyorlar… Hemen program yapılıyor. Artık Güzelyurt yolu gözümde büyümüyor… Lefkoşa’dan sonra neredeyse 15 dakikalık bir yol… Elbette orada beni sevenlerin, bekleyenlerin olmasını bilmek bambaşka bir duygu…
Kapılarda karşılanıyorum. Müdürümüz benim memleketim Çanakkale’de… Okulda onun yokluğu belli olmuyor. Her şey programlandığı gibi yürüyor…
Kahvem geliyor… Kantinde hazırlanan şahane pilavuna ve demli bir çayla karnım doyuruluyor… Biraz kitap imzalıyorum… İşte salondayız…
HAYATI PAYLAŞIYORUZ…
ONLAR DA BEN DE İNANILMAZ MUTLUYUZ…
ZAMAN SU GİBİ AKIYOR…

AŞK ACITIR BAZEN...
Bir ayak sesiyle gelir usulca...
Çalar kapınızı...
Açarsınız...
Buyur edersiniz...
En güzel köşeye oturtursunuz...
Nedense bir türlü yerine yerleşemez...
Hatta eğreti durur...
Fazla gelir sevginiz...
Aşkınız bir BEDEN büyük gelir...
Taşıyamaz...
Yine de YÜREK sever bile bile...
Uğurlarsınız...
Gider...
Perde kapanır...
AŞK
Tüm teselli sözlerine karşılık
ACITIR bazen...
Çünkü onun adı
AŞKTIR.../Ayşe TURAL

İŞTE GENÇLERİN YORUMLARI…

Ayşe Hocam,
Sizi tanıyalı seneler oldu. Ben daha çocuktum o zaman… Siz, bu hayatta kendini çocuklara adamış ender bir insansınız. Sizi ilk gördüğümde ÖZEL
EĞİTİM MERKEZİnde konuşma yapıyordunuz. Sizi böylelikle tanıdım İyi ki sizi tanımışım.
Bugün de bir rastlantı sonucu okul kapısında karşılaştık. Ve mezun olduğum okulda, okuyan öğrencilerin arasına oturup sizi dinledim. Sizin anlattıklarınızdan kendi yolumu çizdim. O yolda dimdik yürüyorum… Her şey ve herkes adına size çok teşekkür ederim. / TUĞÇE TAYYAR

Ne olur!
yüreğimin baharına
kelepçeler takma
MÜEBBET olmasın aşkın...' / Ayşe TURAL
Benin düşüncelerim: Sizi gerçekten çok seviyorum. Çok iyi birisiniz. Ben de büyüyünce öğretmen olmak istiyorum ve aynı zamanda ŞİİR yazmak istiyorum. Bunun için çalışacağım. /

ASENA BALÇIKÖZÜ
Sizi, öncelikle çok sevdim. Sizi ne zaman görsem çok mutlu oluyorum. Size baktıkça sanki bir

MELEK görüyorum. / TALHA BEDİRHAN KARTAĞAÇ
Ayşe Hocam sizinle tanışmayı çok istiyordum. Kitaplarınızın hepsini okumak istiyorum. Sizi seviyorum. / NURGÜL TÜRKMEN – 8- D

Ben büyüyünce öğretmen olmak istiyorum. Sizi çok dikkatli dinledim. Hayalşlerimden asla vazgeçememem gerektiğini anladım. Sizi çok seviyorum. Size çok teşekkür ederim; bilmediklerimizi bize öğrettiğiniz için…/ ALİME İBRET

SEBEBİ VAR
ben seni seviyorsam
düşünüyorsam
özlüyorsam
bunun bir sebebi var...
ay ışıklım
düşünce sarmaşığım
ruhumu erguvana boyuyor
bakışların...
Ayşe TURAL

Ayşe Hocam, sizinle aynı ortamda olduğum için çok mutluyum. Sizden öğreneceğim çok şey var. Sizi çok seviyorum… / HÜNER KIZILKARA
Öncelikle şiirleriniz bana çok yardımcı oldu. Mesleğimi ve hayallerimi sayenizde daha doğru seçeceğim. Hayallerimden de asla vazgeçmeyeceğim. Bugün için size çok teşekkür ederiz. Sizi seviyorum… / ŞİFA
Yine çok güzel ve anlamlı konuştunuz. / FERİDE

UZKAFALI

Dünyayı sevmek, insanları sevmektir. Ben ve benim gibi insanlar dünyayı sevsin… / SUNA DİLİK

Ortaokuldan sonra Türkiye’de Astsubay okuluna gitmeyi düşünüyorum. / ATİİLLA EKER

Bu gün sizden çok şey öğrendim. Bundan sonra ben kendi yolumu bakıp okuyacağım. Çok iyi ve yardımsever bir insan olacağım. / CENNET YURDUSEV

Sizi takip etmezdim. Geçen defa geldiğinizde de yoktum ama artık hep kitaplarınızı okuyacağım. …

INSAN

insan
kendine baktıkça
küçülüyor sanki yavaş yavaş...
insan
kendine DOKUNDUKÇA
yaşlanıyor sanki ağır ağır...
insan
kendini dinledikçe
büyüyor sanki kocaman kocaman....

Ayşe TURAL


Ben ilerleyen zamanlarda, yani büyüdüğümde İngilizce Öğretmeni olmak istiyorum. Ben de sizin gibi, ilerde engelli çocuklara yardım etmek istiyorum… / SEVİLAY ŞANLIER
Ben büyüyünce veteriner olmak istiyorum. Siz bana hayallerimizden vazgeçmemeyi öğrettiniz. Size çok teşekkür ederim. / KADRİYE GÜL YURDAGÜL
Hayatta arkadaşlarımıza değil; anne babamıza ve öğretmenlerimize güvenmeliyiz…

BABAM İŞTE (gençlere armağanım…)

Bir A 4 kağıdı gibiyim
Bomboş…
Bir A 4 kağıdı gibiyim
Kimsesiz…
Bir A 4 kağıdı gibiyim
Aşksız…
Dünyanın sonu mu acaba?
Hayır…
Dünyanın sonu diye bir şey var mı ?
Hayır…
Nedeni ne, diye düşündün mü?
Evet…
Neler düşündün mesela?
Ne yapacaksın?
Nasıl yaşayacaksın?
Hayatta zorluklar görecek miyim?
Hep bir ACABA ile hayatımı sürdürüyorum…
Okulum mesela?
Hiç çalışmak gelmiyor içimden…
Neden mi?
Örnek önümde…
Babam işte…
TUĞÇE TAYYAR


Umudunu kaybeden bir insanın kaybedecek bir şeyi kalmamıştır…/ METE TİP

Bugün anlattıklarınızdan şunu anladım. Hayattan güzel örnekler almalıyız… / HASAN BUĞDAYCI
Ben artık hayatı daha çok seveceğim…

Ben de hayata inanıyorum… Ona artık daha iyi bakacağım…/ MAHMUT

AŞK konulu başlıklarınız ve şiirleriniz harika… Sizi çok seviyoruz…./ ŞEVVAL AKAR


Cengiz Topel Uzun

1964 Baf doğumlu. On yaşında ailesi ile Güzelyurt’a yerleşti. Kurtuluş ilk ,orta ve lisesinde okuduktan sonra Çukurova Ünv.Yabancı Diller Eğt.Fak. İngilizce bölümününden mezun oldu .

İki yıl yedek subaylık görevinden sonra 1988 de Lefke Gazi lisesinde öğretmenliğe başladı.1990 yılında Şehit Turgut Ortaokuluna nakil oldu. Aynı okulda 2000 yılında müdür yardımcılığına atandı.

11 yıl sonra okul müdürü olarak İskele Bekirpaşa Lisesine göreve atandı.2007 yılında Yakındoğu Üniversitesinde International Relations( Uluslararası İlişkiler) masteri yaptı.2012-2013 öğretim yılında yine kendi okulu ŞTO’ ya dönerek müdür olarak göreve başladı. Halen bu görevini sürdürmektedir.

AKŞAMIN ŞARKISI

duy!
Gün sona erdi…
Akşam şarkı söylüyor
Ağaçlara, dağlara
Güneşi uğurlarken…
Sen
Ey büyük yaratıcı!
Hani kocaman fırçan
Daldır bakalım hercai moruna
Boya gökyüzünü…
Yıldızları davet etmeyi
Unutma ama…
AYŞE TURAL
Hepinizin yazdıklarımı zevkle okuyacağınızı biliyorum. Gazeteyi alanlar bu anımı okusunlar istedim…

GELİNCİK BEBEKLERİM

Çocukluk dendiğinde pekçoğumuzun aklına ilk gelen oyuncaklardır. Sunay Akın da aynı yolu izleyerek, “ Kırdığımız Oyuncaklar” isimli kitabında oyuncakları anlatıyor. Bana beni, çocukluğumu anlattı. Okurken kendimden geçtim. Yazar, oyuncakları yazmakla yetinmeyerek İstanbul’da bir “ Oyuncak Müzesi” hazırlamış. İlk fırsatta İstanbul’a gidince arayıp bulacağım. Kurşun Asker’lerden, kumbaraya, tahta attan pilli trenlere uzanan bir müze...
Yazar, o yıllardaki kumbaraları bir düş gemisine benzetiyor. Ama batan bir düş gemisine... Çünkü almayı hayal ettiği hiçbir şey alınmıyor ve büyükler tarafından o paralara el konuyor. Ya da adına “biriktirme” denilen, çocuk aklıyla anlamsız bir şey için dokunulmaz oluveriyor. Umutların kar gibi eriyivermesi, ne kadar kötü bir son...

Kitabı okurken sık sık yaptığım bir şeyi tekrarladım. Gözlerimi kapatıp çocukluğuma döndüm. Ne zaman böyle yapsam, anıların sağanağı altında sırılsıklam olurum. Bazen gözlerim dolar, dudaklarım bükülür; bazen de o anların gölgesinde mutluluk ülkemi bulurum...
Benim çocukluğumda çeşit çeşit oyuncaklar ne gezer! Olsa olsa yaratıcılığın sınırlarını zorlayan bez ya da süpürgeden yapılan bebekler ...

Mısır tarlalarında , koçandan yapılan,mısır püsküllü sarı saçlı bebekler bir de... Olanca ihtişamı ile hayal gücümüzün yarattığı oyuncaklar. Aslında çocuklarımıza hayallerinde tamamlayacakları oyuncakları seçmeliyiz. Bir tahta parçası, onların dünyasında kolayca bir at, bir araba ya da ev oluverir. Yaratcılıkları gelişir böylece.
Geçenlerde gelincik resmi gördüm bir dergide... Beni çok gerilere, çocukluğuma götürdü. Biz, gelincik çiçeğinden bebekler yapardık ve inanın çok güzel olurdu. Bunun için önce tomurcuk halinde, kocaman bir gelincik bulmalısınız. Biraz yırtılıp kırmızı elbisesi dışarı çıkmış olanı, bu iş için tam biçilmiş kaftandır. Dikkatlice aralıktan elbisesini yavaş yavaş çıkarırsınız. Bu inanılmaz bir görüntüdür...

Kırışık, kabarık bir gece elbisesi gibi... Ardından açmış bir gelinciğin, hatta dökülmek üzere olanın ortasını alırsınız; o da tepesindeki siyah incecik tellerle tam bir baş olur. Gelinciğin sapına onu taktınız mı, dünyanın en güzel bebeği sizin olur. Nasıl ama, harika değil mi? Bahar gelince, mutlaka siz de gelincikten bir bebek yapın...
Sanırım içimizdeki çocuk böyle olunca hiç büyümüyor. Geçmişi üzülmek için değil, mutluluk duymak için hatırlamalı insan. Ya da düne göre bugün ne kadar güzel şeylere sahip olduğunu anlamak adına yapmalı bu yolculuğu... Güzel anılarınıza her gün bir yenisini ekleyin olur mu ?...

BİR KADIN

bir kadın...
yağmur olup yağabilmeli mesela...
ya da
rüzgar olup esebilmeli...
yavrusu gibi sallayıp kucağında...
emzirebilmeli...
konuşmak yerine
susabilmeli...
ağlamak yerine
çekip gidebilmeli...
Ayşe TURAL

HAYATA DAİR

Pırıl pırıl bir güneş çalışma odamı da, beni de, ruhumu da aydınlatıp ısıtıyor... Yaşama bu kadar vurgun olmamın nedeni, yaşamı çok seviyor olmamdan kaynaklanıyor. Farkındalık da diyebilirsiniz buna...
Bunu kendimize ayna tutmak gibi de görmek olası elbette.
Bu iç hesaplaşmadan sonra yola devam etmek en akıllıcası.
Bir bakıma hükümet programı gibi bir şey...
Neler tasarlamıştım?
Neler programlamıştım?
Bunların kaçta kaçı gerçekleşti?
Hedeflerime ne kadar ulaştım?
Hatta bu değerlendirmeleri ailece yapmak çok daha akıllıca olur diyorum, ben.
Sevgiyle kalın gençler…


Ben, bana gösterdikleri sevgi ve ilgiye sonsuz teşekkürlerimle yanlarından ayrılıyorum. Yeni ders yılında buluşma sözü vererek elbette…

Bu haber 2870 defa okunmuştur

:

:

:

: